CHP’de yeni Merkez Yürütme Kurulu (MYK) geçen hafta belli oldu. Yeni açıklanan MYK ile bir siyasi partide ilk defa ‘Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’ birimi kuruldu. Başına da Bursa Milletvekili Prof. Dr. Lale Karabıyık getirildi. 27 yıllık eğitimci geçmişi olan Prof. Dr. Lale Karabıyık, ilk röportajını BirGün’e verdi. Yeni dönem eğitim muhalefetini, sorunları, hedeflerini ve ‘gölge kabine’ yapılanmasını anlattı.
»Partinizde yeni MYK’nin gölge kabine gibi çalışacağı konuşuluyor. Bu kapsamda ilk defa oluşturulan ‘Eğitim Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’ görevine getirildiniz. Gerçekten gölge kabine gibi çalışacak mısınız? Nasıl bir eğitim muhalefeti yapacaksınız?
Bizim hedefimiz iktidar. İktidara giderken eğitim politikalarımızı eğitimin paydaşlarıyla, eğitimcilerle, velilerle ve öğrencilerle şekillendireceğiz. Genel Başkanımız Kemal Bey ülkenin içinden geçtiği süreç içerisinde yaptığı istişarelerde eğitim 5 temel meseleden biri olarak öne çıktı. Bugün kime sorarsanız eğitimden memnun değil. Toplumun tamamının rahatsızlığı var. Bu nedenle eğitimi bu ülkenin sorunu olarak düşünüyoruz.
Uzun zamandır eğitim üzerinde duruyoruz. Bu nedenle sorunları çok iyi biliyoruz. Sorunları iyi tespit ederseniz çözüm önerileriniz o kadar isabetli olur. Genel merkezde bir eğitim komisyonumuz vardı. Aylık toplantılar yapıyorduk. Toplantılardan çıkan raporları Genel Başkanımıza sunuyorduk. Şimdi komisyonu genişletiyoruz. Toplantılar haftada bire iniyor. Eğitim sendikalarından temsilcileri, eğitim bilimci akademisyenleri, eğitimin sorunlarını bilen paydaşları bu toplantılara katıyoruz. Haftalık değerlendirmeler yapıp çözüm önerilerimizi kamuoyuna anlatacağız. Ben yaptım oldu bittiye eğitimde yer bırakmayacağız. Eğitim psikologlarını, eğitim sosyologlarını dinlemeyi önemsiyoruz. Eğitim Reformu Girişimi’nin raporlarını önemsiyoruz. Biliyorsunuz en son ‘öğretim programları’ güncellenirken askıya çıkarıp ‘görüş alıyoruz’ dendi. Biz öyle göstermelik görüş almayacağız. Bu hafta yardımcı doçentlik gündeme geldiyse doğrularını, yanlışlarını söyleyeceğiz. Sınav sistemi konuşuluyorsa savunduğumuz sınavsız sistem için önerilerimizi oluşturacağız. Bu süreçte iktidar yolunda eğitim planlarımızı, projelerimizi hazırlayacağız
»Eğitimde sorunları sayın desem, başa hangi sorunu koyarsınız?
En başta eğitimin parasız olması lazım. Bu, bugün anayasal bir hak olarak zaten tanımlı. Yurttaşlar için eğitimi erişilir kılmak istiyorsanız önce ücretsiz yapmalısınız. Eğitim maliyetleri nedeniyle okulu bırakan çok sayıda çocuğumuz var. Bugün okullara baktığınızda aralarında o kadar derin uçurumlar, nitelik ve nicelik farkları var ki akıl alır gibi değil. Siz eğitimi erişilir ve eşitlikçi yapmazsanız geriye kalan sorunları tartışmanın yeri kalmaz.
»Peki nasıl yapmalı?
Daha fazla bütçe ayrılmalı. Türkiye’de her sene eğitime ayrılan bütçe belli bir oranda artıyor. Ancak bu bütçenin yüzde 80’e yakını personel gideri. Elbette personel gideri olacak. Ama esas olarak eğitim yatırımlarının payı artmalı. Okullar arasındaki nicelik ve nitelik farklarını azaltmak buradan geçiyor. Bunları Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu Üyesi olarak söylüyorum. Bunları yapmazsanız yoksul çocuğunun gideceği okulun belli sınırlılıkları olacak.
»Parasız olunca eğitime erişim sorunu çözülür, diyorsunuz…
Tek başına yetmez. Eğitime erişimi zorlaştıran bir başka etmen taşımalı eğitim. Bir tarafta ataması yapılmayan öğretmenler, bir tarafta mahallesinden, köyünden kilometrelerce uzağa taşınan öğrenciler.
