Serpil Çevikcan / Milliyet
Reklam alanı
Rıza Sarraf meselesi, Man Adası iddiaları, Başbakan Binali Yıldırım’ın yakınlarına dönük vergi cenneti iddialarının zamanlamasına dikkat çeken Çiçek, “Belli ki bir fotoğraf çıksın isteniyor. Seçimlere epey zaman varmış gibi gözüküyor ama her geçen gün biraz daha seçim ortamına ısındırılıyor toplum” yorumunda bulundu.
16 Nisan referandumundan 2019’da gerçekleştirilecek seçimlere kadar uzanan sürecin sancılı geçeceği bekleniyordu.
Son haftalarda gündemi oluşturan başlıklar 2019 seçim kartının erken açıldığını teyit ediyor.
Rıza Sarraf davasıyla artık uluslararası bir boyuta da taşınan ve Türkiye’nin başını uzunca bir süre ağrıtacağı aşikâr olan, aynı zamanda kullanışlı bir iç siyaset malzemesine de dönüşen son gelişmeleri, bu noktaya gelmeden kontrol altına alabilmek mümkün değil miydi?
Bir ölçüde mümkündü.
Diğer taraftan, Hakan Atilla davasına dönüşen, Sarraf’ın tanık olduğu davanın ilk duruşmasından bir gün öncesinde CHP’nin Man Adası iddialarını açıklaması, bir başka tartışma konusu.
‘Tartışma hâlâ devam ediyor’
Dün, siyasetin deneyimli isimlerinden, Ak Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ile sohbet ettim.
Çiçek, FETÖ’nün 17 Aralık operasyonunun patladığı dönemde TBMM Başkanı’ydı. Bu konuyla ilgili olarak 2014 başında yaptığı açıklamalar kritikti.
Çiçek, o dönem, şu uyarılarda bulunmuştu:
“Biz Dünya Şeffaflık Örgütü’nün sıralamasında bu olay patlak vermeden önce 52. sıradaydık. 52’ye kadar yükselmiştik 17-25 Aralık’tan önce. Bu olaydan sonra 12 basamak geriledik. Türkiye’nin imajı açısından da bu olay bizi çok sarstı. Bu olayın aslı var ya da yok. Olmasa bile Türkiye’nin imajı ve siyaset yapanlar için iyi şeydir denemez. Keşke bu olay olmasaydı. Çünkü bu davanın sonucu ne olursa olsun, siyasette sonucu ne olursa olsun, Türkiye’nin imajı açısından çok kötü oldu. Değerlendirmelerde esas olan algıdır.”
Çiçek, o dönemde, eski bakanlarla ilgili kurulan komisyonla ilgili kendisine, “Eski bakanlar Yüce Divan’a yollanırsa ne olur, yollanmazsa ne olur” diye sorulduğunda da, “Burada soruşturma gizli, Yüce Divan’a gittiğinde yargılama açık hale gelecek. Kamuoyunun dosyanın içini bilme hakkı olacak. Eğer gitmezlerse takipsizlik kararı anlamına gelir, Genel Kurul onu değerlendirir. Hukuk açısından cevabını vermem kolay ama siyaseten Yüce Divan’a gitmezlerse bu konu tartışılır durur. Mahkeme karar verirse, üzerinde uzun süre durulmaz ve hayat devam eder” yanıtını vermişti.
Çiçek, bugün gelinen nokta itibarıyla, olayı nasıl değerlendirdiğini sorduğumda, “Reel olarak şimdi neyi konuşuyoruz? O zaman dediğim gibi tartışma devam ediyor. Ben suçludur, suçsuzdur diye bir hüküm o zaman da vermedim, şimdi de veremem ama tartışma uluslararası bir boyut kazanarak devam ediyor işte. Daha işin başındayız, arkasında ne var ne gelecek onu da bilmiyoruz” dedi.
‘Güncellemek mümkün’
Çiçek’e, rüşvet aldığı iddia edilen bakanlara ilişkin soruşturma sürecinin güncellenebileceğine dönük yorumları da sordum, şu yanıtı verdi:
“Soruşturma komisyonu, ‘Yüce Divan’a gitmelerine gerek yok’ kararı verdi. Bu karar, takipsizlik kararı niteliğindedir. Takipsizlik kararları kesin yargı hükmü ifade etmez. Yeni şartlarda, yeniden soruşturma açılabiliyor. Nitekim, 2002’den sonra, Ak Parti’nin ilk iktidar döneminde, eski bazı bakanlar için böyle yapıldı. Şu anda yeniden talepte bulunma şartları muhalefet için de var savcılar için de var. Bunlar şikâyete bağlı şeyler değil. Yapar yapmaz onların bileceği iş. Güncellemek hukuken mümkündür.”
