Ali Rıza Taşdelen / Aydınlık
Bölgemizde bir dönem kapanıyor; yeni bir sürece giriyoruz. Bu yeni süreç başta Suriye olmak üzere Türkiye, İran ve Irak’ı başını ABD’nin çektiği Batı emperyalizmine, yani Atlantik cephesine karşı birleştiriyor. Birleşen bölge ülkeleri Rusya ve Çin’in de desteğiyle emperyalizme karşı mücadelede mazlum milletlere örnek oluyor.
Rusya IŞİD’in yenildiğini açıkladı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise Şubat sonunda bu savaş bitecek açıklamasında bulundu. Batı’da artık “Esad gitsin, onunla olmaz” gibi cümleler kurulmuyor.
KAPANAN DÖNEM
Suriye’yi ölüm tarlasına çeviren barbar cihatçı teröristleri destekleyen, besleyen, eğiten, onlara silah veren Batı’nın bu vahşi ülkelerinden üçü öne çıkmıştı: ABD, İngiltere ve Fransa. Ne yazık ki bu şer cephesinin yanında Türkiye, Katar ve diğer Körfez ülkeleri de yer almıştı.
2015 yılı bir dönüm noktası oldu. Rusya askeri olarak sahaya indi. Türkiye PKK’yı hendeklere gömerek, Fırat Kalkanı operasyonunu ile İkinci İsrail’in (Barzanistan) terör koridorunu keserek, Ordu Millet birlikteliğiyle FETÖ darbesini önleyerek ABD ile arasındaki köprüleri attı. İran zaten başından beri Esad’ın yanında yer alıyordu. Irak ABD’nin Barzanistan projesine kararlı bir tavır alarak bu cephede yer aldı.
Bölgede binbir türlü cihatçı terör örgütünü, IŞİD’i ve bugün PKK/PYD’yi destekleyerek mazlumların kanını döken bu emperyalist cephe artık yarılmıştır. Dünya âlem Esad’ın kazandığını, saldırgan cephenin yenildiğini artık kabul etmektedir.
YENİ SÜREÇ
Bölge ülkelerinin işbirliği ile terör belasından kurtulunacak ve ülkelerin toprak bütünlüğü çerçevesinde bir barış ortamı yaratılacaktır. Bu süreç başlamıştır. Bir tarafta bu süreci hızlandırmak isteyen Avrasya güçleri, diğer taraftan bu süreci boğmak isteyen Atlantik cephesinin oyunları, daha doğrusu ABD emperyalizminin planları (PKK/PYD’ye verilen dört bin ton silah, Suudi Adabistan-İsrail işbirliğiyle denenen Lübnan krizi ve Kudüs’ün İsrail’in başkenti ilan edilmesi provokasyonu). Atlantik’in Cenevre görüşmeleri tıkanırken, Avrasya’nın Astana’sı bölge ülkelerini birleştirerek sonuca gidiyor.
Artık Atlantik Cephesi de bir bütün değil. İngiltere dahil Avrasya’nın “Avr”ı yani Avrupa ve onun Almanya ve Fransa gibi ülkeleri giderek Trump ABD’sine karşı adımlar atıyorlar.
FRANSA YENİ SÜRECE UYUM SAĞLAMAYA ÇALIŞIYOR
Libya Devlet Başkanı Muammer Kaddafi’yi boğazlayan NATO’nun vurucu gücü Fransız özel kuvvetlerinin komutanı ve Suriye’ye karşı haçlı seferini başlatan dönemin Cumhurbaşkanları Sarkozy ve Hollande gitti. Ve onların dışişleri bakanları Juppe ve Fabuis de; artık Fransız siyasi arenasında yoklar. Tarih onları Suriye’de teröristlerin yanında yer aldıklarını yazacaktır.
Mayıs 2017’de Emmanuel Macron geldi. Atlantik’ten bağını koparamayan Fransız büyük burjuvazisinin yani derin devletinin adayıydı. Aynı zamanda, Fransız burjuvazisi ABD’nin bölgede yenildiğinin de farkındaydı. Bu yenilgiye ortak olmamanın ve bölgeye “yeni” bir aktör olarak girmenin arayışı ve sancısı içinde.
MACRON İLE ESAD ARASINDA SÖZ DÜELLOSU
Macron’un Suriye ile ilgili yaptığı son açıklamalar dünyada epey bir yankı uyandırdı. “Düşmanımız Esad değil IŞİD…Savaşı Şubat’ta bitireceğiz. Geçiş döneminde muhatabımız Esad olacak, çünkü Rusya ve İran’ın koruması altında olduğu için Esad kazandı”. Buraya kadar güzel. Ama yavuz hırsız misali “Esad ‘ın işlediği suçlar için kendi halkı ve uluslararası hukuk önünde hesap vermesi gerektiğini” söylemesi ortamı gerdi.
Esad, Macron’a cevap vererek “Fransa’nın ilk günden beri Suriye’de terörizme destek verdiğini” ifade etti. “Fransa ilk günlerden bu yana elini Suriyelilerin kanına buladı; yaklaşımlarında büyük bir değişiklik yaptıklarını da görmüyoruz” diyen Esad, “teröre destek verenlerin barış hakkında konuşma hakkı olmadığını” söyledi. Macron ise Esad’ın açıklamalarının “kabul edilemez olduğunu” söylemekle yetindi. Dışişleri Bakanı Jean-Yves Le Drian Washington’da yaptığı açıklamada ateşe benzin dökmeye çalıştı, ama okadar.
Fransa, Batı Asya’da oluşan yeni süreçte yer almak istemektedir. Öyleyse yenilgiyi kuzu kuzu kabul edecek ve Esad’a dostluk elini uzatacaktır. Yoksa “Esad şöyle, Esad böyle” diyerek bu süreçte yer alma şansları yoktur.
aydınlık
görsel: tr.zer.news