Rusya ve Çin arasında en önemli stratejik alan olan tarım sektöründeki işbirliği, geleceğin kurgulanmasında çok parlak noktalara doğru yol almayı içeriyor.
Henüz tam olarak keşfedilmeyi bekleyen Rusya’nın Sibirya bölgesiyle, Çin’in uçsuz bucaksız ekilmeyen bozkırlarıyla hayvancılığı da gündeme getirmesi açısından bulunmaz bir seçenek sunmakta ve iki ülke arasında emperyalist sistemin kıskacını kırma yönünde radikal adımlar atılmasına neden olmaktadır. Karşılıklı yarar ilkesine bağlı kalarak yaratılan artı değer, halkların emeğinin doğru değerlendirilmesine fırsat veriyor. Tarım teknolojileri, hayvancılık ve yetiştiricilik alanlarındaki sömürüye dayalı anlayışları aşan prensiplerin ışığındaki arayışlar, son derece anlamlı gelişmeler içeriyor.
RUSYA VE ÇİN’İN TARIM ÇALIŞMALARI
Tarım ürünleri ticareti iki ülke arasında hayli gelişme gösterirken, bu alandaki teknolojik işbirliği de büyük ölçüde yoğunluk kazanıyor. Ayrıca bu alandaki yatırımlar da oldukça ileri boyutlara ulaşıyor. Çinli Huaxin Grubu, 2004 yılında Rusya ile ortak sermayeli şirket kurmak suretiyle, ‘Modern Tarım İşbirliği Bölgesi’ inşa etmeyi hedefliyor. Grubun başkanı Li Demin, yatırımların 100 milyon doları bulduğunu, bu projenin, iki ülke hükümetleri tarafından bir tarım işbirliği örneği oluşturduğunu belirterek, “İşletme süresince Rusya tarafından desteklenmeye büyük önem vermekteyiz. Tarım sektörüne yatırım yapmak ve yerli uzmanlar yetiştirmek dışında, diğer sosyal etkinliklere de aktif olarak katılmayı politikalarımıza ilave ediyoruz” demek suretiyle, bu İşbirliğinin semerelerinin alınmasının iki ülke tarafından daha büyük beklentilerle karşılanacağına emin olduğunu açıklamıştır. “Çin-Rusya Dostluk ve Barışçı Kalkınma Komisyonu” da açıklamasında, “Rusya’nın Çin’ e yaptığı tarım ürünleri ihracatının henüz istenen seviyede değil. Bu oran %30 seviyesinde kalmamalı. Rus tarım ürünleri, Çin’de büyük ilgi görmekte ve aynı zamanda Çin, dünyada önemli bir tahıl ithalatçı ülke” şeklinde açıklamalar getiriyor. Rusya’nın tarım ürünleri Çin piyasasına girerken, Çinli işletmeler de buna karşılık Rusya’da tarım yatırımları yapmayı sürdürüyor.
TARIM ALANINDA YENİ ARAYIŞLAR
Çin’deki Heilongjian eyaleti, “Rusya Doğrudan Yatırım Fonu” ile “Çin-Rusya Yatırım Fonu”yla anlaşma sağlayarak 2 milyar dolarlık bir fon kurdu. Soya ve buğday işletme fabrikaları kurulması anlaşmaları yaptı. Rusya Tarım Bakanı Sergey Levin, iki ülke arasın da tarım alanındaki işbirliğinin istikrarlı bir şekilde geliştiğini ve tarım sektörünün dev bir potansiyel taşıdığını belirterek bu yılki tarım alanındaki ticaretin %7’lik seviyede olduğunu belirterek, bunun daha ilerilere taşınması gerektiğini vurgulamıştır.
Oysa emperyalist ülkeler adına, Dünya Bankası tarafından kalkınma projelerine verilen destekler milyonlarca kişinin mağdur olmasına neden oluyor. Baraj, elektrik santrali ve diğer bazı projeler adına verilen finansmanlar özellikle Afrika ülkelerindeki hükümetlerin hesapsız ve yolsuzluk dolu uygulamaları nedeniyle bedeli ödenmeyen istimlâklerle evsiz, topraksız kalan milyonların çaresizliğine sahne oluyor. Nijerya ve Kenya uygulamaları bunun en somut örneği…
Hükümetler, halkı tahliyeden dahi haberdar etmeden, en verimli tarım arazilerine el koyuyordu. Bütün bunlar olurken; Uluslararası Af Örgütü ilgililerinden Alessandra Maski, bu tür projelerin mağdurlarının sayısını tespit edemediklerini, Dünya Bankası’nın kontrol mekanizmasının yeterli olmadığını, iyi işlemediğini, sadece yardım ettikleri hükümetlerin verdikleri bilgilere bağlı kaldıklarını belirtiyor. Maski, sözlerinin devamında hükümetlerin de para yardımı almanın dışında hiçbir soruna aldırmadığını belirtiyor.
BATI’NIN TELAŞI
Şu da bir gerçek ki Dünya Bankası, ekonomik büyümeyi insan haklarından daha önemli görüyor. Oysa Çin-Rusya, Afrika topraklarında tarımsal işbirliğini, Kongo, Zimbabwe, Güney Afrika Cumhuriyeti, Mali, Nijerya, Gine, OAC, Fildişi Sahilleri, Sudan, Tunus, Cezayir, Mısır ve Cibuti gibi ülkelerle sürdürerek, emperyalizme karşı alternatif seçenekler sunuyor. Bu nedenle ABD ve BATI, Afrika’da yeni oluşan umut tohumlarının atılmasına karşı son derece büyük rahatsızlık duyuyor. O nedenle Afrika’daki üstlerini işbirlikçi yönetimlerle tahkim ederek, yoksul halkların geleceğiyle oynamaya devam ediyor.