‘Bir fotoğraf çıksın isteniyor’
Çiçek’e, Rıza Sarraf meselesi, Man Adası iddiaları, Başbakan Binali Yıldırım’ın yakınlarına dönük vergi cenneti iddiaları konularına nasıl yaklaştığını sordum.
Çiçek, “Sayın Başbakan’ın Amerika’ya gittiği gün Malta’daki vergi cenneti konuları gündeme geliyor. Arkasından Sarraf duruşmaları başlamadan önce CHP Genel Başkanı’nın açıklamaları geliyor. Yarın ne olacak, kimin elinde ne var bilemiyoruz. Belli ki bir fotoğraf çıksın isteniyor. Seçimlere daha epey zaman varmış gibi gözüküyor ama her geçen gün biraz daha seçim ortamına ısındırılıyor toplum. Yapılacak seçimler büyük seçimler olduğu için ister istemez bunlar yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
‘Komisyon 4.5 ay kurulamamıştı’
Çiçek, Man Adası iddialarıyla gündemde olan CHP’nin, 17 Aralık sürecindeki tavrına ilişkin kafasına takılan noktalar olduğunu da belirterek, “17 Aralık olduğunda, ‘dosya elimizde’ dediler. Ancak ısrarla Meclis’te soruşturma önergesi vermediler. Önergeyi vermek için mart ayını beklediler ve Ak Parti’nin 4 bakana ilişkin önerge vereceğinin açıklamasının ardından, gece, önergeyi verdiler. Komisyonun kurulması, CHP’nin usullere uygun üyeleri bir türlü verememesi nedeniyle 45 gün daha uzadı. Dolayısıyla, olaydan tam 4.5 ay sonra komisyon oluşturulabildi. Bir taraftan, ‘iş aydınlansın, aydınlansın, aydınlansın, komisyon kuralım’ diyorlar. Şimdi de komisyon kurulmasından söz ediyorlar. Ama en önemli meselede ki, şimdi yurt dışına da taştı, 4.5 ay oyalanıyoruz.”
Son haftalarda gündemi oluşturan başlıklar 2019 seçim kartının erken açıldığını teyit ediyor.
Rıza Sarraf davasıyla artık uluslararası bir boyuta da taşınan ve Türkiye’nin başını uzunca bir süre ağrıtacağı aşikâr olan, aynı zamanda kullanışlı bir iç siyaset malzemesine de dönüşen son gelişmeleri, bu noktaya gelmeden kontrol altına alabilmek mümkün değil miydi?
Bir ölçüde mümkündü.
Diğer taraftan, Hakan Atilla davasına dönüşen, Sarraf’ın tanık olduğu davanın ilk duruşmasından bir gün öncesinde CHP’nin Man Adası iddialarını açıklaması, bir başka tartışma konusu.
‘Tartışma hâlâ devam ediyor’
Dün, siyasetin deneyimli isimlerinden, Ak Parti Ankara Milletvekili Cemil Çiçek ile sohbet ettim.
Çiçek, FETÖ’nün 17 Aralık operasyonunun patladığı dönemde TBMM Başkanı’ydı. Bu konuyla ilgili olarak 2014 başında yaptığı açıklamalar kritikti.
Çiçek, o dönem, şu uyarılarda bulunmuştu:
“Biz Dünya Şeffaflık Örgütü’nün sıralamasında bu olay patlak vermeden önce 52. sıradaydık. 52’ye kadar yükselmiştik 17-25 Aralık’tan önce. Bu olaydan sonra 12 basamak geriledik. Türkiye’nin imajı açısından da bu olay bizi çok sarstı. Bu olayın aslı var ya da yok. Olmasa bile Türkiye’nin imajı ve siyaset yapanlar için iyi şeydir denemez. Keşke bu olay olmasaydı. Çünkü bu davanın sonucu ne olursa olsun, siyasette sonucu ne olursa olsun, Türkiye’nin imajı açısından çok kötü oldu. Değerlendirmelerde esas olan algıdır.”
