Dünyanın çok sayıda ülkesinden akademisyenler, ‘Türkiye Üniversitelerindeki Suçlara Ortak Olmayın’ başlıklı bildiri yayınladı. Aralarında Etienne Balibar, Jeremy Keenan, Aron Schaal, Yumiko Obyama, Jean Pierre Durand, Jessica De Bloom’un da bulunduğu 408 akademisyen Türkiye’ye akademik boykot uygulanmasını istedi.
Dünyanın farklı üniversitelerinden 408 akademisyen Türkiye’ye ‘akademik boykot’ uygulanması için çağrıda bulundu. ‘Türkiye Üniversitelerindeki Suçlara Ortak Olmayın’ başlıklı bir bildiri yayınlayan akademisyenler, son dönemde Türkiye’deki üniversitelerde yaşanan gelişmeleri özetledi. Üniversitelerde OHAL ilanından sonra yaşanan ihraçlara da geniş yer verilen bildiride şöyle denildi:
“Bütün yükseköğretim ve mali destek kurumlarını, akademik ve profesyonel dernekleri ve akademisyen bireyleri Türkiye yükseköğretim sistemini boykota çağırıyoruz. Akademik boykotun amacı, ihraç edilenlerin işlerine geri döndürülmesi ve olağanüstü hal rejimi altında gittikçe şiddetini artıran akademisyenlere yönelik baskıların sonlandırılmasıdır.”
Hedef gözeten bir akademik boykot hedeflediklerini belirten akademisyenler, boykot çağrısında bulundukları tüzel kişi, kurum ve etkinlik ve organizasyonları tek tek sıraladı.
HANGİ ÜLKELERDEN KİMLER İMZA ATTI?
Bildiriye Fransa, İngiltere Almanya, Belçika, İtalya, Hollanda, Kanada ve ABD’nin da aralarında bulunduğu ülkelerden akademisyenler imza attı.
Aralarında Etienne Balibar, Jeremy Keenan, Aron Schaal, Rory Archer, Yumiko Obyama, Jean Pierre Durand, Jessica De Bloom, Linda Clarke, Pierre-Antoine Chardel, Samim Akgönül’ün de bulunduğu 408 akademisyenin ‘Türkiye Üniversitelerindeki Suçlara Ortak Olmayın’ başlığıyla yayınladığı bildirinin tam metni şöyle:
BARIŞ AKADEMİSYENLERİNİN BİLDİRİSİ
2016 yılının Ocak ayında, Türkiye’de çalışan ya da Türkiye üzerine araştırma yapan 2212 akademisyen, Türk hükümetine yönelik olarak, Kürt bölgesindeki savaşı sonlandırma, on yıllardır devam eden Kürt sorununa barışçıl bir çözüm bulma ve uluslararası gözlemcilerin, güvenlik güçleri tarafından yıkıma uğratılan Kürt kasaba ve şehirlerindeki durumu izlemesine izin verme çağrısını içeren bir bildiriyi imzaladılar. Bu tarihten itibaren, Barış için Akademisyenler adıyla bilinen imzacılar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın emirleri doğrultusunda hükümet ve Yükseköğretim Kurulu tarafından uygulamaya konulan intikamcı bir cezalandırma kampanyasının hedefi haline gelmiş bulunuyorlar.
‘AĞIR BİR BEDEL ÖDETMEK İÇİN GÜÇLERİNİ BİRLEŞTİRDİLER’
Barış İçin Akademisyenler, Türk hükümetini kendi yurttaşlarına uygulamakta olduğu şiddete son vermeye çağırdıkları için ihanetle suçlanıyorlar. Cumhurbaşkanının talimatıyla, hükümet, güvenlik güçleri, Yükseköğretim Kurulu ve üniversite rektörleri, Barış için Akademisyenler’e “ağır bir bedel” ödetmek üzere güçlerini birleştirdiler. Linç kampanyası, çeşitli cezai ve idari soruşturmalar, gözaltılar, pasaport iptalleri ve seyahat yasakları, emeklilik hakkının ihlali ve emek piyasasından sosyal güvenlik numaralarının kara listeye alınması yoluyla dışlanma gibi pek çok biçimde devam ediyor.
‘SALDIRILAR BENZERİ GÖRÜLMEMİŞ DÜZEYE ULAŞTI’
Temmuz 2016 darbe girişimi ve takip eden olağanüstü hal döneminde, AKP rejiminin, Fethullah Gülen hareketini tasfiye etme gerekçesi altında, akademiye ve kamu sektörünün tamamına yönelen siyasal motivasyonlu saldırıları, benzeri görülmemiş bir düzeye ulaşmış bulunuyor. 30 Nisan 2017 itibariyle, akademide işten atılmaların sayısı 5295’e yükseldi. Bu durum, Türkiye’de yükseköğretim sisteminin hükümet ve onun siyasi müttefikleri tarafından bir kayırmacılık ve hesaplaşma alanı olarak kullanıldığını göstermektedir.