Bu durum da eğitime erişimi zorlaştırıyor. Gerekçe 10 öğrenci için okul açılmaz şeklinde. Ama zaten bu politikalar nedeniyle küçük yerleşim birimleri boşalmaya devam ediyor.
»Karaman’da Ensar Vakfı skandalında birlikte gördük. Taşımalı eğitim tarikatlara, cemaatlere de alan açıyor. Meclis’te kürsüden dillendirdiniz. Çözüm yok mu?
Defalarca dile getirdik. Bunun önüne geçilmiyor. Taşımalı eğitimle çocuklarımız tarikat ve cemaat yurtlarına mecbur bırakılıyor. Gelir durumu nedeniyle şehre taşınamayan aileler, merkezde iyi eğitim alsın niyetiyle çocuklarını ücretsiz cemaat ve tarikat yurtlarına veriyor. Çözüm noktasında önerilerimizde ısrarcı olmaya devam edeceğiz.
Eğitim, yeni paralel yapılara teslim ediliyor
»Aslında tarikatlar eğitimde giderek artan bir ağırlığa sahip. CHP ne yapacak?
Ciddi bir sorun tarikatlara açılan okullar. Ensar Vakfı, TÜRGEV, ÖNDER, İlim Yayma Cemiyeti başta olmak üzere yurt genelinde tarikatlar çeşitli protokollerle istedikleri etkinlikleri okullarda düzenleyebiliyorlar. Milli Eğitim Bakanlığı, yeni paralel yapılar oluşturmaktan geri durmuyor. Bu vakıflarla yapılan anlaşmalar eğitimi paralel yapılara teslim etmektir. Bakanlık yetkilerini devrediyor ve bu tarikatların eğitim bilimi, pedagoji açısından denetimini yapan kimse yok. Siyasi emeller için öğrenciler ve aileler kullanılamaz. Siyasi şekillendirme amaçlı yapılan bu çalışmalardan kaynaklı çok sayıda şikayet alıyoruz. Veliler bize ulaşıp ne yapabiliriz diye soruyorlar. Önümüzdeki dönem velilerle daha çok bir araya gelip çözüm için çaba vereceğiz.
»CHP için ‘bilimsel ve laik eğitim vurgusu yapmıyor’ eleştirisi var. Ne dersiniz?
Bilimsel, laik ve çağdaş eğitim bizim için önemli. Zaten hedefimiz bu. Ancak eğitimin sorunları çok fazla. Biz bütün sorunlara alternatif çözümler getirmeye çalışıyoruz. Laik eğitim gibi eşitsizlik de önemli, sübyan mekteplerine itiraz, hurafelerle, korkuyla verilen eğitime itiraz hepsini önemsiyoruz. Eğitimde tarikatların olmasına, protokollere, denetimsizliğe itiraz ediyoruz.
»Okul yöneticileri ve öğretmenler de artık liyakate uygun atanmıyor. Özellikle okul yöneticilerinde bunu görüyoruz. Yandaş bir sendikanın üyesi olmanız bir okulda yönetici olmanız için yeterli olabiliyor. Buna karşı ne yapacaksınız?
Siyasetçilerin kendilerine göre belli kriterlere dayanmadan liyakatı dikkate almadan yaptıkları atamalar son derece yanlıştır. Hem okul yöneticilerinde hem öğretmen atamalarında artarak devam eden liyakate dayanmayan atamaları çocuklarımız ve ülkemiz adına tehlikeli buluyoruz. Sadece eğitimin niteliği açısından değil gerçek eğitimcilere yapılan haksızlıkların temelindeki adaletsizlik nedeniyle de itirazımız var.
Muhalefet yaparken adaletsizliğe itiraz edeceğiz iktidara geldiğimizde bunlar söz konusu olmayacak. Milli Eğitim Bakanlığı, adaletsizliğin merkezi olamaz.
»Orta öğretime ve yüksek öğretime geçişte sınav merkezli sistem devam ediyor. Ne öneriyorsunuz?
Sınavlar kalkıyor dediler. 6 aydır muğlak bir durum var. Sınav kalkacaksa ki biz de kalkması gerektiğini savunuyoruz, eğitimciler toplanır, tartışır, yol haritası belirlenir, son olarak herkesin mutabık olduğu sistemi çıkar Bakan açıklar. Bizde ise tek adam karar veriyor, Bakanlık, bir model arayışıyla çalışmalara başlıyor. Başarılı olmayınca olan çocuklara, ailelerine ve ülkemizin geleceğine oluyor. Bu ülke bunları hak etmiyor. Biz iktidara geldiğimizde sınavsız sistemi Milli Eğitim Şurası’nda karara bağlayacağız.
