BURCU CANSU | Birgün
“Rehberlik ve Psikolojik Danışma Hizmetleri Yönetmeliği”ne ilişkin itirazlar sürüyor. Eğitim Sen, ‘rehberlik ve psikolojik danışma’ hizmetlerini ‘rehberlik’ hizmetleriyle sınırlandırılan, pedagojik formasyona sahip olmayan kişilerin ‘Rehberlik öğretmeni’ olarak atanmasının yolunu açan, rehberlik hizmeti adı altında okullara dini vakıf ve cemaatlerin elemanlarının görev yapabilmesine olanak tanıyan, ‘sivil toplum kuruluşlarının’ ‘Rehberlik hizmetleri il danışma komisyonu’ gibi önemli bir organda yer alabilmesinin önünü açan yönetmeliğin iptali için Danıştay’a başvurdu.
Başvuru öncesinde Danıştay önünde yapılan basın açıklamasına CHP Milletvekilleri Tur Yıldız Biçer, Gaye Usluer, HDP Milletvekili Lezgin Botan katılarak destek oldu. Basın açıklamasını yapan Eğitim Sen Genel Başkanı Feray Aydemir Aydoğan, “Öğretmen olmayanların dahi ‘rehberlik öğretmeni’ yapılmasını amaçlayan yönetmeliği yargıya taşıdık. MEB, 1739 sayılı yasa ile Talim Terbiye Kurulu kararlarına aykırı biçimde, tamamıyla hukuksuz, keyfi ve siyasi saiklerle getirdiği düzenlemeyle, lisans eğitimi almamış, öğretmen yetiştiren eğitim kurumlarından mezun olmamış ve pedagojik formasyona sahip olmayan kişilerin ‘Rehberlik öğretmeni’ olarak atanmasının yolunu açmıştır” dedi.
OKULLAR CEMAATLERE AÇILIYOR
Aydoğan, yeni yönetmelik ile Rehberlik ve Psikolojik Danışma öğretmenlerine, görevleriyle ilgili olmayan konularla ilgili ve çalışma saatleri dışında görev verilmesinin önünün açıldığını belirtti.
Yeni yönetmeliğin çok ciddi problemler içerdiğine değinen Aydoğan, şunları kaydetti:
“Taciz, istismar gibi önemli sorunların tespiti ve önlenmesinde ‘Rehberlik ve Psikolojik Danışma’ öğretmenleri önemli bir rol üstlenmekteydi. Yönetmelik ile yaşanan bu sorunların önlenmesi ve ortaya çıkarılması konusunda ciddi sorunlar yaşanacaktır.
Yeni yönetmelik hazırlanırken, Ensar Vakfı’nın yurdunda yaşanan tecavüz vakası ya da Aladağ’daki yurtta yaşanan yangın faciasından ders çıkarılmamıştır. Yaşanan bu skandallar sonrasında rehberlik ve psikolojik danışmanlık öğretmenlerinin özveriyle yürüttüğü çalışmalar MEB tarafından görmezden gelinmiştir. Getirilen yönetmelikle, nasıl belirleneceği belirli olmayan ve yalnızca adının geçmesiyle bile kamuoyunda ciddi rahatsızlıklara yol açabilecek ‘sivil toplum kuruluşlarının’ ‘Rehberlik hizmetleri il danışma komisyonu’ gibi önemli bir organda yer alabilmesinin önü açılmıştır.
AKP ve MEB, rehberlik hizmeti adı altında okullara dini vakıf ve cemaatlerin elemanlarının görev yapabilmesine olanak tanımaktadır. Bu durum öğrenciler açısından açık bir hak ihlali anlamına gelmektedir. Öğrencinin yaş grubuna göre gelişim özelliklerini bilmeyen ve psikolojik durumunu yorumlamakta hiçbir alan bilgisi olmayan kişilere teslim edilmesi bunun en açık ifadesidir. Üstelik, ‘rehberlik ve araştırma merkezlerinde’ öğretmenler dışında görev yapacak diğer personelin görev tanımına yer verilmemiş ve böylelikle de keyfi yönetimin önü açılmış, ortaya çıkabilecek sorunların daha ağır sonuçlar yaratması kaçınılmaz kılınmıştır.”