“Balyoz Davası” savcılarından Savaş Kırbaş hakkında “Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs”, “Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti’ni ortadan kaldırmaya teşebbüs” ve “TBMM’yi ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs” ile “Silahlı terör örgütü üyeliği” suçlamalarıyla açılan davada, 3 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 15 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istendi.
Darbe girişiminin ardından başlatılan soruşturma kapsamında, FETÖ/PDY silahlı terör örgütü yapılanmasına mensup olduğu gerekçesiyle 20 Ağustos’ta tutuklanan, 24 Ağustos 2016’da da meslekten ihraç edilen “Balyoz Davası” savcılarından Savaş Kırbaş hakkında düzenlenen iddianame mahkeme tarafından kabul edildi.
“ÖZEL YETKİLİ MAHKEMEDE FETÖ KUMPASI KURDULAR…”
İstanbul Cumhuriyet Savcısı İsa Dalgıç tarafından hazırlanan ve 106 sayfadan oluşan iddianamede Kırbaş’ın Balyoz Davası’nda, İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi eski Başkanı Ömer Diken, aynı mahkeme eski üye Hâkimleri Ali Efendi Peksak, Murat Üründü, Aytekin Özanlı ve Cumhuriyet Savcısı Hüseyin Kaplan ile birlikte birçok hukuka aykırı işlemler yaparak hak ihlallerine neden oldukları belirtildi. Balyoz Davası’nın, FETÖ’nün yargı içindeki mensupları aracılığıyla ortak bir merkezde hazırlanan kumpas davası olduğu ve Kırbaş’ın da bu yapı içerisinde hareket ettiği ileri sürüldü.
“SAHTE DELİLLER KABUL EDİLDİ…OLMAYAN DELİLLER ORTAYA ÇIKARILDI”
İddianamede Balyoz Davası’nda yargılanan 21 kişinin uğradığı hak ihlallerine ilişkin, dönemin savcısı Savaş Kırbaş’ı 2013’te HSYK’ya şikayet ettiği ancak şikayetin işleme konulmadığı, 2014’te yapılan itirazın da yine reddedildiği belirtildi. Dilekçesinin son olarak, şikayetçilerin avukatının yeniden itiraz etmesi üzerine 5 Ocak 2015 tarihinde HSYK tarafından incelemeye alındığı vurgulandı. HSYK 3. Daire’nin hazırladığı rapora göre, Kırbaş’ın da içinde olduğu belirtilen bu yapının “Söz konusu davanın soruşturma ve kovuşturma aşamasında, birçok general, amiral ve subayın hürriyetlerinin kısıtlanmasına, terfilerinin engellenmesine, çalıştıkları kurumlardan ayrılmalarına sebebiyet verdikleri, sahte belgeleri delil olarak kabul etmek, evvelce mevcut olmayan delilleri ortaya çıkarmak, gerçek delilleri gizlemek ve gerçek failleri serbest bırakmak suretiyle bilerek ve isteyerek teröristlere ve vatan hainlerine yardım ettikleri, iftira attıkları, sahte deliller oluşturdukları, ölüme sebebiyet verdikleri, masumiyet karinesini ihlal ettikleri ve vatana ihanet ettikleri” belirtildi.
