Sami Menteş / Odatv.com
“Dünyada ve Türkiye’de faaliyet gösteren öyle vakıflar var ki bunlardan çok rahatsızım.”
“Sen Türkiye’nin Cumhurbaşkanına, Bakanlarına ülkende konuşma imkanı vermeyeceksin ama ajanların gelip otellerde cirit atacaklar, benim ülkemi parselleyecekler. Yok böyle bir şey.”
“Almanya kendine çeki düzen vermelidir. Bizi de bu tehditlerle ürkütemez, bunu böyle bilinmelidir. Kendi yargıları ne kadar bağımsızsa bizim yargımız onlardan daha da bağımsızdır.”
Yukarıdaki alıntılar, Recep Tayyip Erdoğan’ın hem Başbakan hem de şimdi Cumhurbaşkanı olduğu dönemden.
Tahmin edebileceğiniz gibi; Erdoğan Türkiye’deki Alman vakıflarına ve Almanya’ya tepki gösteriyor.
Erdoğan’ın yıllar içinde çok kez karşımıza çıkan bu tavrı, hem AKP’ye hem de medyadaki kollarına da yansıyor. Deyim yerindeyse, gün geçmiyor ki Almanya’nın “ipliğini pazara çıkarmayalım!”
Keza…
Büyükada’da insan hakları savunucularının gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından da gerilim tırmandı.
Ve…
Hem Alman vakıfları, hem Alman “ajanları”, hem de Almanya’nın bizzat kendisi en vazgeçilmez gündemimiz oldu.
Bu uzun girişi ve hatırlatmaları şunun için yaptım:
Acaba, Başdanışmanları Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ne kadar doğru bilgilendiriyor?
Ya da Cumhurbaşkanı Erdoğan, başdanışmanlarını ne kadar iyi tanıyor?
ERDOĞAN’IN YAKININDAKİ O AVUKATLAR
Mehmet Uçum.
Sol gelenekten yetişen bir avukat.
Gelin görün ki; yıllar içinde kendisini “muhafazakâr sol demokrat” olarak tanımladı. Önce AKP’den milletvekili oldu, sonra da Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı görevine geldi.
Erdoğan’ın hukuk alanında danıştığı isimlerden biri.
16 Nisan’da referanduma sunulan Başkanlık Anayasası’nı yazan ekipteydi. Başkanlık Anayasa’sını savunurken “Sessiz değil halkımız gümbür gümbür bir devrim yapıyor farkında mısınız? Halk kendi devletini kurmak için adım atıyor, 16 Nisan kutlu olsun” ifadelerini kullanmıştı.
İşte…
O Mehmet Uçum’un, Türkiye’deki en “ünlü” Alman vakfı ile ilişkisini bilir misiniz?
Evet, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, 1994 yılından beri Türkiye’de faaliyet gösteren, Alman Yeşiller Partisi’ne yakın Heinrich Böll Stiftung Derneği’nin avukatıydı.
Yıllar yıllar boyunca hem de…
Alman vakıflarının sanık sandalyesinde olduğu DGM davalarında, o vakıfların “casusluk yapmadığını” anlattı / savundu sürekli.
Ve şu an hala Heinrich Böll’ün sitesinde “avukat” olarak geçiyor:
Aslına bakılırsa, sadece Başdanışman Uçum değil.
Eşi Hatice Uçum da avukat.
O da AKP Genel Merkez Kadın Kolları MKYK üyesi.
Ve…
Hatice Uçum da Heinrich Böll’ün avukatlığını yaptı.
Yandaş medya arşivine baksa bulur: Alman vakıflarıyla ilgili aldıkları tekziplerde Hatice Uçum’un imzasına da rastlarlar.
Tüm bu toplamdan sonra bir kez daha soralım:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Büyükada operasyonu hem de Almanya konusunda doğru bilgilendiriliyor mu?
Misal çok yakınındaki Mehmet Uçum, çok yakından tanıdığı insan hakları savunucuları ve vakıfları konusunda Erdoğan’a neler söyledi?
Türkiye’nin tartışmalı / garip operasyonlarla tüm dünyada “ofsayta” düşürülmesine ve Cumhurbaşkanı’nın tüm bu operasyonları “ele güne karşı” savunmasına ne / kim neden oluyor?