Türkiye’de bulunan uluslararası referandum gözlemcileri basın toplantısı düzenledi. AGİT/DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı Tana de Zulueta, “Seçim Kurulu’nun çalışmaları şeffaf değildi, sınırlı gözlemci vardı ve Yüksek Seçim Kurulu’nun bu anlamda çok az genelgesi yayımlandı. Seçim Kurulları’nda siyasi partilerin temsili yeterli değildi.” dedi.
Uluslararası gözlemciler bugün yayınladıkları raporda, 16 Nisan Anayasa değişikliği referandumunun eşit şartlara sahip olmayan bir ortamda gerçekleşmiş olduğunu ve kampanyanın iki tarafının eşit olanaklara sahip olamadığını belirtti. Raporda sürecin teknik açıdan iyi idare edilmiş olmakla birlikte, seçmenlere reformun kilit unsurları hakkında tarafsız bilgi sunulmadığını ve temel özgürlüklerle ilgili sınırlandırmaların olumsuz etkisi olduğu ifade edildi.
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Delegasyon Başkanı Cezar Florin Preda konuşmasında “Referandum günü bazı bölgeler haricinde ciddi sorunlarla karşılaşılmadığını, fakat sadece oy kullanma noktalarında sivil toplum gözlemcilerinin yokluğunun üzücü olduğunu” belirtirken genel olarak referandumun Avrupa Konseyi standartlarını karşılamadığını ve yasal çerçevenin gerçek bir demokratik süreci sağlamada yetersiz kaldığını ekledi.
“EVET KAMPANYASI MEDYA YAYINLARINA HAKİM OLDU”
DKİHB Sınırlı Referandum Gözlem Heyeti Başkanı, Tana de Zulueta, “Mevcut siyasi atmosferde referandumun, gerçek bir demokratik referandumun gerçekleşmesi için vazgeçilmez olan temel özgürlüklerin kısıtlandığı olağanüstü hal altında yapıldığını ve tarafların, davalarını seçmenlere anlatabilmek için eşit olanaklara sahip olamadığını” belirtti. Başakn Tana de Zulueta, “Medyadaki sınırlandırmaların, gazetecilerin tutuklanmalarının ve basın-yayın organlarının kapatılmasının yanı sıra medya izlememiz ‘Evet’ kampanyasının medya yayınlarına hakim olduğunu göstermiştir, bu durum seçmenlerin çoğulcu fikirlere erişimini azaltmıştır” dedi.
Gözlemciler, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) sürecin bazı yönlerine yönelik düzenlemeler yapmış ve talimatlar vermiş olsa da seçimlerin yasal çerçevesinin gerçekten demokratik bir referandumun gerçekleştirilmesi için yetersiz kaldığını belirtti. Valilerin olağanüstü hal kapsamında kendilerine sağlanan yetkileri toplanma ve ifade özgürlüklerini kısıtlamak için kullandıkları vurgulandı.
“HAYIR’ DESTEKÇİLERİ ŞİDDET İÇEREN SALDIRILAR İLE KARŞI KARŞIYA KALDI”
Raporda, “Yasal çerçeve ne seçimlere katılma yeterliliğine sahip siyasi partilerin medyaya eşit erişimlerini güvence altına almakta, ne de tarafsız yayıncılık sağlamakta; iktidar partisine ve cumhurbaşkanına serbest yayın süresi tercihi getirmekte iken, YSK’nın taraflı yayınlarla ilgili cezai müeyyide yetkisinin kaldırıldığı”na vurgu yapıldı.
Bildiride, “Yasanın referanduma tam katılımı, seçimlere katılma yetkisi olan siyasi partilerle sınırlandırdığını ve diğer paydaşların katılımını düzenlemediğini söylemektedir. Bunun yanı sıra, YSK sivil toplum örgütlerinin ve meslek kuruluşlarının kampanya faaliyeti yürütemeyeceği yönünde karar almıştır” ifadeleri yer aldı.
De Zulueta “Kampanya çerçevesinin kısıtlayıcı olduğunu ve çok sayıda mahalli yetkilinin yanı sıra birtakım ileri gelen devlet yetkililerinin ‘Evet’ kampanyasına etkin katılımı nedeniyle kampanyanın dengesiz olduğunu” belirtirken, “Biz kamu kaynaklarının kötüye kullanımının yanı sıra ‘Hayır’ kampanyası çalışmalarının engellendiğini gözlemledik. Kampanya dili, bazı kıdemli devlet görevlisinin ‘Hayır’ destekçilerini terörist destekçileri ile bir tutmaları ile kirlenmiştir ve ‘Hayır’ destekçileri kampanya faaliyetleri sırasında çok sayıda durumda polis müdahaleleri ve şiddet içeren saldırılar ile karşı karşıya kalmışlardır” diye ekledi.
