Bülent Esinoğlu / Ulusalkanal
Ülkemizde muhalefet yapma işinin gittikçe, Meclis dışına çıktığına şahit oluyoruz.
16 Nisan Halk Oylaması da, bunu çok iyi ifade etmiş oldu.
Meclisteki partilerden başlarsak, MHP’nin yürüttüğü bir muhalefetin zaten olmadığını, rahatça ifade edebiliriz.
Geriye Mecliste var olan, CHP kalıyor.
CHP’nin yaptığı muhalefet politik olmaktan ziyade, Erdoğan karşıtlığı üzerinden yürüyor. Bu politikanın içeriği hiçbir şekilde antiemperyalist olmadığından, sadece Erdoğan karşıtlığına indirgenmiş oluyor. Siyasi olmaktan çok psikiyatrik bir hadise…
Oysa ülkemizin içinde bulunduğu koşulların ve mecburiyetlerin, bu tarz bir muhalefetle, alakası yoktur.
Suriye’de cereyan eden olaylar, Türkiye’nin hem dış hem de iç siyasetini derinden etkilerken, Suriye hakkında, CHP’nin tek söyleminin, Katil Esat’tan ibaret olması nasıl izah edilebilir?
Türkiye sorunlarına Türkiye’den değil de, Amerika’dan ve Batı’dan baktığınızda, Suriye sorununa ya Erdoğan gibi Katil Esad penceresinden bakarsınız, ya da ABD ve İsrail, Suriye’yi bombalarken, hiç sesinizi çıkarmazsınız.
CHP’nin Suriye siyaseti, Amerika’nın Suriye siyasetine sıkı sıkıya bağlı olduğu, geçen yedi yıl içinde, iyice anlaşılmış oldu.
ABD tankları namlularını Türkiye’ye çevirmiş, Türkiye dört bir yanından kuşatılmış, CHP adına tek söz veya tek çözüm yok.
Barzani’nin Türkiye ziyaretinde, her tarafta Kürdistan Bayrağı göndere çekilmişken, CHP’den ses yok.
ABD generalleri YPG militanlarıyla poz veriyor. CHP’den gene ses yok.
Avrupa ve Amerika’dan ülkemize yapılan saldırıları, Erdoğan’a yapılıyormuş gibi alıp, oh olsun tavrı, Türkiye’yi savunan bir tavır değildir.
Batı için sorun Erdoğan değil, Türkiye’dir.
Türkiye’nin varlığına ve bekasına yönelik saldırılara bile, Batı gözlükleriyle bakarsak, Erdoğan’ı suçlamayı, muhalefet yapmak sanırız
Türkiye’nin ağır bir emperyalist saldırı ile karşı karşıya olduğunu, bir tarafa bırakıp, tüm sorunların Türkiye’den kaynaklandığı esasından hareket eden CHP’ye, sadece Erdoğan’a muhalefet etme kalır.
CHP’nin Türk halkı üzerinde etkili olabilmesi ve siyaset üretebilmesi, kendisinin antiemperyalist olmasıyla kaimdir.
1950 ve sonrası yıllarda, Küçük Amerika pirim yapıyordu. Lakin bölgemizde ve Türkiye içinde, yaşanan bu kadar olaydan sonra, Amerikancılık sadece işbirlikçi kesimine ait bir mesele olarak kaldı.
CHP yeni bir tehlikenin içinde kulaç atmaya başladı.
Formül; ABD’nin öteden beri piyasaya sürdüğü formüldür. CHP şimdi bu formülü 2019’da yapılacak, Başkanlık Seçimlerine uygulama yoluna düşmüş görünüyor.
Baykal, Kılıçdaroğlu ile görüştükten bir gün sonra, CNN’e çıktı. İngiliz Lord’u Abdullah Gül’ü, Cumhurbaşkanlığı aday gösterdi.
Formülü verelim; CHP+Gül+FETO+HDP(PKK)+ diğer zevatlar.
Baykal diyor ki, ey Amerika… Gül’ü öne süreceksen biran evvel kararını ver. Yoksa ben, Hayır Cephesini arkama alarak, aday olacağım.
Tertemiz Hayır Cephesini gümüş tepsi içinde, Amerika’nın emrine sunma formülüdür.
Hayır cephesini Amerikan cephesine çevirme anlamına gelir ki, tuzaktır.
Türkiye’de yükselen antiemperyalist cereyanı göremeyenler, siyasetin sahnesinde daha fazla barınamayacaklardır.
İçinde yaşadığımız Türkiye gerçeği budur.
görsel: fmedya.com