Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
10 Kasım.
Bir 10 Kasım günü Atamız sonsuzluğa yürüdü. Bunu biliyoruz. Saat 9u 5 geçe.
Nerede, hangi hastalıktan, yanında kimler vardı, en son ne söyledi, bunları biliyoruz.
Bir muhteşem kişilik, bir kahraman, bir ulusun önderi, bir muhteşem asker, bir muhteşem evlat, bir muhteşem devrimci, büyük bir zeka, büyük bir irade gücü, büyük bir sabır, büyük bir tutku sahibi bir önder bedenen aramızdan ayrıldı.
Ancak…
Atatürk önce asker, sonra diplomat ve devrimci olarak Türkiye Cumhuriyeti devletini kurdu.
Türk vatandaşları bütün ileri dünya ülkelerindeki eğitim fırsatlarına kavuşarak modern dünyada yerini aldı.
Atatürk birdi, bin oldu, bindi, milyon oldu, milyondu, milyonlar oldu.
Atatürk’ü Atatürk yapan düşünceleriydi, ve o düşünceler Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının kanlarında dolaşıyor.
10 Kasım 1938 Atatürk’ün aramızdan ayrılmasının değil, bedenen uzaklaşmasının yıldönümü.
Bizi, Cumhuriyet’i ilelebet var etmek sorumluluğu ile görevlendirmesinin yıldönümü.
O düşünceler bizi var etti, ve biz, hepimiz, O’yuz.
Ben bu düşüncelerimi nasıl ifade edeyim diye düşünürken, bir holdingin yayınladığı kısa film karşıma çıktı.
Ben ne anlatmaya çalıştıysam, aynısını karşımda gerçekleştirilmiş buldum. (bkz. Video)
Aklın yolu bir. Bir kaç köşe yazısında da aynı ifadeler var.
“Benim naçiz vücudum, bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti, ilelebet payidar kalacaktır.” demişti Atamız.
Her öngörüsü gibi bunun da gerçekliği kanıtlandı.
Ebedi Başkomutan eseriyle ölümsüzleşti.
Gördüklerimiz ve duyduklarımız tatsız, ancak her birimiz laik Türkiye Cumhuriyeti’nin yılmaz bekçileriyiz.
Büyük saygı, O’nun Cumhuriyet’inin O’nun ilkeleri doğrultusunda yetişmiş bir bireyi olmanın mutluluk ve onuru, minnet ve özlemle..
görsel: milliyet.com.tr