CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, YURT’a yaptığı açıklamada, ülkede yaşayan herkesin Adalet Yürüyüşü’nün başarılı olmasını istediğini ancak ülkeyi yönetenlerin yürüyüşü küçümseyip, şeytanlaştırdığını belirterek, “Daha sonra ise yarattığı etki karşısında teslim oldular. Çünkü bu ülkeyi yöneten kişi, ilkokul 4. sınıfta öğrendiği bir matematik formülüyle yönetiyor. OBEB yöntemi. Ortak bölenlerin en büyüğü kendisi”… dedi.
“ÖNCE BÖLÜYOR, SONRA ÖTEKİLEŞTİRİYOR”
Açıklamalarında ülkeyi yöneten kişinin, kişileri; mezheplerine, inançlarına, yaşam biçimlerine, siyasi görüşlerine göre önce böldüğünü, sonra ötekileştirdiğini, daha sonra kutuplaştırdığını, en son ise o kutupları çarpıştırdığını ifade eden CHP’li Özel, “Bunun karşısında bir aciziyet görüntüsü vardı. Bunun karşısında ne yapacağını bilemiyordu insanlar. Ama her tez kendi antitezi ile birlikte yaşar. O, ilkokul 4’te öğrendiği bir matematik formülüyle bu ülkeyi bu hale getirmişken, biz, yani aynı matematik öğretmeninden aynı günlerde öğrendiğimiz bir formülü hayatı geçiririz. O da OKEK. Ortak katların en küçüğü” diye konuştu.
“AKP’NİN YAPTIRDIĞI ANKETLERDE EVET DİYEN HER ÜÇ KİŞİDEN BİRİ BU YÜRÜYÜŞE SEMPATİ DUYUYOR”
Özgür Özel sözlerine şöyle devam etti:
Bu ülkede herkes farklı renklere, farklı görüşlere sahip olabilir ama ortak katların en küçüğü adalet. Bu yüzden ortak bölenlerin en büyüğü olan saray rejimine karşı adaletle birlikte olduk. Hayır bir daha bir araya gelebilir mi sorusunu sorulamaz hale getirdi. Hayır bir araya geldi. Ve çoğalabilir mi? sorusu vardı. Çoğaldığı görüldü. Hem partimizin, hem AKP’nin yaptırdığı tüm anketlerde evet diyen her üç kişiden birinin dahi bu yürüyüşe sempati duyduğu ortada. Bu son derece önemli bir veri. Hal böyle olunca bu sefer Adalet Yürüyüşü’nden sonra, adalet yollarda aranmaz diye bir söylem geliştirdiler. Biraz önce de söylediğim gibi ortak bölenlerin en büyüğü olarak ülkeyi yönetene karşı, ortak katların en küçüğünü savunanlarız biz. Biz çoğuluz, çünkü ortak katların en küçüğüyüz ve birsürüyüz biz.
“ADALET YOLLARDA ARANMAZSA KURULTAYDA ARANIR”
Adalet Yürüyüşü yapıldıktan sonra bu sefer yürüdünüzde ne oldu veya adalet yollarda aranmaz diyenlere, yollarda aranmazsa kurultayda aranır diyoruz. Yürüdükte ne oldu? Öncelikle ne için yürüdük? Yürümemizi gerektirecek sebepler neler? Bunu ortadan kaldırmak için nasıl mücadele etmeliyizi konuşacağımız bir kurultay düzenledik. 4 günde 8 tane ana panel var, 5 bini aşkın kişinin izledği. Sizinde şaitlik ettiğiniz toplam 70’e yakın çalıştay yapılacak. Şuanda mesela 6 tanesi yapılıyor ve konusunun uzmanı, Türkiye’de belki o konuda en kolay söz söyleyebilecek 10 kişi tartışıyor. Dinleyiciler dinliyorlar ve katkı sağlıyorlar. Şuanda mesela bir yerde ‘Bitkisel üretimde adalet’ konuşuluyor. Çiftçinin, üzümcünün, fındıkçının, çay üreticisinin sorunları konuşuluyor. Üretici derdini anlatıyor burada. Bir yandan ‘Mülteci çalıştayı’ var. Bir başka yerde kadınlar ‘kadına adalet’i konusuyorlar. Bittiğinde toplamda 700’den fazla konuşmacının konuşmuş olacak ve belki 10 bine yakın sorun yanıtlanacak.
