Bülent Esinoğlu / Ulusalkanal
Tanımını doğru yapamadığımız düşmanı yenemeyiz.
Bugünlerde yaptığımız gibi, Amerikan Gladyosuna çeşitli adlar vererek, gerçek düşmanı saklayarak, onun yayın kuruluşlarına özgürlükler vererek düşmanı yenemeyiz.
Amerika’nın kara gücüm dediği, PKK’yı düşman sayıp, Amerika’yı müttefik sınıfına koyarsak, gerçek düşmanı doğru tanımlamamış oluruz. Eşeği değil semerini döveriz.
Üst Akıl deyip, Amerika’yı ima ettiğimizi sanarak ta, yenemeyiz.
Amerikan savaş uçağı kullanarak, Amerikan kuşatmasını yaramayız. (Amerika’ya 2016’da 25 adet savaş uçağı sipariş ettik.)
Hava alanlarımızı, üslerimizi Amerika’ya açarak ta, bölgede Kürdistan kurulmasına engel olamayız.
Esad ve meşru Suriye devletini düşman sınıfına koyup, Amerika’yı dost sınıfına koyarak da, Kürdistan’a mâni olamayız.
Amerika Soğuk Savaş döneminde, bırakınız düşmanımız olmayı, birlikte komünizme karşı savaştığımız müttefikimizdi. 15 Temmuz 2015 tarihine kadar da, Amerika, Türkiye’yi yönetmeye devam etti.
Baba Bush övünüyordu; Türkiye’yi komünizme karşı koruduk diye… Aslında Türk insanını korumaktan ziyade, kendi çıkarları adına, halkımızı kutuplaştırmak ve çevremizi bize düşman yapmaya uğraşıyorlardı.
Amerika ile müttefik olacağız diye, solcu ve komünist diye on binlerce gencimizin kanına girildi. Sağ ve sol diye kutuplaşmalara gidildi. Ülke insanı birbirine iyi gözle bakmaz olmuştu. Tarikatlar ve dini-darlar Amerika’nın yanında saf tutmuştu.
Milliyetçilik, Amerikan milliyetçiliğine evrilmişti. Eli silahlı ülkücü gencimiz ile solcu gencimiz kıyasıya birbirine kırdırılmıştı. Neo liberallerimiz de, tarikatların yanında yer almışlardı.
Amerika’nın içimizde yaktığı kutuplaşma ateşi, son 15 yılda bacayı sardı. Bir başka ifadeyle, cephe gerisi bölündü.
1952 yılından beri içimizde yuvalanmış, Amerikan kurumlarını tasfiye etmeden, kuşatmayı yaramayız. Önemli olan dış kuşatma değil, iç kuşatmadır.
Dış dünya ile savaş; iç dünyayı sağlam tutmakla mümkün.
Komünizme karşı koruduklarını söyledikleri Türkiye’yi, kuzey Suriye’de, kurdukları terör guruplarıyla parçalamayı planlıyorlar.
Şimdi şöyle söylentiler dolaşıyor: Amerika Gülen’i verirse, Amerika ile birlikte Rakka’yı kurtaracakmışız!
Amerikan savaş makinasının temel araçlarından olan gladyoyu bize vermesinden bahsediyoruz. Elli yıldır, Türkiye’de örgütlenen içimizdeki Amerika’dan bahsediyoruz.
Rakka’yı birlikte kuşatalım vaadi, son Amerikan yalanıdır.
Şimdiye kadar, Amerika tarafından bize söylenmiş yalanlar, alt alta konur ve bu yalanların anatomisi yapılırsa görülecektir ki, Rakka da kocaman bir yalandır.
İçimizdeki kuşatmayı yarmadan, dış kuşatmayı yarmanın bir yararı olmayacaktır.