6 Ocak Perşembe. Ankara’da bir belediye başkanı ve oğluna operasyon yapılıyor. MİT’in Yenimahalle merkezinde yurtdışında bulunan paralarının Türkiye’ye transferi rica ediliyor. Oğlu da parayı transfer ediyor. Aynı yöntemle İstanbul’daki bir belediye başkanı da 400 milyon doları Türkiye’ye transfer etmek zorunda kalıyor. Paralar hızla piyasaya sürülüp doların ateşi düşürülüyor. İşte Yeniçağ yazarı Ahmet Takan’ın ortaya çıkarmak için göbeğini çatlatan olay.
Pekii!.. Biz gazeteciler sizlerden çok farklı bir durumda mıyız?.. İtiraf edeyim; değiliz. İçinde bulunduğumuz malum zorlukları, çalışma şartlarını falan hiç bahane etmeyeceğim. Çünkü, hayatta hiç bir mazeret başarının yerini asla tutamaz ilkesine inananlardanım. Mazeret üretmek ve onların ardına sığınıp kendime haklılık payı çıkarmak da karakterimde yoktur.
İliştirilmişleri hariç tutuyorum, “gazetecilik” dendi mi oturmaya bir dönüm yer beğenmeyiz. Öyle pozlara gireriz ki, sanırsınız bu adamlardan ne uçan ne de kaçan kurtulur. Ama bir gün gelir biri çıkar adama iğneyi batırmayı bırakın temel çivisi çakarak haddini bildirir. İşte o zaman pek çaktırmamaya çalışsanız da o yere göğe sığdıramadığınız acar gazeteci havanıza derin bir çizik alırsınız, araştırmacı ve de soruşturmacı gazeteciliğin yer ile yeksan olduğunu acı acı hissedersiniz. Bu ağlak girişi neden mi yaptım?.. Ankara gazetecisi olarak geçenlerde sohbet ettiğim, Maliye Bakanlığı’nda üst düzey bir bürokrat arkadaşımdan fena bir ders aldım da ondan.
Arz edeyim efendim!..
Sizlerin dikkatini çekti mi?.. Bilemem. Takvim yaprakları 26 Ocak Perşembe gününü gösterdiğinde ülkemizin rutin gündeminde malum meselelerin yanı sıra döviz kurunda hızlı yükseliş de vardı. Rutin gelişmeler(!) içinde savrulur giderken, ajanslardan yine rutin bir haber düşmüştü gündeme;
“Türkiye genelinde FETÖ yapılanmasına karşı gözaltılar devam ediyor. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen FETÖ soruşturması kapsamında haklarında yakalama kararı olan 17 kişi Ankara Emniyet Müdürlüğü Mali Suç ve Suç Gelirleriyle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından gözaltına alındı” diye. Baktık geçtik habere. Unuttuk. Güya gazeteciyiz, sonu ne oldu diye araştırmadık bile. Hikayenin gerisini Maliye Bakanlığı’nda çalışan üst düzey bürokratın anlattıklarından özetleyerek ve isim vermeden aktarayım:
O gün, bu operasyonlar yapılırken, Ankara’da bir belediye başkanı ve oğluna da operasyon yapılıyor. O Belediye Başkanı ve oğlu, ifadelerinin alınacağı gerekçesiyle Emniyet’e değil de Yenimahalle’ye(MİT kampusu-aht-) davet ediliyor. Belediye Başkanı Yenimahalle’ye geliyor. Kendisinden yurt dışındaki paralarının bir bölümünü Türkiye’ye transfer etmesi rica ediliyor. Belediye Başkanı ricayı kıramıyor!.. Oğluna söylüyor ve 650 milyon dolar Türkiye’ye giriyor. Bu arada o belediye başkanı 2 gün Yenimahalle’de misafir ediliyor. O sırada S… şirketine de operasyon devam ediyor. Operasyon, Ankara ile de sınırlı kalmıyor. İstanbul’daki bir Belediye Başkanına da benzer talep iletiliyor. O da hiç ikiletmeden 400 milyon dolarlık parayı Türkiye’ye sokuyor. Maliye Bakanlığı’ndaki bürokratın anlatımına göre; 1 milyar dolar civarında para gelir gelmez piyasa sürülüyor. Kaynağım diyor ki; “İşte o günlerde dövizdeki kısmi düşüş bu sayede gerçekleşti. Piyasaları rahatlattık.”
Anlattıklarının çok ciddi olduğunu söyleyip kendisine bunun teyidini araştıracağımı söylediğimde tereddüt etmeden “istediğin yere sor” dedi. Başkentin en derin koridorlarında hafta başından bu yana yoklamadığım kaynak kalmadı. “Yenimahalle’de misafir edilme” operasyonunu yalanlayan olmadı. Para operasyonu konusunda ise “yeni operasyonlara da hazır ol” deyip bıyık altından güldüler..
Ankara gazeteciliği çok zordur ama bir kulis haber için bu kadar göbeğimin çatladığı bir anı hatırlamıyorum…
aydınlık