“YASAYA AYKIRI BİÇİMDE GÜVENLİK TEDBİRİNİ ORTADAN KALDIRDI”
“Uluslararası gözlemcilerin ziyaret ettiği sınırlı sayıda oy verme noktasında referandum gününün düzenli ve etkili şekilde yürütüldüğü gözlemlenmiştir” denilen bildiride, şu ifadeler yer aldı:
“Bazı durumlarda, DKİHB gözlemcilerinin oy verme ve sandık açma sırasında oy verme noktalarına erişimleri kısıtlanmış veya engellenmiştir. Oy verme noktalarının içinde ve dışında polisin genel olarak mevcut olduğu rapor edilmiş, bazı durumlarda polisin oy verme noktasına erişiminden önce seçmenlerin kimlik belgelerini kontrol ettiği bildirilmiştir. YSK günün geç saatlerinde oy pusulalarının geçerliliği kriterlerini ciddi şekilde etkileyen talimatlar yayınlamış ve yasaya aykırı biçimde önemli bir güvenlik tedbirini ortadan kaldırmıştır.”
DIŞİŞLERİ’NDEN TEPKİ
AGİT’in resmi olmayan referandum sonuçlarına ilişkin yaptığı basın açıklamasından sonra Dışişleri Bakanlığı yazılı açıklama yaptı. Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, “İlk Bulgu ve Sonuçlar Raporu’nda ve basın toplantısında dile getirilen siyasi içerikli ve itham edici ifadeler üzüntüyle karşılanmıştır. Halkoylamasının uluslararası standartların gerisinde kaldığı gibi bir yorum kabul edilemez. Türkiye’ye önyargılarla geldiğini, nesnellik ve tarafsızlık ilkelerini dikkate almadığını göstermiştir. Sözkonusu ilk bulgular raporu da bu taraflı ve önyargılı yaklaşımın bir yansımasıdır” denildi.
Dışişleri Bakanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi: “AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi’yle (ODIHR) ülkemizdeki seçim gözlemcilik faaliyetlerine yönelik uzun yıllardır işbirliğimiz sürmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de 16 Nisan günü gerçekleştirilen halkoylaması için de davette bulunulmuş olup, Gözlem Misyonu’nun faaliyetleri için makamlarımız ülke genelinde her türlü işbirliğini göstermiştir. Türkiye’deki Anayasa değişikliğine yönelik halkoylaması, AGİT içinde örnek gösterilecek düzeyde yüzde seksen beşin üzerinde bir demokratik katılımla gerçekleşmiştir.
ÜZÜNTÜYLE KARŞILANMIŞTIR
Gözlem Misyonu’na, raporlarında maddi hatalardan ve yanlış yönlendirmeye yol açabilecek eksik bilgilere dayalı yorumlardan kaçınmaları yönünde daha önce de telkin ve tavsiyelerde bulunulmuştur. Bu bağlamda, 16 Nisan halkoylaması sonrası ODIHR Heyetinin AKPM Gözlem Heyetiyle birlikte yayımladığı İlk Bulgu ve Sonuçlar Raporu’nda ve basın toplantısında dile getirilen siyasi içerikli ve itham edici ifadeler üzüntüyle karşılanmıştır. Heyetin, Yüksek Seçim Kurulu’nun halihazırda TBMM’deki tüm partilerin temsilcilerini de içerdiğini gözardı ettiği görülmektedir.
ULUSLARARASI STANDARTLARIN GERİSİNDE YORUMU KABUL EDİLEMEZ
Halkoylamasının uluslararası standartların gerisinde kaldığı gibi bir yorum kabul edilemez. Esasen halkoylamasının gerçekleştirilmesinden kısa süre önce AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisi Direktörü tarafından halkoylamasıyla ilgili siyasi içerikli beyanlarda bulunulması, bu heyetin Türkiye’ye önyargılarla geldiğini, nesnellik ve tarafsızlık ilkelerini dikkate almadığını göstermiştir. Söz konusu ilk bulgular raporu da bu taraflı ve önyargılı yaklaşımın bir yansımasıdır.
Odatv.com