Bülent Esinoğlu / Ulusalkanal
Mart 2011’den önce, Başbakan Erdoğan ve Esad ortak bakanları kurulu toplantıları yapmıştı. Erdoğan ve Esad aileleriyle birlikte Antalya’da tatil yapmışlardı.
Suriye Türkiye ilişkilerinde neredeyse, sınırları kaldıralım kararına varılacaktı.
Derken, ABD planları devreye girdi. Suudi Arabistan, Katar, BEA ve Türkiye Amerika’nın önderliğinde, Suriye ve İran karşıtlığı bir blok oluşturuldu.
Yeni Sykes-Picot Anlaşması yapılması gündem yaptı. Tabi kambersiz düğün olmaz. İngiltere de olaya dâhil oldu.
Afganistan, Çeçenistan, Çin’den, Libya’dan terör elemanları Suriye’ye, Türkiye üzerinden taşındı. Ekip başları da, Avrupa’dan getirildi.
Altı yıl bölgemizde tarih yeniden yazılır hale geldi. 2015 yılında, bölgeye, Rusya büyük gövdesiyle, Suriye’nin yanında yer aldı.
Bu altı yılda, Rusya’nın teknik yardımı ve Suriye halkının ithal ve yerli teröre karşı verdiği büyük mücadeleye şahit olduk.
Suriye’deki istikrarsızlığın Türkiye’de istikrarsızlık demek olduğunu bu süreçte anladık.
3,5 milyon Suriyeli mülteciyi ülkemizde barındırmak zorunda kaldık.
15 Temmuz’da, Amerika’nın Türkiye’yi işgal denemesi sürecini yaşadık. Bu ve buna benzer büyük belalardan ders alarak, Avrasya yolculuğuna yöneldik.
Elbette Avrasya’ya yönelişimizde, Amerika’nın bölgemizde Türkiye’den de toprak alarak bölgede Kürdistan kurma kararlılığını da biliyorduk.
Bir hatırlatma olarak ifade edelim ki, Mc Cain Cumhurbaşkanı’nı ziyaretinden önce, Kobani’de, terör guruplarıyla görüşmeler yaparak gelmişti.
Şimdi geldiğimiz süreçte; Türkiye, yeni Amerikan Başkanı Trump’ın yapacağı yeni planı bekliyor.
Yani Yeni Bir Sykes-Pcot planı bekliyoruz.
Amerika’nın yapacağı planın bölge ülkelerinin çıkarına olmayacağını baştan söylemek mümkündür. Onlar yapsa yapsa İsrail çıkarı için planlar yapar.
Böyle bir planın, İran Türkiye, Suriye Türkiye düşmanlığı üzerine kurulu olacağını bilmek için kahin olmaya gerek yoktur.
Amerika’nın yapacağı böyle bir planı beklediğimiz süreçte; Suriye devletini tanımıyoruz (Cumhurbaşkanı Baş Danışmanı İbrahim Kalın) veya İran bölgede Fars milliyetçiliği yapmasın gibi açıklamalar, bölge ülkeleriyle kurulmakta olan iyi ilişkileri bozacağı önceden bellidir.
2011 Mart’ında olduğu gibi biz tekrar Suudi Arabistan, Katar ve Amerika ile birlik olursak, Suriye’de yeniden başa dönmüşüz demektir.
Bölgeyi kan gölüne çevirenlerin, bölgede yenilenlerin, bölge barışına katkı yapacağını düşünmek, kediye ciğer teslim etmektir.
İran ve Suriye karşıtlığı bizi Avrasya’dan uzaklaştırır, Amerika’nın kucağına atar.
Sınanmış denenmiş bir durumu yeniden denemek akıl işi değildir.
Aynı nehirde(suda) iki kez yıkanılmaz.