Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Evet…
Konular bir değil, iki değil, üç değil, çok…
Daha doğrusu insanın içine sıkıntı veren konular.
Bitmek bilmez gibi duruyorlar.
İnsanların genelde uğraştığı konular bellidir.
1, 2 veya 3 problemle uğraşırsınız aynı anda. İnsan doğası da bu duruma alışkındır.
Aynı anda her şey problem olursa ne yaparsınız?
Evet, soruyorum, her şey problem olursa ne yaparsınız?
Milli eğitim, kadın hakları, tarım, çevre, dış ilişkiler, iç dengeler, hukuk, fırsat eşitliği, yani her şey çözümsüz olunca insan bu durumda ne yapar, ne düşünür?
Dış ülkelerde de görüyoruz. Mesela bir çalışma reformu yapılıyor, halk sokağa dökülüyor. Bizim açımızdan bakınca adamlara nerede ise özenir hale geliyoruz, “bak bu insanlar ne şanslı, bir konu var ve onu protesto ediyorlar” diyoruz, ve sokaktaki yüzbinler bize arada çok basit bir durum gibi görünmeye başlıyor.
Tekrar asıl konuya dönersek, hangi konuyu protesto edeceksiniz?
Daha önce de yazmıştım. Bir arada yaşayan toplumlarda bu yaşamı mümkün kılmak için belirli kurallar oluşur. Toplum ihtiyaçlarına yönelik meslekler zaman içinde toplumların gelişmesine de bağlı olarak bazı değişiklikler göstermiş, ama sonuçta yaşam gerekliliklerini yerine getirmek için çeşitlenmişlerdir.
Bir toplumun mesela hangi meslekten ne kadar kişiye gereklilik duyduğu hesaplanmaktadır. Şu kadar doktor, şu kadar sağlık çalışanı, şu kadar öğretmen, şu kadar tesisatçı, şu kadar marangoz, şu kadar bilgisayar uzmanı.. gibi.
Bu listeye uygun olarak da eğitim kurumları açılır. Bu ihtiyaca cevap verecek ölçüde. Yani okul sayı ve cinsinin temel hesabı budur.
“Şu kadar imam hatip açacağız, bunlara da sağdan soldan öğrenci aktarın” lafı hiç bir toplum hesaplaması için en ufak bir anlam ifade edemez. Ama söylendiğini duyduk.
Kadın hakları mesela. Ha bire birileri kadınları öldürüyor. Eğer cezalar göz korkutucu olabilse bu katil güruh böyle bir işleme girişmeden durumu daha çok sorgulayabilir.
Çevre.. Ülkenin her yerinde halk doğayı korumaya çalışıyor.
Ağaçlar sökülüyor, kesiliyor.
Biliyoruz ve görüyoruz ki, dünyanın her yerinde ağaç kesmeden yol yapımı için çözümler geliştiriliyor. O zaman “yol yapacağım, avm yapacağım” diye biri ağaçları kesiyorsa, bu durumun sonsuz bir bilgisizlik ve yaşama karşı sorumsuzluk olduğu sonucunu çıkarıyoruz. Kişileri doğaya saygılı çözümler üretmeye yönlendiremeyen konu eğitim midir diye düşünüyoruz. Eğer böyleyse eğitenlerin yetersizliği gibi diğer bir eğitim konusu karşımıza çıkıyor.
Hukuk.. Bir parti genel başkanı bu durumun dayanılamaz hale geldiği görüşü ile bir dünya rekoruna imza atan bir protesto yürüyüşü oluşturdu. 10 maddelik bir manifesto ile durumu net olarak özetledi.
Yazmıştım, 10 maddenin 8’i herkesin destek verdiği konulardı, o zaman herkes bu konuların gerçekleşmesi için birlikte harekete geçmeliydi. Geçmedi..
Maddelerden biri 1.5, ya da 2.5 milyon mühürsüz oy nedeni ile referandumun ve referandum sonuçlarının geçersiz olduğu idi. Bu kadar önemli bir konu bütün muhalefetin katkısı ile üzerine hemen eğilinmediği için durum değişik bir hale geldi. Artık zarflar hiç mühürlenmeyecekmiş.
Meşru olarak görülmeyen bir referandum sonucu dışında hiç bir şey önem taşıyamaz. Bir sonraki seçimde kim kazanacak hesabı da yapamazsınız, eğer verdiğiniz oy yerine gitmiyorsa. Chp madem bu konuyu manifestosunun bir maddesi yaptı, o zaman her gün ondan bu konuda bir atılım görmek gerekirdi. Ama pek bir şey görülmüyor.
Bu duruma halk nasıl bakıyor?
Cevabı Mhp’den ayrılıp Sn. Akşener’in kuracağı partinin teşkilatlanmasından sorumlu Sn. Koray Aydın Yeniçağ Gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu ile yapmış olduğu röportajda vermiş. (http://www.yenicaggazetesi.com.tr/koray-aydindan-onemli-aciklamalar-en-cok-katilim-akpden-44262yy.htm)
Sn. Aydın “Halktan büyük katılım var. Çok fazla kişi beklentilerini diğer hiç bir partinin karşılamadığını düşünüyor” demiş.
Sonuç:
“Çok fazla problem ile kim başa çıkabileceği beklentisini oluşturursa, ondan başka kimsenin şansı olmayacaktır”
gibi duruyor.
Chp yarattığı beklentileri karşılayamazsa, beklenti içinde olanları elinde tutamayacak. Bu nedenle ona destek henüz vermemiş olan partilerle işbirliği arayışına girmesi yakın gelecekteki Türk siyasi tarihi için önemli bir aşama oluşturacak diye düşünüyoruz.