‘SAPTANMIŞ İHLALLER’
Barış İçin Akademisyenler’e yönelik linç kampanyası, özerklik, akademik özgürlük ve doktriner olmayan bilgi üretimi gibi yükseköğretimin belli başlı uluslararası standartlarını ihlal etmektedir. Kanıtlarla saptanmış ihlallerden bazıları şunlardır:
-Rektörler, üniversite personelini ve öğrencileri hükümet karşıtı olduklarından şüphelenilen akademisyenlere, özellikle de Barış için Akademisyenler’e karşı muhbirlik yapmak üzere teşvik etmektedir;
-Genç bir akademisyen, Dr. Mehmet Fatih Traş, Çukurova Üniversitesi’ndeki sözleşmesi sonlandırıldıktan ve çeşitli üniversitelere yaptığı iş başvuruları güvenlik riski oluşturduğu gerekçesiyle reddedildikten sonra intihar etmiştir;
-Akademisyenlerin ofislerinin kapılarına nefret söylemi ve suç unsuru içeren tehditleri içeren yazılama yapmak, kampüslerde ve kampüs dışında göz yumulan yaygın bir pratiğe dönüşmüştür;
-İhraç edilen akademisyenleri destekleyen öğrenciler baskılara maruz kalmış ve ihraç edilmişlerdir;
-Yüksek Öğretim Kurumu ve rektörler, Milli İstihbarat Teşkilatı ve polisle işbirliği içinde, hatta onların talimatları doğrultusunda ihraç edilecek akademisyenleri belirlemişlerdir;
-İhraç edilecek akademisyenlerin listesi hükümet ve Cumhurbaşkanı tarafından onaylanmakta, itiraz yolu kapalı olan Kanun Hükmünde Kararnameler uyarınca ihraçlar uygulamaya konmaktadır;
-Hükümet kontrolü altındaki akademik süreli yayınlar merkezi (ULAKBİM), dergi editörlerine yayın ve değerlendirme kurullarından Barış için Akademisyenler’in çıkarılması emrini vermiştir;
-Konferans organizatörleri, hükümet ve yükseköğrenim kurumlarıyla işbirliği içerisinde ya da onlar tarafından tehdit edilmek yoluyla, Barış için Akademisyenler’i konferanslardan, seminerlerden ve çalıştaylardan dışlamaktadırlar;
-Hükümet kontrolündeki Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) (a) Barış İçin Akademisyenler’in almakta oldukları mali destekleri sonlandırmış olup bu kişilerden gelen başvuruları da reddetmektedir; (b) Barış İçin Akademisyenler bildirisini imzalayan ve yurtdışındaki üniversitelerde araştırmalarını sürdüren doktora öğrencilerinin burslarını kesmiştir, (c) burslu doktora öğrencilerini, araştırmalarının ulusal çıkarlara zarar vermeyeceği yönünde ifadeler imzalamaya zorlamıştır, (d) Barış İçin Akademisyenler’in adlarının TÜBİTAK destekli yayınlardan ya da hakem sürecinde olan yayınlardan çekilmesini sağlamıştır ve (e) evrim teorisi üzerine kitap yayınlarını durdurarak yaradılış tezini empoze eden şüpheli “araştırma” projelerine desteğini artırmıştır.
HEDEF GÖZETEN AKADEMİK BOYKOT
Bu nedenlerle, bütün yükseköğretim ve mali destek kurumlarını, akademik ve profesyonel dernekleri ve akademisyen bireyleri Türkiye yükseköğretim sistemini boykota çağırıyoruz. Akademik boykotun amacı, ihraç edilenlerin işlerine geri döndürülmesi ve olağanüstü hal rejimi altında gittikçe şiddetini artıran akademisyenlere yönelik baskıların sonlandırılmasıdır. Boykot, aşağıdaki yöntemler yoluyla bu baskılara suç ortağı olmuş üniversitelere ve yükseköğretim kurumlarını hedef almaktadır:
1. Akademik özgürlükleri ve yükseköğretimin uluslararası normlarını ihlal etmekte olan Yükseköğretim Kurulu (YÖK) ve Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) ile BÜTÜN işbirliklerinin askıya alınması;
2. Sadece akademik özgürlükleri ve yüksek öğretimin uluslararası normlarını ihlal etmekle kalmayıp, aynı zamanda istihbarat kurumlarının üniversitelerdeki uzantısı olarak suç ortaklığı yapmış olan üniversitelerin rektörleri ile BÜTÜN işbirliklerinin askıya alınması;
3. BÜTÜN YÖK ve TÜBİTAK çalışanlarının ve suç ortağı üniversitelerin rektörlerinin profesyonel, ticari ve eğitimle ilgili kuruluşlardaki üyeliklerinin askıya alınması;
4. Suç ortağı üniversitelerle ile yapılacak BÜTÜN araştırma işbirliklerinin askıya alınması
5. YÖK, TÜBİTAK veya suç ortağı herhangi bir üniversite tarafından Türkiye içinde ve dışında düzenlenecek ve/veya desteklenecek olan BÜTÜN akademik ve profesyonel konferans, çalıştay ve seminerlere katılımın askıya alınması;
6. Suç ortağı herhangi bir üniversite ile işbirliği içinde gerçekleştirilecek ya da düzenlenecek olan BÜTÜN akademik ve profesyonel konferans, çalıştay ve seminerlerin askıya alınması.
Hedefe yönelik bu boykot şunları kapsamaz: (a) öğrenci değişimi hakkında düzenleme ve anlaşmalar; ve (b) Türkiye’deki akademisyenlerin ziyaretçi araştırmacı ya da benzer pozisyonlar için yurtdışındaki üniversitelere yaptıkları bireysel başvurular.
birgün