Arslan Bulut / Yeniçağ
Tayyip Erdoğan, artık “partili cumhurbaşkanı” değil, sadece “partili” olarak konuşuyor ve Ecevit üzerinden tartışma başlatmak gibi Çanakkale Belediye Başkanı’nı hedef tahtasına oturtmak gibi yollara başvuruyor.
Bu siyasi tavırlar ve bu üslup, mevcut Anayasa’ya göre hâlâ “tarafsız” olması gereken cumhurbaşkanı tutumu olamaz.
***
AKP, oyları düşmeye başladığında hep başörtüsüne sarılır bir siyasi istismar konusu bulurdu. Sonra bunu imam-hatip tartışmalarıyla devam ettirdiler.
Son olarak müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi üzerinden istismar devam ediyor. Anlaşılıyor ki AKP’nin oy oranı, yüzde 40 bandından yüzde 30 bandına düştü!
Yoksa Erdoğan, “İsteseniz de istemeseniz de bu Meclis’ten geçecek. Toplumumuzun kahir ekseriyeti, resmi nikâhın ardından gider dini nikâh da kıyar. Gerçi Kılıçdaroğlu ne yaptı bilemem” der miydi?
Bu ifade her şeyden önce kişilik haklarını ihlâldir. Kılıçdaroğlu‘nun veya herhangi bir vatandaşın nasıl nikâh kıydırdığı kimseyi ilgilendirmez. Ayrıca kimse imam nikâhına karşı bir söz söylemedi ki konu buralara taşınıyor. Söylenen şudur: “Toplumu belediye nikâhlı-müftü nikâhlı diye bir daha bölmeyin!”
Fakat uluslararası alanda sıkıştıkça, dini konularda halk arasında ikilik çıkarmak, belki AKP’yi yüzde 30 bandında biraz tutar ama bununla metal yorgunluğu geçmez. Çürüyen metale ne yapsanız faydası yok. Artık yeni metal kullanmak gerekir. Bu da belediye başkanlarını, il başkanlarını değiştirmekle sağlanamaz.
Bir de şu var ki müftülere böyle bir yetki vermenin, “kilise nikâhı yerine cami nikâhı”nı koymaya çalışmanın sonu gelmez. Türk Milleti Hristiyanlar gibi camide düğün mü yapacak yani? Oldu olacak imamlara “günah çıkarma yetkisi” verin bari!
Olur mu? İslâm’da ruhbanlık yoktur değil mi?
***
Üstelik Erdoğan hâlâ “Biz asla etnik milliyetçilik yapmayacağız. Biz bu noktada, ırkçılık noktasında asla böyle bir yaklaşım içinde olmayacağız. Tüm etnik unsurlar, birbirimizi yaratandan ötürü seveceğiz. Siz sadece bir etnik yapının bu ülkede egemenliği için çalışıyorsunuz, buna müsaade etmeyeceğiz. Zira biz tek vatan diyoruz, 780 bin kilometrekarede herhangi bir yeni unsur oluşturmanın gayretine girenlere de müsaade etmeyeceğiz.” diyor!
Bu ne demektir? Tamam etnik bölücülükle mücadele edilmelidir. Ama Tayyip Bey, hangi milletin milliyetçisidir bunu artık söylemesi lâzım!
Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Cumhurbaşkanı olarak, Türk Milleti’nin egemenliğini kabul etmediği anlaşılıyor. O halde Türk Milleti’ne neden Cumhurbaşkanlığı yapıyor. Kendi ideolojisine uygun yeni bir millet yaratmak istiyor veya dini mensubiyeti milliyetin yerine oturtmaya çalışıyor ama dünyada bir tek İsrail böyle bir devlettir. Yahudilik onlar için hem millî hem dini kimliktir. Fakat diğer bütün milletlerin millî ve dini mensubiyetleri ayrı ayrıdır.
Zaten, dini kimlik üzerine kurulan bir devlet laik devlet sayılmaz ve böyle bir teşebbüs Anayasa suçudur.
***
Erdoğan “Ben bu milletin temsilcilerinin, Amerika’nın başkanının tırabzana oturup kendisinin de el pençe divan durmasını kabul edemiyorum” diyor ama birisi de çıkar der ki “Ben bu milletin temsilcilerinin Yahudi cesaret madalyası demek olan boynuz ödülünü almasını kabul edemiyorum!”
Veya “Ben bu milletin temsilcilerinin bir eliyle Trump’ın elini sıkarken diğer eliyle ceketini iliklemeye çalışmasını kabul edemiyorum!” da diyebilir!
Veya “Ben bu milletin temsilcilerinin, Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığını üstlenmesini kabul edemiyorum” da diyebilir!