Hüseyin Vodinalı / Aydınlık
Suriye’de işler karışıyor.
Ama bu, Esad’ın kazandığı gerçeğini değiştirmiyor.
İsrail’in güneyden cephe açması, ABD’nin Münbiç’ten çıkmam diretmesi ve son olarak ABD’nin at uşağı Fransa’nın gariban lideri Macron’un Suriye’ye saldırı tehdidi de değiştirmiyor.
Macron’un türdeşi Sarkozy de, Libya’da da tetikçilik yapmıştı.
Hollande Mali ve Suriye’de ABD piyonluğuna soyunmuştu.
Fransa, hep o ikinci dünya savaşında tecavüze uğramış o Fransa.
ABD’nin bölgedeki elemanı İsrail, Suriye’nin yanı sıra Lübnan’a halleniyor.
Ancak Suriye’deki son saldırısında hem bir F16’sını kaybetti, hem de Putin’den fırçayı yedi.
İsrail’in önde gelen gazetesi Haaretz bile Rusya’nın artık yeni bölge lideri olduğunu yazdı.
ABD, İsrail ve Fransa’nın Suriye’deki maşaları, hep PKK, IŞİD ve Nusra gibi teröristler, gerçek çapulcular.
Rusya’nın yanında ise Suriye, Türkiye ve İran gibi bölgenin meşru devletleri var.
Ha bir de, Şam’daki büyükelçisi aracılığıyla topa yeni giren Çin Halk Cumhuriyeti’ni de sayalım.
Bu arada Çin’in “Suriye’nin yapılanması için çalışacağız” açıklaması aslında bir nevi, ‘ABD kaybetti Suriye kazandı’ mesajıdır.
Zaten tüm Suriye terörünü organize eden ekibin önde gelen isimlerinden ABD’nin eski Şam Büyükelçisi Robert Ford geçen sene ilan etmişti: “ABD kaybetti, Suriye kazandı”.
Görevden alınma tehdidi altındaki Trump’ın giderek Neoconlaşan politikaları, Suriye’de ısrar etme yanlışıyla ABD’nin genel yenilgisini hızlandırıyor.
İsrail’de de yolsuzluk ve rüşvet batağındaki başbakan Netanyahu da Trump benzeri bir durumda aslında.
ABD’nin umutsuzca Türkiye’nin yerine PKK ve Ürdün’ü koyma çabası da kendini aldatmaktan başka bir şey değil.
T-Rex nam ABD Dışişleri Bakanı’nın İran’a, ‘Suriye’yi terk etme çağrısı’, en az PKK’ya verdikleri tırlarca silah kadar zavallı bir çaba.
Zaten Tahran’dan cevap da gecikmedi buna, “Ben, Suriye’de meşru rejimin izniyle bulunuyorum, sen ise işgalci güçsün, sen çekil git”
Rusya da artık benzer çağrıları sürekli yapıyor.
Beyrut’tan Amerikan AP ajansının geçtiği analiz haberin başlığı çok manidar ve net: “Esad ve müttefikleri zafere ilerlerken Suriye’de yeni cepheler açılıyor.”
Haberdeki alt başlıklar da bir o kadar manidar:
“Türkiye’nin Kürtlere (PKK’ya) karşı savaşı” ve “Esad’ın İsyancılara (dış destekli teröristlere) karşı savaşı”
ABD aynı Vietnam’dan 1975’te kesin olarak çekildiği gibi, Suriye ve Irak’tan da çekilip gidecek.
TÜRKİYE’NİN KONUMU
Türkiye, 2011 – 2015 arası Suriye’de inanılmaz vahim hatalar yaptı.
Komşusunun evindeki yangına körükle gitti, hatta yangına odun taşıdı.
Bunun tüm kötü sonuçlarını da yaşadı.
Ancak, 2015 24 Temmuz’unda PKK terörüne karşı başlayan operasyonlar, 24 Ağustos 2016 Fırat Kalkanı Harekatı ile son olarak bu yılın başında Afrin’deki terör inlerine karşı Zeytin Dalı Harekatı Ankara’yı olması gereken yere, Avrasya cephesine getirdi.
İster “Esed katil” desin, ister “Esed ile görüşenleri” lanetlesin, Türkiye’nin Afrin Harekatı Suriye ile Türkiye arasında büyük dayanışmadır.
Esad, PKK’lıları, Amerika’ya hizmet eden hainler olarak tanımlamış ve düşman damgasını vurmuştur.
Türkiye de bunlarla ve bunların ağa babası, Suriye’nin baş düşmanı ABD ile cephe cepheye gelmiştir.
Tüm ülke, en üst makamdan, bütün halk tabanına kadar ABD’ye karşı konuşlanmış durumda.
Davutoğlu’nun yeniden sahneye çıkması, ABD’yle arka kapı diplomasileriyle anlaşmanın yolunu arayan “danışmanlar” filan boşuna.
Şimdi yapılması gereken en önemli şey, İncirlik ve Kürecik’in acilen kapatılmasıdır.
Askerlerimiz orada hayatlarını ortaya koyup şehit düşerken, hain terörün arkasındaki ABD üsleri vatanın bağrına saplanmış bir hançer gibi oralarda duruyor.
15 Temmuz’da darbenin ana karargahının İncirlik’te olduğunu da bir kez daha hatırlatırım.
Dünya artık savaş değil, barış, huzur ve kalkınma istiyor.
Rockefeller’in savaş tanrısı olduğu bir ABD yüzyılı değil, tüm insanlığın ortak mutluluğunun esas olduğu bir Asya milenyumu başlamıştır.
3. dünya savaşı bekleyenler avuçlarını yalasın!