Mithat Melen / Yurt Gazetesi
Büyük şehirlerimizle gurur duyuyoruz İstanbul, Ankara, İzmir. Bu üç ilimizde nerede Türkiye nüfusunun üçte biri yaşıyor parasal büyüklük olarak, 5 te 3’ü bu kentlerimizden kaynaklanıyor.
Aslında dünyanın tüm büyük kentlerinde önemli ve benzer sorunlar var. Altyapı sorunları. Yol, su, elektrik, kanalizasyon, eğitim, ulaşım, lojistik vb. İstanbul’u düşünün alt yapı sorunlarının ne kadarı çözülmüş. Gerçekten son 15 yılda İstanbul’a başta metro olmak üzere, köprü ve Marmaray gibi çok önemli yatırımlar yapıldı. Oylar bu yüzden hep iktidara geldi. Yapılan bu yatırımların çoğu göze hoş görünen, günlük sorunları çözen işler olduğu için kimse yerin altına bakmadı.
1993 yılında Dünya Bankası bir raporunda İstanbul’daki dere ıslahı ve kanalizasyon projelerinin 15 milyonluk bir nüfus için maliyetinin 7 milyar dolar olduğunu söylüyordu.
Bu gün 15 milyonluk bir kent oldu İstanbul. Metrosu var, Marmaray’ı var, köprüleri var ama dere ıslah ve kanalizasyon yatırımları yok denecek kadar az. Herhalde bu tesisleri yapan mühendisler yıllardır konuyu gündeme getiriyorlardır. Kar yağıyor, İstanbul felç oluyor, yağmur ya- ğıyor metroları su basıyor. Marmaray ufacık bir olaydan nem kapıyor.
Perşembe günü fırtına afetti kabul ama, bu kadar çabuk esir olan bir mega kent olabilir mi? Şükür ki okullar açık değildi. Zaten okulların bir- çoğuna da su basmış durumda. Kentsel dönüşüm adı altında, beton yığını haline getirdiğimiz İstanbul’u, bir de suların taş- masına esir ettik. Her tarafı deniz olan bir kentte suları tahliye edemiyorsanız, size sınıf kimse geçirmez. Daha deprem dersine gelmedik. Çünkü o iç- ler acısı bir onu, 7 şiddetinde bir depreme dayanabilir mi İstanbul, ayrıca deprem sonrası nasıl bir kurtarma ve temizleme yapacaksınız.
Bugün bile İstanbul’un birçok semtine ne cankurtaran ve İtfaiye girebiliyor.
Yollar dar, otopark yok. Trafikte sürücüler sorumsuz. Günün 4-5 saatini normal zamanda bile trafikte geçiriyor.
Afeti düşünmek bile istemiyorum. Arada, sırada küçük afet denemeleri gördüğümüz için korkularımız artıyor. Ne yapmak lazımın cevabı açık! Ekonomik çözüm. İstanbul’da saat başı ücret Anadolu’dan daha yüksekse ve iş bulma olanağı daha çoksa göçü durduramazsınız. Bence şimdi mesele bu göçü kentten köye nasıl çevireceğimiz ile ilgili. Artık Türkiye ‘nüfusunun yüzde 75’i kentlerde yaşıyor, büyük kentlerde taşıyanlar toplam nüfusun yarısından çok. Artık eskisi gibi sosyal nedenlerle büyük şehirlere göçün arttığını İleri süremezsiniz.
İstanbul sosyal açıdan cazibesini kaybediyor. Sinemaya, tiyatroyu gitmeyi bırakın bir düğüne, nişana hatta cenazeye yetiş- mek öylesine zor ki. Hatta birçoğumuz yaşadığımız ilçenin dışına çıkmıyoruz. Ömer Saral Ağabey, İstanbul’dan çok memnundu. Florya’nın dışına çıkmazdı. En fazla uçağa binmek için Yeşilköy’e giderdi. Anmış olduk. Ters göçün başladığını istatistiklerden öğreniyoruz. İstanbul son yılda 15 bin kişiyi Kocaeli’ne vermiş. Bence böyle projeler üzerinde çalışmalıyız.
görsel: posta.com.tr