1.madde: Bu sözleşme uyarınca, çocuğa uygulanabilecek olan yasalara göre, daha erken yaşta reşit olanlar dışında, on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.
2. madde: Taraf devletler, bu sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa ana, babalarının, yasal vasilerinin sahip olduğu etnik köken, cinsiyet, renk, dil, inanç, siyasal politik durum, mülkiyet, hastalık, sakatlık, doğal ve toplumsal durum nedeniyle ayırım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.
Sözleşmenin diğer maddeleri bu sözleşmede tanınan hakların uygulaması için gereken yasal, idari girişimleri, önlemleri içerir.
Ülkemiz yıllardır başta terör olmak üzere, ekonomik, toplumsal sorunlar nedeniyle, kavram ve değer çatışmasının yarattığı karmaşa ortamlarının sorunlarını yaşamaktadır. Bu ortamdan kurtulmanın yollarını aramaktadır. Bu ortamdan başta toplumun bütün kurum ve kuruluşları etkilenmektedir. Kimi bu durumdan yakınmakta, buna karşın, bilerek ya da bilmeden, karmaşaya katılmakta, sorunlar yaratmaktadır. Bu nedenle Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin içeriği, ilke ve kuralları yaşama yansımamaktadır.
Türk Eğitim-Sen ve Eğitim- İş’in yaptığı araştırmalar öğretmenlerin yıllardır çözülemeyen sorunlarını bir kez daha ortaya koydu. Örnek olarak on öğretmenden sekizi ruhsal sorun yaşadığını; yedisi kızgınlığını, öfkesini kontrol edemediğini belirtiyor. Öğretmenlerin hemen hepsi eğitim sistemini eleştiriyor; yüzde 60’ı mesleği bırakmayı; yüzde 75’i ekonomik yetersizliği vurguluyor. Anneler, babalar, etkili, yetkili kişilerle ilgili araştırmalar benzer sonuçlar veriyor.
Dörtte biri mağdur
Adalet Bakanlığı Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nün 2016 yılı adli istatistiklerine göre, çocuklara yönelik cinsel istismar oranında, on yılda yedi kat artış olmuş. Türkiye’de dört çocuktan biri cinsel istismara uğruyor. Bu alanda dünya sıralamasında üçüncü sırada yer alıyoruz.
Ahlak, akıl, insanlık dışı cinsel istismar başta olmak üzere erken evlilik, zorla evlilik, çocuk işçiler gibi bedensel ruhsal çocuk istismarı gün geçtikçe artıyor. İçinden çıkılmaz duruma geliyor.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin amacı, çocukluk, gençlik, erişkinlik çağlarında, benlik, kimlik, kişilik gelişmesinin doğru, sağlıklı gelişmesini sağlamaktır.
Benlik, kimlik, kişilik değişik bedensel, ruhsal toplumsal katmanlardan oluşur. Her katman öncekinden etkilenir. Sonrakini etkiler. Günümüzde bu katmanların işlevi biyolojik, kimyasal, fizyolojik sözel, yazılı testlerle bilimsel olarak değerlendirilir, ölçülür.
– Kalıtımla, soya çekimle aktarılan bedensel ruhsal özellikler, yatkınlıklar.
– Merkezi sinir sisteminin yapısı, işlevi.
– İç salgı bezleri, kimyasal ileticiler.
– Zeka düzeyi, çoğulcu zeka.
– Üç yaşında başlayan benlik gelişmesi.
– Bu gelişmeyi sağlayan aile anne-baba yakın ve uzak çevre toplumsal ortam.
– Çocuğun değeri.
– Çocuğun içinde bulunduğu, arkadaş, okul, iş gibi ortamlarda, iletişimi, durumu, yeri.
– Çocuğun başkaları tarafından değerlendirilmesi
– Çocuğun becerisi, yetisi, yeteneği.
– Çocuğun kimliği, kişiliği.
Üç yaşında gelişmeye başlayan,
– Benlik içgüdülerden, dürtülerden kaynaklanan güdüleri bastırır, denetler, engeller, erteler.
– Çevrede bulunan nesneler ve kişilerle bağlantı, ilişki kurar.
– Gerçeği algılar, anlar, tanır.
– Duruma, koşullara, ortama uyum sağlar.
– Bilişsel işlevleri birleştirir, bütünleştirir, düşünür.
– Uyaranları, iletileri “evet” ya da “hayır” diye ya kabul eder ya da karşı çıkar.
– Engelleri aşacak sorunları çözecek girişimler yapar.
– Geleceğe ilişkin amaç, beklenti saptar.
Kişiliğin gelişimi
Sağlıklı gelişen benlik, başta aile anne-baba olmak üzere, yaşadığı toplumsal ortamın etkisiyle kimliğini kişiliğini geliştirir. Kimlik toplumsal bir varlık olan insanın bireysel ve toplumsal niteliklerini içerir. Kişiye özgü, adı, soyadı, anne- baba adı, yaşı, dini, doğum yeri, medeni hali, ulusal, kültürel kimlikler yanında kişisel özellikleri içerir. Bireysel kimlik kişiyi başkalarından ayırır.
Kişilik, bütün katmanların işlevi sonucu oluşan bedensel, ruhsal, toplumsal özelliklerin bütünüdür. Kişilik insanı başkalarından ayıran öznel (subjektif), nesnel ( objektif) değerlendirirlen, farklı kılan kavramdır.
Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 44 maddede yer alan ilkelerin, kuralların uygulanması bireysel olarak, başarıyı, mutluluğu, uyumu, üreticiliği, yaratıcılığı, toplumsal olarak gücü, güveni, gelişmeyi sağlar.