Ahmet Gürsoy / Yeniçağ
“Tüh, yanlış yapmışız” politikasıyla nereye kadar? Bilmiyoruz. Ancak iç ve dış politikada olan yaşananların özeti bu.
“Tüh, yanlış yapmışız.”
Tamam, da yaptığınız yanlışlar cinayet işlemek gibi bir şey. Hata yaptınız mı karşılığı ağır. “Tüh” deyip geçiştirilemeyecek türden olaylar ülkenin geleceğini karartıyor. Mutfak dolabından bardak alayım derken yanlışlıkla kırmaya benzemiyor.
Nitekim başımıza gelenlerin faturası ortada.
“Barzani kardeşimiz” de tıpkı FETÖ gibi itibar görürken şimdi aniden düşman oluverdi.
Yakınmanın anlamı yok.
“Karar alırken bize neden sormadın” demenin gereği de yok. Hatta “biz sana güvenmiştik” türünden hayıflanmanın gereği hiç yok. Çünkü adamın siz yokken de, siz var iken de amacı, niyeti belliydi.
Dolayısı ile o istikrarlı.
İstikrarsızlık ve belirsizlik bizde.
Şu “uzak görüşlülük” dedikleri şey tam da bu durum için aranır. Devlet yönetmenin geleceği öngörmeyle alakasını kuramadınız mı, faturayı toplum öder ve bazen de ağır bedelleri olur. Ve bunu da tarih yazar.
Tarihin yazması bir şey değil.. Kayıplar önemli.
Haydin, eski Suriye’yi geri getirin de sınırlarımızda Amerika’nın binlerce TIR silah verdiği PYD olmasın. Zamanı geriye sarmak mümkün değil ki.
Bundan sonra “tüh, yanlış yapmışız” deseniz ne olur; demezseniz ne olur.
Hakikat ortada. Cellat gibi tepemizde duruyor.
****
Belediye başkanlarının istifası
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın istifasının ardından sırada başkalarının olduğu söyleniyor. Özellikle Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’in de istifasının istendiği yönde haberler var. Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, suskun kaldı ama “ateş olmayan yerden de duman çıkmaz.” Belki de bu tür söylentiler bir nabız yoklaması kabilinden ileri sürülmüştür. Özellikle Ankara Büyükşehir Belediyle Başkanı Melih Gökçek’in tepkisini ölçmek ve de kamuoyundaki genel algıya bakmak için söylenmiş olabilir. Bunun sonunda eğer AKP bir anket düzenlemişse, çıkacak sonuçlar önemlidir.
Melih Gökçek ismi biraz farklı…
Gökçek iyi bir oyun kurucu. Nitelikli ve başarılı bir organizasyoncu. İsterse AKP’ye ters takla attırabilecek argümanların yanında başka bilgilere de sahip birisi olarak görülüyor…
Diğerlerine kesinlikle benzemiyor.
Kendince bir etki sahası var. Bu sebeple “İstanbul Belediye Başkanı Topbaş gibi sessiz sedasız gider mi sorusu” akıllarda duruyor. Eğer giderse demek ki onun da sesini ve tepkisini en aza indirecek çok daha güçlü argümanlar var demektir.
Bu madalyonun bir tarafı.
İkinci tarafı ise, belediyelerdeki “metal yorgunluğuna” dayalı istifaların, milletvekillerine nasıl yansıtılacağı meselesidir. Çünkü AKP ikinci operasyonu burada yapmak isteyecektir ki, bu durum da epey risk taşıyor. Oldukça kritik durumda olan gelecek seçimler öncesinde alınan kararlar siyasal dinamizmi AKP lehine güçlendirir mi, zayıflatır mı bunu hem ilerleyen zaman ve hem de Türkiye’nin içine gireceği yeni konjontür belirleyecek. Şimdiki duruma göre yapılacak bir yorum, geleceği tam olarak ifade etmez. Ancak, AKP bu eleme süreciyle, kamuoyuna, “siyasal temizlik yaptım” mesajı verecek. Peki, haksızlığa uğradım düşüncesinde onlar ne yapacak? “Partim öyle istiyorsa, köşede bekleyeyim, sıra bana tekrar gelir mi” diyecek, yoksa AKP içinde derin bir çatlak mı oluşturacak?..