Nahit Duru / Abc Gazetesi
Herkes soruyor.
“Demokrasimiz nereye gidiyor”
İnsanlar Kanun Hükmünde Kararname ile yargısız, işlerinden atılıyor…
Gözaltına alınanlar günlerce -gece gündüz denilmeden- sorgulanıyor.
Gazeteciler, aydınlar, delilleri karartma, kaçma olasılıkları olmadığı halde, “örgüt üyesi olmamakla birlikte” denilerek tutuklanıyor…
Tutuklananlar yakınları ile görüştürülürken güçlük çıkarılıyor.
Toplantı ve gösteriler OHAL uygulaması bahanesi ile yasaklanıyor.
Basın özgürlüğü ortadan kaldırılmak, özgür basın susturulmak isteniyor.
Anayasal bir hak olan grev hakkı, bakanlar kurulunca erteleniyor.
Bunlar, demokrasilerde olacak uygulamalar değil kuşkusuz.
Eğitim sistemi çağdaş olmaktan çıkarılıp, bağnazlığa teslim ediliyor.
Ve de bir korku toplumu yaratılıyor.
Öyle görülüyor ki, Türk toplumu bu iktidar tarafından; demokratikleşmeden, çağdaşlaşmadan geri götürülmek istenmektedir.
İktidar şimdilik bu amacına yakınlaşmış gibi görünüyor.
Ancak, AKP iktidarı, Türk toplumunun çağdaşlaşma, demokratikleşme yolunda geri dönülecek noktayı aştığının farkında değildir.
Bu ulus, yara alan demokrasiyi, geri götürülmek istenen Atatürk’ün çağdaşlaşma hareketini en kısa sürede onaracak ve bu iktidara dur diyecektir.
Türk ulusu, artık hareketi tepeden bekleme alışkanlığını bırakmalıdır. Onun yerine çağdaşlaşmaya, demokrasiye sahip çıkıp, çağdaşlaşmayı ve demokrasiyi geliştirme, kökleştirme yolunu bulmalıdır.
Şu anda da, toplum, tepeden yönetilmekte, dinde, dilde, kültürde, hatta eğitimde ayrıştırılmaya, bölünmeye sürüklenmektedir.
İktidarın demokrasi ve çağdaşlaşma anlayışı bile toplumun görüşünden farklı haldedir.
İktidar, çağdaşlaşmadan yol, köprü gibi altyapıları anlamakta, özgürlüklerin, demokratlaşmanın çağdaşlaşmanın vazgeçilmezi olduğunu bir türlü kabul etmemektedir.
AKP, ‘dindar ve kindar’ bir nesil yetiştirmek için her yolu denerken, gençliğin önemli bir bölümü Atatürk’ün kendisine emanet ettiği devrimlere dünden daha fazla sahip çıkmaya başlamıştır.
Gezi olayları ile tırmanan bu sahip çıkış, AKP iktidarını düşünmeye sevk etmiştir. Bunun sonucu da, modern ve çağdaş eğitim yerine, gençliği yozlaştıracak, robotlaştıracak, bilime dayalı olmayan sisteme ağırlık verilmeye başlanmıştır.
Amaç, Atatürk devrimlerini yozlaştırmak, hatta ortadan kaldırmaktır. Atatürk’ün ‘yurtta sulh, cihanda sulh’ ilkesine dayalı ulusal dış politikası ve bağımsızlık ideali, büyük ölçüde tahrip edilmiş, yara almıştır.
AKP bunları yaparken, kendisine milliyetçi diyen bir partinin destek verdiği de unutulmamalıdır.
Ne var ki, iktidar Türk gençliğinin bilincini, Atatürk ilke ve devrimlerine tüm engellere rağmen sahip çıkıldığını görmenin telaşına kapılmıştır.
Tüm baskılara rağmen, Türk ulusu, gençlerin yol göstericiliği ve demokratik bilinciyle, Atatürk’ün gösterdiği amaç doğrultusunda, ülkeyi çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkaracak ve demokrasinin yerleşmesi için her yolu deneyecektir.