Mustafa Ülkü Caner / Yurt Gazetesi
Gönül elbette şunu ister: Ülkede demokrasi, özgürlük , eşitlik, hukukun üstünlüğü , barış, kardeşlik , refah ve hoşgörü hüküm sürsün.
Ülkemizdeki tüm partilerde de parti içi demokrasinin egemen olduğu çağdaş yapılar bulunsun.
Ama özellikle son yıllarda maalesef tam tersini ve giderek daha kötüsünü yaşıyoruz.
Keşke siyasi partilerimiz şahıs liderler değil, lider ekipler anlayışını geliştirebilse.
Sadece bu konuda bile söylenecek o kadar çok şey var ki…
Örneğin , keşke Siyasi Partilerin YURTDIŞI ÖRGÜTLENMESİ adı altında ortaya çıkan garabeti sona erdirip , adam gibi temsilcilikler açarak , hem partinin , hem de ülkenin yurtdışındaki etkinliğini ve saygınlığını arttırabilsek.
Keşke o ülkelerdeki yurttaşlarımızı döviz yumurtlayan oy depoları olarak görmemeyi öğrenebilsek.
O ülkelerde yaşayan kitleleri de ilgili kardeş partiler içinde örgütlenmesini sağlayabilsek.
Siyasi parti ayrımı olmadan oralarda yaşayan yurttaş veya soydaşlarımızı ülkemiz ile o ülkeler arasında ilişkilere olumlu katkıda bulunacak kale içindeki katalizatörler haline getirebilsek.
O ülkelerdeki yurttaşlarımızı o ülkelerin siyasi partilerinde daha yoğun çalışmalarını teşvik etsek de , onların ülkelerimiz arası işbirliğine daha çok hizmet etmelerini sağlayabilsek.
Ama biz ne yapıyoruz ?
Burada yaptığımızı : Ayrıştırmayı.
Ve sonuçta oralardaki insanlarımızı dolaylı olarak uzun vadede kendimizden uzaklaştırıyoruz.
Yazık ediyoruz.
İnsan gücü anlamında dünyanın en büyük deosporasını kurma gücüne sahibiz ve bunu çarçur ediyoruz ve hatta kendimize karşı koşullandırıyoruz.
Ya çok aptalız , ya da yabancı derin güçler kılcal damarlarımıza kadar girmiş.
Kaderimizi çiziyor. Yönlendiriyor.
Anayasal mevzular…
Anayasal değişikliklerin 2019 da yürürlüğe girileceğini mi zannediyordunuz ?
Pek fena yanılıyorsunuz. Fiili durum zaten hızla o aşamaya geçti bile.
En son yapılan değişiklikler birilerinin sabrının olmadığını ve anayasal değişiklikleri fiili olarak şimdiden başlatacağını yazmıştım geçen gün.
CHP milletvekillerinin açıklamaları ve Kemal KILIÇDAROĞLU‘na göre en son çıkan OHAL kararnameleri yeni bir rejime geçişin ilanından başka bir şey değildir.
Sıra Anayasa’nın değiştirilmesi teklif bile edilemeyecek ilk 4 maddesine mi geliyor ?
Milletvekili dokunulmazlıklarının Türk usulü bir kararname maddesiyle bir nevi kaldırılması sadece muhalefet milletvekilleri ile ilgili olmadığını , iktidardaki istenmeyen milletvekilleri için de şiddetle uygulanabileceğini görüyor musunuz ?
Türkiye bu oldu bittilerle yönetilebilecek bir ülke mi , hep beraber göreceğiz.
Önümüzde seçimler 2019 olarak öngörülmüştü ya, her şey öne çekiliyor.
Çünkü, iktidarı kaybetme korkusu çok büyük. Bu korku işte herşeyi göze aldırıp yaptırabiliyor.
Seçim ne zaman?
Baskın veya en azından erken seçime hazır olun !
Hem de 16 Nisan’daki mühürsüz YSK’yı bile mumla arayacak günlere gidiyoruz gibi bir durum yaşamıyor muyuz ?
CHP ise bir yanda yollarda, kamplarda ADALET ararken, öte tarafta olağan kurultay kişisel delege seçimleriyle enerji ve zaman kaybediyor.
Görmüyor musunuz?
Irak ve Suriye’ye benzetiyorlar hızlı bir şekilde ülkemizi.
Önce şahsa bağlı otokratik veya teokratik bir düzen kurulur, sonra da al eline kalemi böl, parçala, yönet !
ADALET arayan tüm insanlar başarılı olamaz işte senaryo bu…