“ADALET PROGRAMI ÇIKACAK ELİMİZE”
Adalet Yürüyüşçüleri’nin, Adalet Kurultayı katılımcılarının, Yurtseverlerin, Cumhuriyetçilerin, Atatürkçülerin, Özgürlük, Barış ve Kardeşlik isteyen herkesin bundan sonraki yol haritasını çıkaracağımız, Adalet Programı çıkacak elimize. Bu parti programı değil, elbette partimizin de programıyla çelişmeyen bir program olacak. Burada her birimiz, parti görevlerimizdeki görevlerimizden sıyrılmış, parti rozeti olmadan, parti bayrağı olmadan, tartışıyoruz.
“MEMLEKET MESELESİ“
Bu memleket meselesi. Aylar önce demiştik bu başka mesele değil, mesele memleket meselesi diye. Bu memleket meselesine en akılcı çözümü üretmeye çalışıyoruz. Buraya gelirken, yola çıkarken bardağı taşıran son damla diyerek, milletvekilimizin tutuklanmasıyla yola düşmüştük. Bardağın içinde her türlü adaletsizlik vardı. Yürüyüşten çok daha güçlü, çok daha açılmış şekilde çıktık. Bu kurultaya gelirken çok kararlı geldik, ama bu kurultaydan giderken çok bilgili, sorunları konuşmuş, çözümler üzerinde ortaklaşmış bir şekilde ve çok daha güçlü bir iradeyle çıkacağız.
“DİZLERİNİ TİTRECEK BİRLİKTELİKLE BURADAN AYRILACAĞIZ”
Karşımızdakilerin dizlerini titrecek bir birliktelikle buradan ayrılacağız. Burası bir parti çalıştayı değil, burası yurtseverlerin çalıştayı. Burası çözüm odaklı bir yer. Burada ağlamayı sızlamayı bıraktı herkes. İlk 15 dakka yaşanmış hikayeleri dinliyoruz, daha sonrasında ise 2 saat 2 buçuk saat çözüm önerileri ve çözümler tartışılıyor. Burada ah vah çekmeye değil, ah vah çekmeyi gerektirecek bu halimizden nasıl kurtulabiliriz, nasıl çözebiliriz onu konuşmaya geldik.
“EN ÖNEMLİ ŞEY SEÇİM GÜVENLİĞİ”
En önem verdiğim şey nedir derseniz, seçim güvenliği. Seçim gecesi bunu hep birlikte bir kez daha teyit ettik. Ne kadar çok çalışırsanız çalışın, oylara tam sahip çıkamadığınız bir durum var. Bu yüzden ana kurultaylardan bir tanesini ‘Seçimde adalet’ olarak belirlemiştik. Her şeyi en iyi şekilde götürsenizde, seçim günü, gecesi ve sonrasında adalet yoksa, bütün emekler boşa gidiyor. Bence bu kurultayda üzerinde kafa patlatılan, en çok üzerinde durulması gereken konu bu.
“SAVAŞI EVLİYALAR, AKSAKALLI DEDELER KAZANDI DİYEREK ATATÜRK’ÜN İZİNİ SİLME ÇALIŞIYORLAR”
Sembolik bir anlamı var. Bugün sabah 5’te kalktık 57. Alay’ın sabah yediği kuru ekmek, üzüm hoşafı ve az miktarda buğday çorbasını yedik. Ve onların yürüdüğü 6.4 kilometrelik yolu yürüdük. O yolu yürüyenler o yoldan bir daha geri dönememişler. Biz döndük ama onlar dönemediler. Onlar dönemedi diye bugün Türkiye Cumhuriyeti var. Burası Mustafa Kemal ve bu ülkede yaşayan tüm kesimlerin, dedelerinin kahramanca mücadele vermesi sonucu kazandığı büyük bir başarı. Ama onlar bunu, savaşı evliyalar kazandı, aksakallı dedeler kazandı diyerek ve Atatürk’ün izini Çanakkale’den silmeye çalışarak içleştiriyorlar.
yurt gazetesi