Arslan Bulut / Yeniçağ
Ekonomi ve dış politika alarm verirken, iktidar kanadı, 24 Haziran 2018’de baskın seçim yapmaya karar verdi. Zira her geçen gün, iktidar aleyhine gelişiyor. Türkiye’yi yönetilemez hale getirdiklerini kendileri de kabul etti. Devlet Bahçeli “Türkiye’nin bu ağırlık altında daha fazla kalması, 3 Kasım 2019’a kadar sabırla dayanması mümkün değildir.” dedi. Tayyip Erdoğan da “Gerek Suriye’de yürüttüğümüz sınır ötesi operasyonlar, gerek bölgemizdeki tarihi önemdeki gelişmeler Türkiye’nin bir an önce belirsizlikleri aşmasını zorunlu hale getirmiştir. Yeni yönetim sistemine geçiş giderek aciliyet kesbetmeye başlamıştır. Türkiye’nin gündemindeki iç ve dış gündemin yoğunluğu, erken seçim kararının açıklanmasıyla ortaya çıkacak belirsizliğin bir an önce ortadan kaldırılmasını zorunlu kılıyor.” diye konuştu.
Dikkat ederseniz, iki defa “bir an önce” diyor. “Bir an önce”nin ne demek olduğunu Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu söyledi. Temel Bey, “İYİ Parti’nin önünü kesebilmek için iktidar partisi akla ve hayale sığmayacak adımlar attı. Devleti adeta İYİ Parti’nin önüne çıkardı. Ama Sayın Akşener de bu konuda mücadelesinden vazgeçmedi.” dedi.
Karamollaoğlu, bir gazetecinin “ ‘Bahçeli’nin başka derdi var.’ dediniz. Bu ne olabilir?” sorusuna, “Bir bakıma Sayın Akşener’in ortaya çıkması onları endişelendirdi. Böyle bir endişeleri de var” diye cevap verdi.
***
Şu durumda, seçimlere 66 gün var ama CHP’nin daha Cumhurbaşkanı adayı belli değil! Diğer partilerin göstereceği adayların da Tayyip Erdoğan karşısında en küçük bir şansı yok. CHP ve Saadet Partisi’nin de bu saatten sonra aday tespit etmesi ve bu adaylarla bir başarıya ulaşması söz konusu olabilir mi? Bu itibarla, hepsinin Meral Akşener‘i aday göstermesi, baskına verilecek en ciddi cevap olur.
Diğer taraftan seçim yasası değiştirilmiş, mühürsüz oyların geçerli kabul edilmesi, sandık başına polis-jandarma çağrılması, gezici sandık gibi uygulamalar kurallaştırılmıştır. Bunlardan da vahimi, nüfus kayıtlarında, 2 milyon 537 bin ölünün yaşıyor göründüğü anlaşılmıştır. Yani, baskın seçimde de oyları çalanın Üsküdar’ı geçmesi için her türlü tedbir alınmıştır.
İYİ Parti’nin 12 Aralık’ta kesinleşen büyük kurultayının geçerli kabul edilmemesi için de ellerinden geleni yapacaklardır. Bu sebeple, sandıklara sahip çıkmak yeterli değildir. 2 milyon 537 bin sahte seçmenle ve olağanüstü hal şartları altında, medyanın yüzde 90’ı da ele geçirilmişken baskın seçime gidilmesi büyük bir tuzaktır. Bu tuzak, ancak çok büyük bir karşı atakla bozulabilir. O atak da bütün muhalefetin Meral Akşener‘in adaylığı üzerinde birleşmesidir.
***
Bu iktidar Suriyeli ve Afgan nüfus ile Türkiye’nin nüfus yapısını da önemli ölçüde değiştirmiştir. Zaten bahsettikleri tek millet Türk Milleti değil, ne idüğü belirsiz bir topluluktur. Türklük, Anadolu ve Trakya’nın çimentosudur. Bu iktidar, bu çimentoyu yok etmeye çalıştı. MHP gibi Türk Milliyetçiliği üzerinde politika yapan bir partinin, Türklükten kurtulmakla övünen, Büyük Orta Doğu Projesi eş başkanlığını üstlenen bir iktidarı desteklemesi, milletin yıllardan beri nasıl ve hangi kurumlar üzerinden aldatıldığını ve kandırıldığını çok net bir şekilde ortaya çıkarmıştır.
Tabii benzer aldatmalar, muhalefetin içinde de söz konusudur. Muhalefet bu tarihi sorumluluğun gereğini yaparak birleşmezse, millet kendi kaderini kurtarmak için bu birleşmeyi sandıkta sağlamalıdır. Millet bu baskın seçimin, Anadolu Ve Trakya’da Türk egemenliğine kurulmuş bir tuzak olduğunu algılamalı ve kendi kaderini kurtarmalıdır.
***
Amasya Genelgesi’nin ilk dört maddesini şöyle günümüze uyarlayalım:
1- Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir.
2- AKP iktidarı ve MHP, üzerine aldığı sorumluluğu yerine getirememektedir. Bu hal, milletimizi âdeta yok olmuş göstermektedir.
3- Milletin istiklâlini, yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
4- Milletin içinde bulunduğu bu duruma göre harekete geçmek ve haklarını yüksek sesle cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak millî bir heyetin varlığı zaruridir.
İYİ Parti, bütün muhalefeti birleştirerek böyle bir heyet kurarsa, milletin kaderini kurtarabilir.