İsmet Özçelik / Aydınlık
Türkiye Afrin’e yönelik “Zeytin Dalı Harekatı”na kilitlenmiş durumda. Gazetelerin televizyonların haberlerinde ilk sıralarda hep Afrin var.
Ülkenin her yerinden Mehmetçik’e destek yağıyor. Kimisi üşümesin diye eldiven örüyor, kimisi aç kalmasınlar diye sarma sarıyor. İş dünyası, işçisi, köylüsü, memuru, esnafı, … Türk Ordusunun arkasında. İlkokul öğrencileri bile harçlıklarını gönderiyor.
Türkiye’nin tamamına yakını tek yumruk.
AMA..!
Ama tam tersi davranış içinde olanlar da var. Adeta halk içinde birliği değil, bölünmeyi körüklüyorlar.
Her gün yeni bir krizle karşı karşıya kalıyoruz. İçinde bulunduğumuz ortamda hiç gündeme getirilmemesi gereken konular, gündemin ilk sırasına geçiveriyor.
Bir gün Lozan tartışması karşımıza çıkıyor, bir gün Kuvayı Milliye… Son kriz de kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının başındaki “Türk” ve “Türkiye” adları.
Peki bu tartışmaları başlatan kim?
Birileri böyle bir tartışma başlatsa, “Sakın ha, ne yapıyorsunuz? Mehmetçik Afrin’de savaşırken bu tartışmaların zamanı mı?” diye engellemesi gereken kişi.
Ülkenin Cumhurbaşkanı!
DOSTLARIMIZ AZALIYOR
Ortaya çıkan krizlerden AKP’liler de rahatsız. Gerginliğin lehlerine olmadığını düşünüyorlar. “İçeride dostlarımız azalıyor, düşmanlarımız artıyor” tespiti yapıyorlar. “Bunları Reis’e söylemiyor musunuz?” diye sorunca da susuyorlar.
Seçmenin nabzını iyi tutan bir AKP yöneticisi, en son yaşanan Türkiye Barolar Birliğinin başındaki “Türkiye”, Türk Tabipler Birliğinin başındaki “Türk” sözcüğünün kaldırılması girişimini eleştirdi.
Son dönemde kazanılan oyların tehlikeye girdiği görüşünde…
“Halktaki algı farklı oldu. Birincisi Cumhurbaşkanımızın açıklaması ‘Türk ve Türkiye düşmanlığı’ şeklinde yorumlandı. Geçmişte bu konuda yaptığımız hatalar unutulmaya yüz tutmuşken yeniden hatırlattık. Anayasa’dan Türk sözcüğünün çıkarılması, Türk milliyetçiliğinin ayaklar altına alınması, … gibi. İkincisi kamuoyu oluşturmada en etkili kesim olan avukatları ve doktorları karşımız aldık” dedi.
SAÇ BAŞ YOLUYORUZ
AKP’nin seçim çalışmalarını organize eden propaganda ekibi de gelişmelerden rahatsız. Sahada çalışma yapan profesyonel ekiptekiler, “saç baş yolmadan” söz ediyor. Oluşan algının düzeltilmesinin zorluğuna dikkat çekiyorlar.
“PKK da bu kuruluşlardaki Türkiye ve Türk sözcüklerinin çıkarılmasını istiyordu. PKK’nın istekleri mi yapılıyor?” eleştirilerine yanıt verilemediğini bildiriyorlar.
Araştırma kuruluşlarının tahmini de benzer.
FETÖ PROJESİ
TBB Başkanı Metin Feyzioğlu da AKP’nin hamlesinden şaşkın. “Bu proje 2013 yılında FETÖ’nün devreye sokmak istediği projeydi. FETÖ’nün projesini AKP mi uygulamaya sokuyor?” diye isyan ediyor.
AKP, “ele geçiremediği yerleri dağıtma” politikası izliyor. Ama olan Türkiye’ye oluyor. Toplumun bütün kesimleri kendi içlerinde birbirine düşman ediliyor.
Bundan da en çok PKK ve FETÖ yararlanıyor. Tabii bir de Türkiye’yi parçalamaya çalışan ABD.
NEDEN?
Kendine destek verenlerin deyimiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan son günlerde baltayı sürekli taşa vuruyor.
Önce Lozan’a saldırı, arkasından ÖSO’yu Kuvayı Milliye ile eş tutması. En çok ihtiyaç olduğu dönemde Şam yönetimi ile ilişkiyi iyice bozacak “Esad teröristtir” sözlerini tekrarlaması. Şimdi de meslek kuruluşlarının adındaki “Türkiye ve Türk” sözcüklerinin çıkarılması…
Peki neden?
Bu soruyu karşılaştığım herkese, özellikle de AKP’li tanıdıklarıma soruyorum. İnandırıcı bir yanıt verene rastlamadım.
SIKIŞMIŞLIK SENDROMU
Erdoğan’ı eleştiremeyenler danışmanlarına saldırıyor. Klasik yanıt, “Danışmanlar Reis’i yanlış yönlendiriyor”.
Ama iş o kadar basit görünmüyor. Bu kadar hata peş peşe yapıldığına göre ciddi sıkıntı var. Onu çok yakından tanıyanların dudağından, “sıkışmışlık sendromu” ifadeleri duyuluyor. Ama daha fazla konuşmuyorlar.
Ortak kanı şu: Reis kendini tehlikeye atıyor!