Çiçek, o dönemde, eski bakanlarla ilgili kurulan komisyonla ilgili kendisine, “Eski bakanlar Yüce Divan’a yollanırsa ne olur, yollanmazsa ne olur” diye sorulduğunda da, “Burada soruşturma gizli, Yüce Divan’a gittiğinde yargılama açık hale gelecek. Kamuoyunun dosyanın içini bilme hakkı olacak. Eğer gitmezlerse takipsizlik kararı anlamına gelir, Genel Kurul onu değerlendirir. Hukuk açısından cevabını vermem kolay ama siyaseten Yüce Divan’a gitmezlerse bu konu tartışılır durur. Mahkeme karar verirse, üzerinde uzun süre durulmaz ve hayat devam eder” yanıtını vermişti.
Çiçek, bugün gelinen nokta itibarıyla, olayı nasıl değerlendirdiğini sorduğumda, “Reel olarak şimdi neyi konuşuyoruz? O zaman dediğim gibi tartışma devam ediyor. Ben suçludur, suçsuzdur diye bir hüküm o zaman da vermedim, şimdi de veremem ama tartışma uluslararası bir boyut kazanarak devam ediyor işte. Daha işin başındayız, arkasında ne var ne gelecek onu da bilmiyoruz” dedi.
‘Güncellemek mümkün’
Çiçek’e, rüşvet aldığı iddia edilen bakanlara ilişkin soruşturma sürecinin güncellenebileceğine dönük yorumları da sordum, şu yanıtı verdi:
“Soruşturma komisyonu, ‘Yüce Divan’a gitmelerine gerek yok’ kararı verdi. Bu karar, takipsizlik kararı niteliğindedir. Takipsizlik kararları kesin yargı hükmü ifade etmez. Yeni şartlarda, yeniden soruşturma açılabiliyor. Nitekim, 2002’den sonra, Ak Parti’nin ilk iktidar döneminde, eski bazı bakanlar için böyle yapıldı. Şu anda yeniden talepte bulunma şartları muhalefet için de var savcılar için de var. Bunlar şikâyete bağlı şeyler değil. Yapar yapmaz onların bileceği iş. Güncellemek hukuken mümkündür.”
‘Bir fotoğraf çıksın isteniyor’
Çiçek’e, Rıza Sarraf meselesi, Man Adası iddiaları, Başbakan Binali Yıldırım’ın yakınlarına dönük vergi cenneti iddiaları konularına nasıl yaklaştığını sordum.
Çiçek, “Sayın Başbakan’ın Amerika’ya gittiği gün Malta’daki vergi cenneti konuları gündeme geliyor. Arkasından Sarraf duruşmaları başlamadan önce CHP Genel Başkanı’nın açıklamaları geliyor. Yarın ne olacak, kimin elinde ne var bilemiyoruz. Belli ki bir fotoğraf çıksın isteniyor. Seçimlere daha epey zaman varmış gibi gözüküyor ama her geçen gün biraz daha seçim ortamına ısındırılıyor toplum. Yapılacak seçimler büyük seçimler olduğu için ister istemez bunlar yaşanıyor” ifadelerini kullandı.
‘Komisyon 4.5 ay kurulamamıştı’
Çiçek, Man Adası iddialarıyla gündemde olan CHP’nin, 17 Aralık sürecindeki tavrına ilişkin kafasına takılan noktalar olduğunu da belirterek, “17 Aralık olduğunda, ‘dosya elimizde’ dediler. Ancak ısrarla Meclis’te soruşturma önergesi vermediler. Önergeyi vermek için mart ayını beklediler ve Ak Parti’nin 4 bakana ilişkin önerge vereceğinin açıklamasının ardından, gece, önergeyi verdiler. Komisyonun kurulması, CHP’nin usullere uygun üyeleri bir türlü verememesi nedeniyle 45 gün daha uzadı. Dolayısıyla, olaydan tam 4.5 ay sonra komisyon oluşturulabildi. Bir taraftan, ‘iş aydınlansın, aydınlansın, aydınlansın, komisyon kuralım’ diyorlar. Şimdi de komisyon kurulmasından söz ediyorlar. Ama en önemli meselede ki, şimdi yurt dışına da taştı, 4.5 ay oyalanıyoruz.”