Nüfus kayıtlarıyla oynanarak sahte seçmenler yaratıldığını ve bu şartlar altında yapılacak bir seçimin meşru olmadığını belirten Pekşen, “Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur. Kayıtlar sahte, kişiler sahte. Bu sahteciliğin kirliliği içerisinde yer alan herkes kirlenir. Hani çok kullanılan bir söz var, ‘Biz doğru bir şey mi yapıyoruz, bir şeyi doğru mu yapıyoruz.’ diye. Türkiye’de artık herkes biliyor ki, hepimiz biliyoruz ki, AKP doğru bir şey yapmıyor.” dedi.
TBMM Anayasa Komisyonu’nda seçim ve sandık güvenliği ile ilgili konuşma yapan CHP’li Pekşen şunları söyledi;
Toplumda güven inşa edemediniz
Türkiye’de AKP Genel Başkanı’nın bildiği hiçbirimizin bilmediği, koşullara göre değişen ve onun Türkiye’nin gündemine angaje ettiği bir anayasa var. Bu anayasa öyle bir anayasa ki dakikalık, saatlik, günlük, psikolojimize göre de değişiyor. Hukuk güvenliğini tümüyle yıktınız ve inşa edemediniz. Evet, inşa ediyorsunuz, betonlar, yollar, otoyollar ama bu ülkede güven inşa edemediniz, en büyük sorun da zaten güvendir. Hiç kimsenin hukuka güveni yok, hiç kimsenin geleceğe güveni yok, hiç kimsenin seçime güveni yok. Seçim güvenliği yok, sandık güvenliği yok.
Uyarılarımızı dinlemediniz
Bakın günlerdir konuşuyoruz kişisel verilerin güvenliği ile ilgili olarak. Buradan seslendik, ‘Bu tamamen uluslararası kurumların sizin elinizle Türkiye’nin bütün kişisel verilerini ele geçirmelerine ilişkin bir yöntemdir, düşmeyin bu tuzağa.’ dedik. Türkiye’nin ABD ile yaptığı anlaşmalara bakın. ‘Siz, o anlaşmalar doğrultusunda bu kişisel verileri, belli kayıt altına alırsanız, yarın bunların hepsi Türkiye için stratejik tehlike olarak bize karşı kullanılır.’ dedik, dinlemediniz.
Yüz yıl önce ölmüş insanlar kayıtlarda sağ görünüyor
Geçenlerde kişisel veriler kamuya yansıdı. Hepimiz büyük bir merakla ‘Dedemin babasının adı neymiş? Sülale nereden gelmiş? Acaba bir sıkıntı var mı?’ diye kişisel verilerin içerisine daldık. Ama gördük ki durum çok farklı. Ne oldu? Birçoğumuz orada, geçmişte ölmüş olan büyüklerimizin sağ gösterildiğini gördük. Artık sağ mı, ölü mü tartışmasından daha öte bir durum var. Bugün seçmen kütüklerinin tamamı üzerinde bilerek ve istenerek yapılan bir değişiklik olduğu iddia diliyor. 2 milyonu aşkın, ihdas edilmiş seçmen olduğu iddia ediliyor.
Vatandaş seçim güvenliğine inanmıyor
Böyle bir durumda seçim ve sandık güvenliği konuşuyoruz. Hiç kimsenin Türkiye’de seçim güvenliğine inandığını düşünmüyorum. Seçimlerin nasıl yönlendirildiğini, yönleneceğini ve sandıktan neyin çıkacağını hepimiz biliyoruz, herkes biliyor, bilmeyen hiç kimse yok. Arkadaşlar, hiçbiriniz “Ya, böyle sahte kimlik oluşturulur mu? Bu doğru değil.” demiyorsunuz. Niye? Çünkü maalesef, bu gerçek, siz de bunu biliyorsunuz. Ben, vicdanınızın benim söylediklerimin tamamıyla bire bir örtüştüğünü biliyorum. Hepiniz vicdan sahibi insanlarsınız. O zaman, lütfen vicdanla hukuk düzenini örtüştürün.
Bu sahtekarlığın sorumluları neden araştırılmıyor?
Buradan, bu tür yöntemlerle iktidarda kalınmaz. İktidarı ele geçirebilirsiniz. İktidarı ele geçirmek ile iktidarda kalmak başka bir şeydir. İktidar vicdanlarda kalınır. Koltukları ele geçirdiğinizde iktidar olduğunuzu zannetmeyin. Bu sahte belgeyi küm düzenledi? Bu bilgisayar hangi bilgisayardır? Bu veriyi kim girdi? Bu bilgisayarlarla kaç tane böyle veri girildi? Allah aşkına bunları sorun. Bunu sormadan, burada seçimlerde güvenlik beklemek saflık olur. Bu şartlar altında seçim yapmanıza da gerek yok zaten.
Yapılan seçim değil hukuksuzluğun meşrulaştırılmasıdır
Ben şahsi düşüncemi söyleyeyim, partim benim düşünceme katılır, katılmaz bilmiyorum ama benim şahsi düşüncem, bundan öte yapılacak bütün seçimleri boykot etmektir. Bu seçim değil ki çünkü. Bu, bir yolsuzluğu, bu bir hukuksuzluğu meşruiyet zincirine taşıma gayreti. Bunlar ortaya çıkmadığı sürece sandığa gitmişiz, seçim yapmışız; bunun adı “seçim” değil. Ne istiyorsanız yapın ama bütün bu hukuksuzlukları 80 milyona meşruiyet diye anlatmaya kalkmayın; kimse inanmaz.
birgün