Orhan Bursalı / Cumhuriyet
Şeker fabrikalarını yazacaktım; iktidarın kimse çıkarılmayacak, 5 sene satılmayacak, nişasta bazlı şekerin kotası yüzde 5’e indirilecek gibi, satışı topluma kabul ettirebilmek için “şekere bulanmış” önerilerinin toplumu kandırmacalığını… “Zarar ediyorlar” lafının da boşluğunu..
Ama dünkü yazımdan sonra “Eee seçimleri boykot etmekten başka çare mivar” biçiminde görüşler alınca, bu konu üzerinde durmak daha önemli oldu.
‘İktidarı bırakmayız’
Bazı okurlar, dahası “Marksist” yazarlar, seçimlerin işlevsizleştirildiği konusunda görüş belirtiyor ve boykot öneriyor. Dünkü yazım da aslında iktidarın yeni seçim yasa tasarısını tamamen “ne olursa olsun biz kazanacağız” mantığıyla hazırladığını gösteriyordu.
Evet, “asla iktidardan düşmeyeceğiz” kararlılığında olan bir iktidar,
• bu haliyle bile seçim yasasını tamamen göstermelik kılabilir;
• başkanlık oyları sayılırken yan masada bekleyen siyasi parti oy pusulalarının tümü değiştirilebilir;
• binlerce apartmana yazılacak sahte, ölmüş, olmayan veya çift isimlere oy kullandırılabilir ve bunları kontrol mümkün olmayabilir;
• yüz binlerce sandık, mühürsüz oy pusulası, çeşitli şekilde satın alınmış “seçmence” attırılabilir (bunu götür, oradakini getir, al paranı)
• OHAL gözetiminde özellikle köylük bölgelerde ve dahası Kürt bölgelerinde jandarmanın gözetiminde devlet baskısıyla silme oy kullandırılabilir (Referandum seçiminde yüzlerce sandıktan çıkan silme evet oyları gibi)…
Mutlaka seçimleri alacağız anlayışının yapmayacağı yoktur. Önce bunu böyle kabul edelim, şimdi de tartışalım.
Peki, ne yapmalı?
Önce iyimser yaklaşalım: Henüz tüm sandıkları kontrol olasılığının yasal ve pratik olarak varlığını kabul edelim. Başta CHP olmak üzere tüm muhalefet, sandıklarda oy sayımını, denetimini, sonuçların kayda geçirilmesini ve sandık tutanaklarını imza altına alabilir. Bu, YSK adındaki iktidar odağının açıkladığı sandık sonuçlarıyla karşılaştırma olanağı sağlar.
Fakat oy öncesi yapılabilecek “sandık damgasız pusula” ve kayıtlı – kayıtsız sahte seçmen oyları sahtekârlığını engelleyemez.
Eğer sandık sonuçlarını bu iki sahtekârlık belirleyebilecekse, daha ince çalışmak gerekir. Mesela apartmanımda sahte seçmen var mı araştırmasını, o sandık bölgesindeki tüm sandıklarda sokak, numara ve apartman ismiyle araştırmak. Bu konuda rastgele planlanacak araştırma bile oran olarak bir sonuç verecektir. Sahtekârlığı ilan etmek için yeterli bir nedendir.
Bu araştırma, oy kullanmadan önce de muhtarlıklardan yapılabilir. Ama bu, olasılığın varlığını araştırma kararlılığı ve örgütlenmesini gerektirir. Kim yapacak bunu?
Eğer sandıkları kontrol için yüzde 90’ın üzerinde bir mekanizma kurulabilirse sandıkta yapılabilecek sahtekârlıkları ilan etmek mümkündür.
Seçimler en önemli demokratik hak
Bunu neden yazıyorum? Çünkü seçimler, elde kalan en önemli demokratik-yasal haktır. Bu hakkın korunması gerekir. Gönüllü olarak bu hakkın teslimi, yani tüm önlemleri alarak oy kullanma ve oysandık güvenliği için yapılabilecek her şeyi yerine getirmeden, “yapacak bir şey yok” diyerek boykot, iktidarın dayatmalarına tam bir teslimiyettir.
Bu açıdan, bu seçimlerde tüm muhalefet, büyük bir seferberlikle mümkün olduğunca doğru sandık sonuçlarını almak için bugünden önlemler dizisi örgütlenmesine girişmeli.
Bu açıdan boykot çağrısının doğru olmadığını ve başından teslimiyeti önerdiğini düşünüyorum. Bu önlemler aynı zamanda, iktidarı mümkün olduğunca dürüst davranmaya da zorlamaktır.
Seçimlere katılmak ve seçim güvenliği, yapılabilecek seçim sahtekârlıklarını ve iktidarın devletinin oy baskısını da ortaya sermek için gereklidir.
Meşru mu, değil mi…
O zaman iktidarın meşruluğunu tamamen kaybettiğini, seçimleri çaldığını, milletin iradesini yok ederek iktidarda zorbalıkla oturduğunu ilan edebileceksiniz.
Böyle bir durumda, seçim sonrası çalışmalarınızı da tamamen yeniden düzenleme fırsatı ele geçireceksiniz. Meşru olarak. Parlamentoyu boykottan tutun…
Seçim güvenliği için alınacak tüm ayrıntılı önlemler, seçimleri kazanma olasılığı için olduğu kadar, iktidarı açığa düşürmek içindir de.
Bu nedenle boykot gibi erken teslimiyet değil, muhalefetin mücadele ederek tam sandık güvenliği için hazırlığının çok daha önemli ve demokratik bir yol olduğunu düşünüyorum.