Deneyimli gazeteci Muharrem Sarıkaya, bugünkü köşe yazısında Devlet Bahçeli ile Başbakan Binali Yıldırım arasındaki görüşmeyi kaleme aldı.
İşte Sarıkaya’nın bugünkü köşe yazısı:
Anayasa değişikliği tek başına yönetim biçimini değil, ona bağlı birçok sistemi de yeni baştan kuracak.
100 yılı aşkın süreden bu yana sürdürdüğü parlamenter demokratik sistemden vazgeçen Türkiye, yarattığı kendine özgü yeni sistemin yapı taşlarını döşeyecek. Nitekim Başbakan Binali Yıldırım ile MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin dünkü görüşmesi de TBMM’de 2 Mayıs Salı gününden itibaren ele alınacak Anayasa değişikliğine ilişkin uyum yasaları üzerineydi; yol haritası belirlendi.
İlk bakışta 7 kanundaki 144 maddede yapılacak değişiklikle geçişin sağlanacağı varsayılsa da CHP’nin AİHM’ye götürme kararı aldığı Anayasa’nın zorunlu kıldığı 6 ay içinde bu kadar geniş değişiklik yapılması bir çırpıda kolay görülmüyor.
Çünkü Cumhurbaşkanı Seçim Yasası, HSYK Yasası, Askeri Yargı ve TBMM İçtüzüğü gibi birçok önemli yasa bulunuyor.
AK Parti, Siyasi Partiler Yasası’nda da düzenleme yapmayı hedefliyor.
Çünkü yeni yapıda iktidar ve anamuhalefet kavramları kalmayacak.
Parlamentoda da Bakanlar Kurulu, gensoru, sözlü soru gibi sistemler olmayacağından komisyonlar, genel kurulun önüne geçecek.
Örneğin, bugüne kadar anamuhalefet partisi Anayasa Mahkemesi’nde dava açma hakkına sahipken, değişen Anayasa ile bu hak “Meclis’te en fazla üyeye sahip iki siyasi parti grubuna” ait olacak.
Anamuhalefet ve grup kavramlarının da içtüzükle TBMM’nin İdari Yapısına İlişkin Kanun’dan çıkması gerekecek.
BÖLGE BARAJI MI?
AK Parti’nin getirdiği Seçim Kanunu ile Siyasi Partiler Yasası değişikliği üzerinde tam bir mutabakat sağlanmamış olmakla birlikte öngörülen bazı hedefler var.
Bunun başında da 600’e çıkan milletvekili sayısına uygun seçim çevresi geliyor.
Çünkü önünde mevcut D’Hondt sisteminin yanında, her bir bölgeye 1 milletvekilinin düştüğü dar bölge ve bir seçim çevresinin bölündüğü daraltılmış bölge seçenekleri de duruyor.
Şurası net ki, MHP dar bölgeye sıcak bakmıyor; daraltılmış bölgeye ise olumlu bakıyor.
Eğer bu yönde bir değişim olursa, örneğin mevcutta 2 bölge olan Ankara’nın, muhtemel ki milletvekili sayısı 32’den 35’e çıkacak.
Bu durumda 2 yerine 7 milletvekilinden oluşan 5 daraltılmış bölgeye ayrılacak.
Ancak daraltılmış bölgelerde, 1980’li yıllarda uygulanan Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilen “bölge barajı” uygulamasının yeniden getirilip getirilmeyeceği de tartışma konusu.
Çünkü iki parti seçim barajının yüzde 5’e inmesinde anlaşmış gibi görünüyor.
Buna neden de değişen Anayasa’nın 101’inci maddesindeki “geçerli oyların tek başına veya birlikte yüzde 5’ini almış siyasi partilere Cumhurbaşkanı adayı gösterme hakkının” verilmiş olması.
Madem yüzde 5 alan bir siyasi partiye Cumhurbaşkanı adayı belirleme hakkı veriliyor, o zaman TBMM’de de temsil edilmesinin doğru olacağı görüşü dile getiriliyor.
Böylece yönetimde oluşan istikrarla birlikte, barajın yüzde 5’e indirilmesiyle temsilde adaletin de sağlanacağı, bölge barajıyla da aşırı sayıda partinin TBMM’ye girmesinin önünün alınacağına vurgu yapılıyor.
Bu konuda fikri düzeyde dahi henüz bir görüşmenin ve kararın oluşmadığı da kayda geçiriliyor.
ÖNSEÇİM
Bununla birlikte AK Parti ve CHP’de hâkim olan “Lider sultası sonlansın, milletvekilleri önseçimle gelsin” yönündeki düşünceye MHP tarafı sıcak bakmıyor.
Önseçimin bugün de olduğu gibi bir yol olarak maddeye konulabileceğinin, ancak tercih hakkının parti yönetimlerine ait olması gerektiğinin altı çiziliyor.
Yeni Anayasa çerçevesinde ilk olarak TBMM’de yapılacak HSK seçiminde de AK Parti’nin, MHP’nin istediği bazı isimlere destek vereceğine ve seçilmesini sağlayacağına işaret ediliyor.
TBMM’de yeni Anayasa’nın yapı taşlarının döşenme sürecinin de zor geçeceği görülüyor.
yeniçağ