CHP Denizli Milletvekili Kazım Arslan, YSK’nın “mühürsüz pusula” kararını eleştirmeyi sürdürdü. Kazım Arslan açıklamasında, “hukuk devletini yok edip yıllarca kanun devletini uygulayanlar, YSK’nın son kararıyla artık kanunu bile tanımadıklarını, hatta işlerine gelmediğinde kanunlar ne diyorsa tersini yapacaklarını göstermiştir. YSK kararı, partili Cumhurbaşkanlığı modelinin adalet karnesini baştan belli etmiştir” diyerek şu noktalara vurgu yaptı:
“Şimdiye kadar ülkemiz seçimin kaderini değiştiren böylesi bir şaibeli seçim yaşamamıştır. Sonunda bunu da gördük ve yaşadık. Hukuk devleti idealiyle yol yürümüş Türk demokrasisi, önce darbecilerin elinde “kanunsuz devleti” anlayışına sürüklendi. Siyasi iktidar da hukuk devleti idealini ve kazanımlarını yıllarca eritti. Bugün ise, yazılmış kanuna dahi uymayan, hatta o kanunun tersine karar almaya kalkan, 16 Nisan referandumunda bırakın hukuk devleti ilkesini “kanun devleti” olmayı bile terk eden bir anlayış ortaya çıkmıştır.
PARTİLİ ve BAĞIMLI YARGININ İLK DURAĞI YSK OLDU
YSK, “mühürsüz seçim meşrudur” kararıyla, kanunu çiğnemekle kalmamış, resmen Cumhurbaşkanına bağımlı bir yargı olduğunu göstermiştir. Hukuksuzluğun bizzat yargı eliyle tescillendiği, YSK’nın Meclisi boşverip kendine göre şipşak kanun çıkardığı yerde, kanunsuzluk yapanlara gün doğmuş, kanunlara uymayan hakimlerin yanında kimi vatandaşlara da fırsat olmuştur. Bu çıkan karar çerçevesinde vatandaşımız kanunlara nasıl saygı duyacaktır, nasıl uyacaktır ?
YSK, CUMHURBAŞKANINDAN ÖNCE MECLİSİ FESHETMİŞTİR
Hukukta tartışmalı karar çoktur, ancak kesin olarak mühürsüz zarfların ve oy pusulalarının geçersiz olacağını ifade eden 298 sayılı yasanın 98 ve 101. maddelerinde yoruma açık hiç ifade yoktur. YSK ise hiç yetkisi yokken, TBMM’nin yerine geçmek suretiyle kanun yerine bir karar vermiştir. Böylece YSK, Meclisi partili cumhurbaşkanından önce feshetmiştir. Bu karar, partizanlığın kanun yerini alarak devlete hakim olmasıdır ve kural tanımazlığın utanç vesikasıdır.
YSK KARARINI TANIMIYORUZ
Ülkemiz şimdiye kadar böylesi şaibeli bir seçimle karşı karşıya kalmamıştır. Bu seçimdeki YSK kararı ile seçim güvenliği kalmamıştır. YSK almış olduğu yanlış kararla rejimin değişmesine yol açmıştır. Mühürsüz zarfları ve mühürsüz oy pusulasını geçerli sayan bir YSK kararıyla seçimi kazanmış görünmek istiyorlar. Bu seçim şaibeli olarak tarihe geçecektir. Kesinlikle bu seçimi geçerli sayamayız ve tanımıyoruz.”
yeniçağ