Kemal Üçüncü / Odatv.com
Ağır bir epistemolojik kriz ile karşı karşıyayız.
Bugüne kadar kullandığımız açıklama modellerimiz eskidi.
Çağın bilgi üretim model ve perspektifleri ile derin çelişkiler yaşıyoruz.
Dış dünyaya dışbükey bir mercekle bakıyoruz gördüğümüz görüntü reel dünya ile mutabık değil.
150 YILDIR TÜRKLÜĞÜ BOĞUYOR
Dinin siyasal bir ideoloji olarak algılanması ve kutsalı tarihselleştirilerek indirgenmesine bağlı olarak bütün bilgi çeşitlerini tümdengelimsel olarak dinden çıkarma veya dine referansla anlamlandırma girişimleri yaşadığımız kültürel şizofreninin ve çelişkinin, krizin bir boyutu. Bir diğer boyutu aydınlanma geleneğini salt Pozitivzm üzerinden okuyan bilimsel bilginin göreceliliğini ve doğasını kavrayamayan Fizikteki ve epistemolojideki 100 yıllık serüveni olmamış farzeden sığ anlayışlar bunların çatışması 150 yıldır Türklüğü boğuyor.
Bilimle metafizik ve dini tahlil, dinle bilim yapma saçmalığı bu iki anlayıştan ortaya çıkıyor.
Bilim neden ve nasıl sorularına metafizik ve din , semboloik formalar alanı [ Casirer’in deyimi ile] niçin sorularına münhasır kılındığı takdirde bu kriz şiddetini kaybeder, her alan kendi içerisinde derinleşir.
Bilim niçine [gayeye] cevap veremez din de neden ve nasılı izah edemez. İşlevleri ve yapıları bambaşkadır.
Mevcut durumda ne niteklikli bilim var ne de metafizik, irfan ve manevi bilgi üretiliyor.
Hepsi bir Kamacı kültürün izdüşümleri.
Onları aşarak yeni bir epistemoloji veya nazari perspektif koymak gerekiyor.
Kültürel ve siyasal anlamda Caston Bachelard’ın deyimi ile bir epistemolojik kopuş yapmamız gerekiyor.
Tamir , tecdid, , ihya fayda etmez artık.
LAFLAR ÇAĞDAŞ DÜNYADAN EN AZ 40 YIL GERİDE
Siyasi partiler üzerinden görünür kılınan tartışmada vasat çok düşük bütün kasa altı ekipler sahada. Siyasi partiler kanunun bu yüzden Türk siyasi hayatının ve kurumlarının en güçlü gizli mutabakatıdır. Arkalarında güçlü üniversiteler, akademik araştırma enstitüleri yok. Bilim adamları, entelektüellerin katkı sunacağı süreçlere kapalılar kıskançlar bu konuda, kasaba kurnazları örgütlü ve bütün sistemi tıkamış.
Sisteme yeni bilgi ve oksijen girmediği için iklimin bunaltıcı havası sistemi zehirliyor .Yavaş yavaş topluca intihar ediyoruz. Karbon monoksit zehirlenmesi gibi kimse farkında değil.
Ne doğru dürüst sol bir program var, ne milli bir program ne de çağdaş muhafazakâr bir dil. Muhafazakârlıktan bunu beklemek haksızlık olur ya devrimci yenilikçi güçler.
Kasaba avukatlarından profesyonel politikacılardan rahmet bekliyorlar .
Mevcut bilgi evreni içinde kalınarak Türkiye’nin sorunlarına çözüm bulunmaz.
Bütün bilgi modelleri arkaik.
Nazari bir temele dayanmayan ilmi işçilik, dedim dedi ve güncel olaylar ve kişiler üzerinden işleyen bir polemik düzeni fikir ve düşünce sanıyor.
Yaygın görsel ve yazılı medya bunu pekiştiriyor.
Bu kesik dansa karşı yeni bir şeyler söylemek lazım, balo salonunda diz vurarak horon oynamak istiyorlar. Zılgıt çekerek halay ya da….!
