Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Ticarette denge arz-talep ilişkisi ile oluşturulur.
Talep varsa arz oluşturulur. Bir şey isteniyorsa onu üretirsiniz, istendiği için karlı bir iş yapmış olursunuz.
Bazen de arz ile talep oluşturabilirsiniz. Yani bilinmeyen bir şeyi arz edersiniz, yani sunarsınız, beğenilirse talep oluşur.
Son günlere bir bakalım. Gözümüze bir yerlerde çarpan arz ve talep var mı? Dikkatimizi çeken?
Kılıçdaroğlu’nun “adalet” temalı yürüyüşü bir “adalet” arzıdır.
“Ben şu, şu, şu konularda adalet istiyorum, bunlar için uğraşacağım, liderliğimi arz ediyorum” demiştir.
Bu arza talep olağanüstü olmuştur. Ülkenin her yerinden sipariş yağmıştır. İnsanlar bunu istediklerini göstermek için yüzlerce kilometre yol gelmişler, sıcakla ve yorgunlukla mücadele etmişler, buraya gelmek içim masraf yapmışlar, zamanlarını bu işe ayırmışlardır.
Ticari jargonda bu durum nettir. Talep patlaması vardır. O zaman arz edeceksiniz. Arz edeceğinizi söylediğiniz şeyi hızla, uygun bir ekiple, oluşturmaya başlayacaksınız.
Sizin gündem belirlemeniz talep oluşturmuştur, o zaman gündem arz edecek, yani belirleyeceksiniz..
Bu arada ürününüzü isteyenlere sunacaksınız, istemeyenler gündeminizi oluşturmayacak.
10 maddelik bir manifesto dile getirdiniz, o zaman o maddelerin üretimine bugün başlayacaksınız.
Talep bu kadar yoğunken, hatalı mal üretirseniz, müşterilerinizi tutamazsınız. Yani söylenen şeyin arkasında karışık şeyler varsa mesela bu olmaz ( bkz. Arslan Bulut/ Manifesto Değerlendirmesi)
Ticarette dürüstlük esastır, dürüst olursanız müşterileriniz sizden ayrılmazlar.
Yerli malı (fikirler) üretip dışa bağımlı olmazsanız, sonunda kazanan siz olursunuz.
Örnek: Avrupa Birliği. Kendi malını üretiyor, halkı zenginleşiyor. Malı alan ülke üretim olanaklarını kaybediyor ve bağımlı oluyor. Örnek: Sizce kim?
Sonuç:
Hızlı ve üretici olmak durumundasınız. Rakipleriniz var. Zamanı harcama lüksünüz yok.