YAPILAN USULSÜZLÜKLER…
İddianamede, Balyoz soruşturmasında ve dava aşamasında yapılan usulsüzlüklere şu şekilde yer verildi; “Mehmet Baransu’nun teslim ettiği 19 adet CD, bilirkişi incelemesi yapılması için TÜBİTAK görevlisi Hayrettin Bahşi’ye, görevlendirme yapılmasından beş gün önce teslim edildi. Donanma Komutanlığında yapılan aramada bulunan ve soruşturmaya esas alınan 5 numaralı hard disk, bilirkişi incelemesine gönderilmedi. Yasal görevleri olan maddi gerçeğin ortaya çıkması için sanıklar lehine delillerin toplanması ve adil yargılanma konusundaki talepler karşısında kayıtsız kalındı. Savunma tarafından üniversiteler, bilirkişiler ve adli bilişim uzmanlarına yaptırılan incelemelerde, gerek CD’ lerde, gerekse 5 numaralı hard diskte delil bütünlüğü olmadığını gösteren sahtelik izleri ve çelişkiler tespit edilmesine rağmen, savunma hakkını ihlal ederek soruşturma aşamasında herhangi bir işlem yapılmadı. Yargılama süresince bu talepler konusunda ısrarla olumsuz görüş bildirdi. Sanıklar lehine delillerin zamanında toplanmaması nedeniyle masum insanların özgürlüklerinden mahrum bırakılmalarına neden olundu. Resmi kurumlardan gelen sanıklar lehine delilleri mahkemeden sakladıkları, İstanbul Emniyet Müdürlüğünden gönderilen tespit tutanakları ile davet yazılarının tarihlerinin karşılaştırılmasında görüleceği üzere, eksik soruşturma ile şüpheliler ifadeye çağrıldı ve tutuklanmaları talebinde bulunuldu”
SAVCININ SANIK, TANIK VE AVUKATLARI ARASINDAKİ DİYALOĞU
İddianamede Kırbaş’ın Balyoz davasında sanık, tanık ve avukatlarına yönelik hukuk dışı beyanlarda bulunduğu da vurgulandı. Balyoz davasının 2012’de görülen 75. duruşmasında Kırbaş’ın, “Cumhuriyet savcılığı iddianamede belgelerini, delillerini, görüşlerini söylemiştir, savunmaya göre bu hatalı veya doğru olması önemli değildir, sanık delilleri çürütmekle görevlidir…” dediği aktarıldı. Yine başka bir duruşmada sanıklara hitaben, “Bakın oradan, yani ukalalık derler bunun adına, k…. dönerek bize karşı oturuyorsunuz” dediği belirtildi. Davalarda tanıkların sorulan sorulara ‘hatırlamıyoruz’ demelerine rağmen Kırbaş’ın mütalaasında, “Huzurda dinlenilen tanıkların büyük çoğunluğunun en uzman kişiler olmasına rağmen sorulan sorulara kurumsal arkadaşlık ve halen aynı sistemin içinde bulunmanın verdiği etki sonucu kanaatlerini ve görgülerini özgürce dile getiremedikleri, böyle bir davanın ilk defa görülmesi ve birçok rütbeli kişinin sanık olması sebebiyle kararsız kaldıkları ve dosyadaki bilgi ve delillere çok da fazla katkı sağlamadıkları değerlendirilmiş…” diyerek tanıklara ithamlarda bulunduğu ve hukuka aykırı davrandığı vurgulandı. 25 Kasım 2011 tarihli duruşmada, suç tarihi 2002-2003 yılları olarak gösterilen iddianameye konu yargılamada, dava konusu ile hiçbir ilgisi olmayan şekilde, 1998 yılına ait bir belge içeriği ile ilgili olarak, adı geçen sanığa tekrar tekrar soru sorduğu, sanığın ısrarla cevap vermeyeceğini söylemesine ve Mahkeme Başkanının da “Savcı Bey, başka sorunuz varsa onu sorun. Susma hakkı sanığın hakkıdır” demesine rağmen, “Tekrar ediyorum verip vermemekte serbestsiniz… Bu nedenle cevap vermemeniz aleyhinize değerlendirilecektir” şeklinde ifadeler kullandığı aktarıldı.
BYLOCK KULLANDIĞI TESPİT EDİLDİ
İddianamede Kırbaş’ın 2014 yılından beri Bylock kullanıcısı olduğu belirtildi. FETÖ’nün 2014’teki HSYK seçimlerinde kendi mensubu olan hâkim ve savcılarını tespit emek amacıyla örgütün kriptolu haberleşme programını kullandığını, Kırbaş’ın kullandığı telefon cihazında da, 20.Ağustos’tan tarihinden itibaren ByLock programını kullanmaya başladığı tespitine yer verildi.
MAHKEME İDDİANAMEYİ KABUL ETTİ
İddianamede, başka soruşturmanın şüphelisi olan Cumhuriyet Savcısı K.Y.’nin, Salihli’ de görev yaptığı dönemden tanıdığı Birol Çengil ve Savaş Kırbaş’ın özel yetkili olmalarından dolayı bu yapının içinde olduklarını bildiğini söylediği belirtildi. İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi Kırbaş hakkındaki iddianameyi kabul etti.
aydınlık