Arslan Bulut / Yeniçağ
AKP iktidarı, Tayyip Erdoğan‘ın liderliğinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin en önemli millî günü olarak 15 Temmuz’u görüyor. Öyle ki, bizzat Erdoğan, 15 Temmuz’un “millî gün” ilân edildiğini açıkladı.
Son olarak da Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreter Yardımcısı ve Sözcüsü İbrahim Kalın, İstanbul ve Ankara’da yapılan 15 Temmuz anıtlarının açılacağını bildirerek hazırlıklar hakkında bilgi verdi:
*”Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın sevk ve idaresinde, bizzat ilgileriyle, takipleriyle bir program hazırlandı. Burada devletimiz, milletimiz, STK’larımız, iş dünyası, sanat dünyası, spor dünyası, toplumun bütün paydaşlarının katılımıyla 15 Temmuz şehitlerimizin unutturulmaması ve unutulmaması için bir dizi faaliyet yapılacak.”
*”Cumhurbaşkanımızın çağrısıyla o gece tekrar bir demokrasi nöbeti süreci başlatılacak. Kendisi de bizzat bu demokrasi nöbetine o gece katılacaklar. Şehit yakınları ve gazilerimizle çeşitli vesilelerle bir araya gelmeleri söz konusu olacak.”
*”Öncelikle Meclis’te bir özel oturum yapılacak ve Sayın Cumhurbaşkanımız bu oturuma katılacak. Ankara ve İstanbul’da bir dizi faaliyet yapılacak. Bunların bir kısmına Sayın Cumhurbaşkanımız, bir kısmına Meclis Başkanımız, bir kısmına Başbakanımız, bakanlarımız ve diğer siyasiler elbette katılacak. Bir hafta boyunca sempozyumlar, toplantılar, kabir ziyaretleri, 15 Temmuz gecesi şehit verdiğimiz noktalarda yapılacak faaliyetler, sergiler, toplantılar ve benzeri faaliyetler yapılacak.”
“Ülke çapında 81 ilde birçok faaliyet yapılacak. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından şehitler için hatimler indirilecek.”
***
İnsanın aklına “101 pare top atışı da yapılacak mı?” sorusu geliyor.
Gerçekte 15 Temmuz günü, Tayyip Bey için kendisinin söylediği gibi “Allah’ın lütfu” olabilir ve bir süre “millî gün” olarak kutlanabilir ama Türk tarihine, bir utanç günü olarak geçecektir.
Çünkü 15 Temmuz’da Türkiye içeriden, kendi ordusunun içinden vurulmuştur!
Türkiye’yi işgal girişimi olan ve henüz iç yüzü aydınlatılamamış büyük bir ihanetin def edilmiş olması, Türk ordusunun, yargısının, emniyetinin ve üniversitelerinin, bizzat ülkeyi yöneten iktidar tarafından, ABD’nin istihbarat servisi CIA’nın kontrolündeki bir cemaat-tarikat yapılanmasına teslim edilmiş olduğu gerçeğini unutturamaz!
Nitekim, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı İrfan Fidan‘ın, “MİT TIR’larının durdurulması olayından sonra FETÖ yöneticisi Bayram Andaç’ın, ABD Büyükelçiliği ve ABD Başkonsolosluğu ile 5 dakika 33 saniye, Muharrem Gözüküçük’ün ise 3 dakika 8 saniye süren telefon görüşmeleri var” diye bildirdiği gibi FETÖ’nün asıl sahibi ABD’dir.
Ayrıca, 15 Temmuz’un arkasındaki birikim, iktidarın, şimdi FETÖ dediği yapıyla el ele vererek, 19 Mayıs, 23 Nisan ve 29 Ekim günlerindeki kutlamaları, savsaklamış olmaları gibi gayrimillî uygulamalarla büyütülmüştür!
***
Kendi devletinin kuruluş günlerini yok sayan iktidar, olağanüstü hal uygulamalarını da 15 Temmuz’u, tasarlanan yeni devletin kuruluş günü olarak ilân etmek için kullanmaktadır!
Zira “millî gün” demek, devletin kuruluş günü demektir! 4 Temmuz Amerikan bağımsızlık günüdür!
15 Temmuz, Türkiye’nin bağımsızlık günü müdür?
ABD, yine bir 4 Temmuz’a denk getirerek ve kalleşlikle Türk askerinin kafasına çuval geçirmişti!
***
Aslında 15 Temmuz, Türk askerinin kafasına çuval geçirilen bir gündür! Türk ordusunun komutanları, derdest edilerek eli kolu bağlanmadı mı? Yerlere yatırılmadı mı? Böyle bir gün, nasıl millî bir gün sayılabilir?
27 Mayıs da bayram ilan edilmişti ama 12 Eylül darbesinden sonra kaldırıldı! Zoraki bayram olmaz!
Kısacası, 15 Temmuz’dan 29 Ekim çıkmaz!