Mehmet Yuva / Aydınlık
İktidarları allayıp pullamakla vazifeli Türk medyası Suudi-Katar hanedanlıkları arasında süren kanlı bıçaklı kavgayı görmezden gelmektedir. Nitekim kavga Türkiye’nin “iki yakın müttefiki” arasında hâsıl olmaktadır. Yukarı tükürse bıyık aşağı tükürse sakal misali. Arap dünyası ve medyası bu kavga ile çalkalanıyor. Katar’ı temsil eden El-Cezire TV ile Suudi’nin keratası El-Arabiye TV arasında resmen bir savaş yaşanıyor. Medya üzerinden başlayan kavgaya hanedanlık mensupları da dâhil oldu. Her iki sultanın yalaka tayfası sosyal medya üzerinden kraliyet ailesi ve efratlarının kirli çamaşırlarını sermekle meşgul. Katar başta Suudi hanedanlığı birçok Körfez ülkesinden büyükelçilerini geri çağırdı. Suudi ve ona yakın Körfez ülkelerine nota verdi. Suudi’nin yanında yer alan ABD medyası ve Trump sultası Katar’ın El-Kaide’ye destek verdiği, Afganlı dini-dar Taliban’a siyasi bürolar tahsis ettiği iddialarını gökten düşer misali tedavüle soktular.
HANGİ BAYIRDA EŞEK ÖLDÜ?
Hayırdır hangi bayırda hangi eşek öldü de Katar terörü finanse eden ve kollayan hanedanlık oldu? Üstelik bu iddiaların sahipleri de, terörü beraber pişirdiği, baş aktör efendiler ABD ve Suudi hanedanlığı. Katar, İsrail sultası ile kuvvetli ilişkilere sahip. Körfez ülkeleri arasında ilk İsrail ticaret ofisini açan hanedanlık. Küçücük ülke de bölgenin en büyük ABD hava ve deniz üssü var. Suriye’ye ekilen terör savaşının operasyon merkezi. Dolarları, lejyonerleri, silahları ve istihbarat subayları ile Suriye savaşının tam kalbinde. Buna rağmen Katar ne günah işledi de bu “hadsiz ve densiz saldırılara” maruz kalıyor.
Bildiğiniz üzere, Trump Başkan olmadan önce aleni söylediği “Suudi ineğini sağacağız gerekirse kesip etini yiyeceğiz. Bedava hamilik artık yok. Onları korumamızı istiyorlarsa ödeyecekler” ifadesinin karşılığını almak üzere Riyad’a geldi. Tarihin en büyük ticaretini bir seferde gerçekleştirdi. Yüzlerce milyar dolar aldı. Ayrıca onlarca milyon dolar şahsi hediyeler ana yemek sonrası sunulan tatlı gibi mideye ve cebe indirildi.
SURİYE IRAK SINIRINDA HAKİMİYET İSTEMİYOR
Büyük bir servet ne uğruna harcanıyor? Suudi hanedanlığı, Suriye, Irak ve Yemen’i kesinlikle yakmak istiyor. İsrail’in altına yatmaya ve aleni her türlü kirli işbirliğine çoktan hazır. Suriye ordusunun Irak ordusu ile birleşip Suriye-Irak-Ürdün üçgeninde tekrar hâkimiyet kurmasını istemiyor. Suriye sahasında ateşkes ve uzlaşma istemiyor. Müslüman Kardeşeler Örgütlerinden (İhvan) mutlak biat istiyor. Aksi takdirde terör listesine dahil etmekle tehdit ediyor ve bu tehdidini uygulamaya koyuyor. Filistinli Hamas’ı, Mısır İhvanını terör listesine alıyor.
Suudi Dış İşleri bakanı El-Cubeyr’in deyimiyle “ Savaşı İran’ın içine taşımaya” hevesli. Mezhep ve etnik kışkırtma, silahlandırma ve parasal destekle İran’da iç savaş provokasyonu için çok istekli. Pakistan’ı İran ile çatışmaya kışkırtıyor. ABD’den İran’a karşı sert yatırımlar istiyor.
ÖLMEYE HAZIR DEĞİL
Buna karşılık çok zengin ve bonkör Katar daha rasyonel. Körfez ülkeleri, ABD ve İsrail için elini taşın altına koyar. Bunu Suriye meselesinde ibraz etti. Amma ve lakin kimse için ölmeye ve mutlak biate hazır değil. Nitekim Suudi öncülüğünde kurulan Vahhabi-NATO oluşumuna kayıtsız şartsız destek vermeyeceğini ilan etti. İran ile dalaşmanın ve savaşmanın manyaklığına işaret etti ve Suudi’nin kör İran düşmanlığına itiraz etti. Böyle bir savaşın İran’ın sert müdahalesine ve başta Katar olmak üzere İran’a komşu ülkelerin yok olmalarına meydan vereceğini idrak ediyor.
“Elimizden geleni yaptık. Daha fazlası intihar olur. Yenemediğin düşman ile uzlaşma yolları ara” siyaseti güden Katar, Suriye sahasında sağlanan birçok ateşkes ve uzlaşma sürecini mecburen de olsa İran ile birlikte organize etti. Arap ve Müslüman âleminde nüfuz arayışı içinde olan Katar’ın bu faaliyetleri Suudi’den rol çalma olarak telakki edildi. Vahhabi Bedevi Suudi sultası öncü rolünü kimseye kaptırmak veya paylaşmak niyetinde değil.
SIRRI DOLARDA SAKLI
Trump ve ABD medyasının Katar’ın üzerine gitmesinin sırrı dolarda saklı. Suudi hanedanlığına 11 Eylül faciası şantajı ve İran korkutmasıyla giden Trump sultası arzu ettiğini aldı. Aynı metodu Katar için uygulamaya koydular. El-Kaide’ye destek, Taliban’a ofis, Suriye’de terör örgütlerine yardım ve terör örgütü Hamas ve İhvan hareketine ev sahipliği suçlamaları ile Katar’ın suyu kaynatılıyor. Talep edilen meblağ ödenirse suyun altındaki ateş kısılır. Ödemediği takdirde baskı artar. Buna karşılık Katar Dışişleri Bakanını aceleyle Moskova’ya gönderdi. İran ile uzlaşma yolları arıyor. İngiliz-ABD-İsrail şeytan üçgeninde yaşayan Katar’ı bu ziyaretler ve Moskova’ya vereceği tavizlerin kurtarması çok zor.
Ya işte böyle; Yüzlerce milyar dolarını ver, her istediğini yap, Suriye ve Irak’ı kan gölünde boğmaya çalış ve en nihayet müttefik ve dost bellediğin efendilerin, küçük bir itirazın karşısında seni idam sehpası ile tehdit etsinler. Ne diyordu aksakallı; “ABD’ye direnmek ona teslim olmaktan daha karlıdır”. İbretlik bir vaka. İnşallah Ankara’dan ibret alanlar olur.
görsel: islamidavet.com