Tuncay Mollaveisoğlu / Yeniçağ
Filler tepişirken çimenler ezilir…
Çimen olmayalım.
Bu coğrafyada daha kaç kez aynı filmin yeni baskılarını izleyeceğiz?
Esad Suriye’deki saldırıda kimyasal silah kullandıysa cezaların en ağırına mahküm edilmeli. Ölen her çocuğun hesabı kendisinden sorulmalı.
ABD’nin füzelerle verdiği karşılık, ölümlerin en acısı ile yapılan katliam karşısında yeterli değildir!
Ama ya saldırıyı Esad yapmadıysa!?
Bölgedeki süreci en basit hali ile okuduğumuzda bile, kimyasal silahlarla çocukları öldürecek son kişinin Suriye lideri olabileceği ortaya çıkıyor.
Esat bunu neden yapsın?!
Tüm dünya, hatta Türkiye bile Esad’lı bir çözüme ikna olmuşken;
ABD’nin yeni lideri daha düne kadar Esad kalabilir demişken;
Bölge ülkeleri inisiyatifi ele alıp Suriye’de barış için görüşmelere başlamışken; Esad çıkacak ve kendi lehine gelişen tüm bu sürecin üzerine benzin dökecek öyle mi?
Mümkün görünmüyor…
***
Peki ne oldu?
Ölen masumlar gerçek olduğuna göre, kimyasal silah kullanıldığına göre bu saldırıyı kimler, neden yaptı?
Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yıllarca hizmet etmiş generaller ile konuşuyorum. “Tam bir provokasyon” diyorlar. Saldırının sonuçları ABD ve İsrail’e yarıyor.
Ben hep büyük fotoğrafa bakıyorum:
Büyük Kürdistan ya da Büyük İsrail projesi; son dönemde TSK’nın bölgeye yönelik harekatı, Türkiye’nin İran ve Rusya ile yakınlaşması, Suriye ile diyalog arayışları arasında yara aldı…
Yani 100 yıllık emperyalist proje bölge ülkelerinin ulusal çıkarlarına ters düştüğü için ittifaklara neden oldu. ABD dışlanmıştı… Rusya Esad’lı çözüme dünyayı ikna ederek Suriye’deki etkinliğini artırıyordu…
İşte füzeler bu etkinliği vurdu.
Bölge ülkeleri arasındaki işbirliğini vurdu…
Erdoğan ve hükümet yetkilileri olay daha tartışılırken ABD yanında yer alan açıklamaları ile Türkiye’yi dahil olduğu ittifaktan kopardı!
Avrasya bir kez daha Türkiye için “güvenilmez” notunu düşecekti!
ABD’nin tomahawkları Türkiye’yi yalnızlaştırdı!
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümet yetkililerinin ABD’nin yanında yer alan açıklamaları öylesine abartılı ki; bundan sonra Putin’i Türkiye’nin yanında görmek mümkün olmayacak!
Hatırlayın; ABD Irak’a “kimyasal Saddam” bahanesi ile girdiğinde Erdoğan’lı AKP hükümeti yine en Amerikancı açıklamaları ile Irak’ı yıkan sürecin içinde yer almak istedi.
Saddam’ın kimyasalı olmadığı, Irak parçalandıktan sonra ortaya çıktı!
Bir büyük yalan ile bir milyon masum katledildi!
Aynı filmi başa sarıyor emperyalizm…
Türkiye o gün olduğu gibi bugün de balıklama atladı yalan bataklığının üzerine… Başbakan Binali Yıldırım ABD Başkan Yardımcısı Michael Pence ile telefonda görüşüyor ve İdlib’deki insanlık dışı saldırı karşısında ABD’nin verdiği karşılığın insanlığın vicdanına ve dünya kamuoyunun hislerine tercüman olduğunu belirtiyordu. Hatta “stratejik ortağı ABD’den” Suriye meselesinde daha fazla ağırlık koymasını beklediğini ve her türlü desteğe hazır olduğunun altını çiziyordu!…
Peki daha düne kadar Şangay Beşlisi’ne girelim diyerek ABD’ye gösterdiğiniz dirseğe ne oldu?
ABD, PKK PYD’nin hamisi, teröre açıkça destek veriyor, stratejik müttefiklik değil düşmanlık yapıyor diyordunuz.
ABD FETÖ’yü besliyor diyordunuz?!
ABD’nin Türkiye’nin ulusal çıkarları ile ters düşen bölge politikaları karşısında Avrasya ile denge politikasına yönelmiştiniz. Bölge ülkeleri ile yani İran- Suriye ve Rusya ile “kendi göbek bağımızı kesmek üzerine” görüşmeler yapmıştınız?
Ne oldu? Tüm bu açıklamalar bir yalandan mı ibaretti?
Esad düşmanlığı en basit anlatımı ile iktidarda bir körleşmeye neden oldu.
Sonuçlarını ağır şekilde yaşıyoruz…
Çıkarlarımızın örtüştüğü Avrasya’yı yeniden “deliğe süpürdük”...
Artık geri dönüşü zor.
Çıkarlarımızın çatıştığı ABD’ye ise Esad’ı gönderecek diye destek oluyoruz?!
