Fatih Erboz / Yeniçağ
Eslen, “ABD eski Başkanı Ronald Reagan’ın Milli Güvenlik Danışmanı H.R. McMaster, yeni milli güvenlik stratejisinin ABD’nin 1970’lerde o dönemki adıyla SSCB olan Rusya’nın karşısında düşüşte olması nedeniyle uyguladığı yapılandırmaya benzer bir yapılandırma olacağını ifade ediyor” dedi. ABD’nin, “barış için güç” ya da “güç kullanarak barış” stratejisi izleyeceğinin anlaşıldığını ifade eden Eslen, şunları söyledi:
“Bu noktada da bizim bölgemizde İran, Asya- Pasifik’te Kuzey Kore diğer ülkelerin yanında bir hedef haline geldi. Bugün de anlaşılıyor ki son dönemde özellikle Orta Doğu bölgesinde Rusya karşısında -ki bunun yanına Çin’i de ekleyelim- düşüşte olan ABD yeniden küresel güç olarak yükselişe geçebilmek için strateji oluşturuyor. McMaster’a göre 2. Dünya Savaşı’ndan sonra ABD’nin kurduğu güvenlikli ekonomik ortam bozuldu. ABD bunu tekrar düzeltmek için yeni geliştirdiği stratejiyi hayata geçirecek.”
Nejat Eslen, ABD’li stratejist H.R. McMaster’ın ABD’nin liberal ekonomik çıkarlarının geçtiğimiz süreçte ciddi zarar gördüğünü açıkça dile getirdiğini ifade etti. Eslen, “Rusya’nın attığı adımlar ve yine özellikle Çin’in ‘Bir Yol- Bir Kuşak’, yani yeni İpek Yolu Projesi ABD’ye ciddi anlamda küresel bir rakip oluyor ve çıkarlarını bozuyor” şeklinde konuştu. ABD’nin, Çin ve Rusya’nın çıkarlarını tehdit ettiği için bu 2 ülkenin yükselişlerini engelleyerek kendini tekrar küresel lider yapabilme amacında olduğunu bildiren Eslen, şöyle devam etti:
“ABD, bunun yanında nükleer denemeleri ve terör ihraç ettikleri gerekçesiyle Kuzey Kore ve İran’ı da hedef alarak, Çin ve Rusya’yı çevreleme çabası içinde. Bu noktada Türkiye’nin kendi bölgesine odaklanması gerekiyor. Dikkat edilmesi gereken en önemli konu da İran. ABD’nin Orta Doğu’daki hedefi İran olduğu için bu Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. İran ile ilişkilerimiz ABD’nin, yeniden şekillendirdiği Ulusal Güvenlik Stratejisi kapsamında atacağı adımlar ekseninde etkilenecek. Cihatçı örgütlere destek vermek anlamında suçlayarak İran’a yönelik bir hamle yapacaklar. Bu, artık son dönemde ortaya çıkan somut bulgulardan anlaşılıyor. Yeni Ulusal Güvenlik Stratejisi de bunun açık göstergesi. ABD, bundan sonra kendi toplumunda ve dünyada refahın geliştirilebilmesi amacıyla barışın güç ile sağlanması stratejisini benimseyecek. ABD tekrar güvenlik ve askeri yöntemleri öne çıkararak barışı sağlamak isteyecek. Tam da bu noktada dünya barışı için tehdit oluşturabilecek.”
