Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Geçtiğimiz cumartesi günü Ankara’da Türkiye Barolar Birliği’nin Ahmet Taner Kışlalı Salonunda organize ettiği, Türkiye’deki bütün baroların ve halkın davetli olduğu bir toplantı vardı.
Bu toplantının ülkem için çok önemli olabileceğini düşündüğüm için Ankara’ya gittim. Aynı şekilde düşünmüş olan çok fazla kişi vardı. Türkiye’nin her bölgesinden avukatlar akın akın gelmişlerdi, çoğu kişi oturacak yer bulamadı, gruplar halinde ayakta durdular.
Sayın Feyzioğlu daha önce de sosyal medya üzerinden Türkiye Barolar Birliği’nin başındaki Türkiye kelimesinin kaldırılmak istenmesi ile ilgili fikirlerini belirtmişti. Bu konuları tekrar detaylı olarak anlattı, hükümet ile bu konunun istişare edilmekte olduğunu söyledi.
Yine o gün öğrendik ki, ülkemizin 81 vilayetinin 79’unda baro vardır, ve o barolar o şehrin ismi ile anılırlar; Gaziantep Barosu, Çanakkale Barosu gibi..
Kürsünün arkasında çok büyük bir Türkiye haritası vardı, orada da bu barolar görülüyordu. Sayın Feyzioğlu Barolar birliği ve baroların aktiviteleri ile ilgili çeşitli bilgiler verdi ve “biz Türkiye’yiz” dedi.
Aradan iki gün geçti, ve sosyal medyada ülkemizin başka bir haritası yayınlanmaya başladı. Ülkemizde bulunan şeker fabrikalarının görüldüğü bir harita bu ve deniyor ki, bütün şeker fabrikaları satışa çıktı. Ülke nbş’ye (nişasta bazlı şeker) mahkum edilecek. Hem sağlığa zararlı, hem de kanserojen olduğu iddia edilen nbş konusundaki durum her kesimden insanı ayağa kaldırdı.
(https://bianet.org/bianet/…/165060-nisasta-bazli-seker-hem-tarima-hem-sagliga-zararli)
Bu şeker şurubu konusu son yıllarda zaten gündemde idi. Belirli bir oran, sanıyorum %5 civarı, sağlık örgütlerinin maksimum kabul ettikleri oran olduğu için, tatlı alırken üzerinde ne yazdığına bakıyorduk. Hatta ben bir süpermarkette ilgiliye bu tatlıyı almayacağımı, çünkü içinde şeker şurubu olduğunu söylemiştim. Başka söyleyenler de oldu herhalde ki, sonra orada satılan tatlılardan şeker şurubu çıkarıldı.
Şimdi durum böyle ise, halka %100 şeker şurubu kullanacaksınız deniyor gibi anlaşılıyor durum, bu mümkün olabilir mi?
Dünya sağlık örgütünün bu konuda bildirileri var.
Yani bu durumda harekete kim geçmeli?
Ben üç gün içinde iki farklı harita ile karşılaşınca sosyal medyada, ister istemez aralarında bir bağlantı kurdum.
Hangi şehirde bir kapatılmak istenen şeker fabrikası varsa, halk sağlığı açısından bu konuyu takip etmek acaba o şehrin barosuna mı düşer diye düşündüm.
Sayın Feyzioğlu “biz Türkiye’yiz” demişti.
Sanki bu şeker fabrikaları da aynı şeyi söylüyor: “Biz Türkiye’yiz!”