***
İhtiyaç duyulan sayı kadar öğretmen ataması yapılsın
»Öğretmen atamaları ihtiyaca rağmen yapılmıyor. Bu sorun için önerileriniz olacak mı?
Öğretmen atamaları konusu baştan sona yanlışlarla dolu. Hangi branş için ne kadar ihtiyaç var. Buna bakılmamış. Üniversitelerde buna uygun planlama yok. Dolayısıyla doğru sayıda kontenjan yok. Bunlar yetmezmiş gibi ihtiyaç duyulan alanlara kadro açılıp atama yapılmıyor. Ve sınırlı sayıda yapılan atamalarda da mülakatla, liyakat ilkesi bir kenara bırakılarak atama yapılıyor. Bu kadar süreçten sonra atanmayı başarırsanız sözleşmeli öğretmen olarak göreve başlıyorsunuz. Öğretmenliğinizi ‘beğenmezlerse’ yine devam edemiyorsunuz. Nereden baksanız bu sistem elinizde kalır. Kısa sürede ihtiyaç duyulan sayıda öğretmen ataması yapılmalı. Bu sayı şu anda 100 binin üzerinde. Biz kısa sürede bunları dillendirirken uzun vadede planlarımızı, projelerimizi bu sorunları çözmek odaklı yapıyoruz.
***
İhraçlarda doğru ayrıştırma yapılmadı
>>15 Temmuz Darbe Girişimi ve sonrasındaki süreç en çok eğitimi etkiledi. Çok sayıda öğretmen ve akademisyen ihraç edildi. haksız yere ihraç edilen muhalifler göreve iade bekliyor. Bu sürece nasıl bakıyorsunuz?
15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra 20 temmuz’da Saray darbesiyle OHAL süreci başladı. O günden OHAL kullanılarak bir süreç işletiliyor. Kamu kadrolarının FETÖ’den arındırılmasını doğru buluyoruz. Ama doğru ayrıştırma yapılmadan, OHAL kullanılarak muhalif insanların ekmeğinden edilerek, bir takım siyasi girişimlerle tasfiye edilmesini doğru bulmamızı, desteklememizi beklemesin. Aynı menzile yürüyenler birbirini tanır. O dönem Cumhuriyet Halk Partisi bunların kamuya haksız şekilde yerleştirilmesine karşı çıkmıştı.
Haksız yere ihraç edilenler adalet bekliyor. Biz suçu ispatlanmayan bu insanların görevlerine iade edilmeleri gerektiğini söylüyoruz. FETÖ’cülerin okullarına ruhsat verenler, açılışında kurdele kesenler görev başında. Ataması yapılmadığı için burada ücretli çalışan, kadro bulamadığı için üniversitesinde çalışmak zorunda bırakılan akademisyen, çocuğu burada yüzde 50 burs kazandığı için çocuğunu okutan, yüzde 50’yi de Bank Asya’dan yatıran insanlar, sadece muhalif olduğu için rektör tarafından ihraç listesine eklenenler ağır suçlamalarla, cezalandırmalarla karşı karşıya. Sonuçta doğru ayrıştırma yapılmadı.
***
İmam hatiplere değil dayatmalara karşıyız
»İmam hatipler artık her yerde açılıyor. İktidar bir dayatma politikası içerisinde. Bu konudaki politikanız nedir?
Cumhuriyet Halk Partisi camileri kapattı, imam hatipleri kapattı diyorlar. Bu kara propagandadır. Diyanet İşleri Başkanlığını kuran partiyiz. İmam hatiplerin nitelikli eğitim vermesini savunan yine partimiz. Ama bu niteliğin oluşturulması için nerede ne kadar ihtiyaç var planlama yapmalı, ihtiyaca göre imam hatip açılmalı, o sayıda öğrenci alınmalı ve buralarda kaliteli eğitim verilmelidir. İktidar bunu yapmadığı için imam hatip okulları politikalarına karşı çıkıyoruz. İhtiyaç fazlası açılan, niteliksiz eğitim veren, tek hedefi siyasi şekillendirme olan, öğrencilerin seçeneksiz bırakılarak dayatılan imam hatip politikalarına karşıyız.