Koyu ve kaba bir folklorizm bütün habitatı kuşatmış
Merkez medya ve havuz medyası vuvuzela ekiplerinin anlamadıkları tablo budur.
Dışımızda akan dünyanın kültür, bilim, sanat, eğitim anlayışı bilgi anlayışı köklü biçimde değişim ve dönüşüme uğramıştır. Türk siyaseti, sütçü beygiri aynı fasit dairenin içinde dönüp duruyor ve buradan çözüm umuyor pek garip!
Türkiye’de gazete ve televizyonlardaki gündem ve laflar çağdaş dünyadan en az 40 yıl geride, gecikmiş konuşuluyor. Ehali de mutlu Şirin, Ahmet, Habertürk kızları da mutlu tartışmacılar musmutlu! eh daha ne olsun.
Teorik meseleleri düşünce adamları ve felsefeciler yerine gazeteci ve politikacılar ,akademik mankenler tartışıyor, hepsi aynı şeyi söylüyor ama farklı fikirdeler! Neoliberalizmi kutsayarak ülkenin ekonomik tıkanmışlığını çözmeye çalışıyorlar.
CHP’nin sıkıntısı Neoloiberalizmi ve ya liberal sol aforizmaları gerçek zannetmesi, veya onların sol olmadığını bilememesi maalesef bu konuda çok bilgisiz CHP’ye yön veren akıl. %60 oy kitlesi olan Müdafa’â-yi i Hukuk blokunu hiçe sayarak boğazlı kazak avcı yeleği kalın buyuk solculuğu yapıyorlar, öğretmen okulu zamanı gibi
Hukuk devletini ve yurttaşı anlatmalı, ama önce kendisi öğrenmeli!
Etnik, dinsel, cinsiyetçi siyasetlere kapıyı kapatmalı.
MUHALEFETİN ÖNÜMDE YEPYENİ BİR TABLO VARDIR
Evet bugün Türkiye’de muhalefetin önümde yepyeni bir tablo vardır. 16 Nisan mutabakatına dayanan şahsiyeti ve cemiyeti eksen alan, hürriyetçi, hukukun üstünlüğünü esas alan bir siyasi mutabakat zarureti ortadadır. Kimsesi olamayanların kimsesi Cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırarak bir eğitim ve üretim seferberliğine geçme zarureti ortadadır. Türkiye her anlamda gecikiyor. Mevcut konvansiyonel üretim süreçleri bitiyor bilgiye dayalı yepyeni bir üretim ve toplum modeli şekilleniyor. Yeni finansal araçlar ve yatırım modelleri bilinmiyor. Türkiye güncel teknolojiden bile haberdar değil. Bu süreci ıskalamadan yakalamak mecburiyeti var.
CHP geleneksel siyaset yapma biçimi ve tutumu itibarıyla Müdafa’a-yi Hukuk blokunun bütününün %60 blokunu kapsamasının zor olduğunu herkes görüyor.
MHP muhalefetinden şekillenecek yeni siyasal senaryo, bu senaryonun dili ve dünya görüşü, çözüm önerileri ve projeleri bu anlamda önemlidir . Sanırım önümüzdeki süreci bu yapı bu yapının Müdafa’âyi Hukukla kuracağı diyalog belirleyecek.
Müdafa’âyi Hukuk bugün emeği, demokrasiyi, hukukun üstünlüğünü, nitelikli bir eğitim düzenini, adaleti,yuttaş hukukunu, aydınlanma ideallerini, Türkiye’nin bağımsızlığını ve iradesini pörsüyen , yok sayılan hukukunu savunmaktır. Maveraünnhir’de Harezm Akademisi ile 10-12 yüzyıllarda kurduğu medeniyeti 2017 yılında bilim, bilgi ve tarih şuuru, rafine bir irfan ve matafizikle yeniden kurma kaygısıdır.
“Devam ederken değişmek değişerek devam etmek” işte bütün mesele bu.
görsel: haberfedai.com