Ahmet B. Ercilasun / Yeniçağ
Önce Ahmet Takan’ın 18 Ağustos 2018 tarihli yazısından öğrendik. Takan, Gürsel Tekin’in verdiği bilgileri aktarıyor: Birleşmiş Milletler Etnik Ayrımcılıkla Mücadele Komitesi’ne göre Çin’de bir milyondan fazla Uygur, toplama kamplarında gözaltında tutuluyor. İki milyondan fazla Uygur da siyasi kamplarda günlük eğitime maruz bırakılıyor. Sözcü’deki 20 Ağustos tarihli yazısında Zeynep Gürcanlı da aynı bilgileri tekrarladı.
Türkiye, Çin ile iş birliği yapacaksa ve bu iş birliği Türk devletinin onuruna yakışır bir temel üzerine oturacaksa Uygur Türklerine yapılan muamelenin dile getirilmesi şarttır.
Oğuzname’ye göre Uygurlar, Oğuz Han’ın ad verdiği Türk boylarından biridir. Oğuz Kağan Destanı’nda da Oğuz, “Men Uygurnıng kaganı bola-men. (Ben Uygurların kağanıyım.)“ demektedir.
8. yüzyılda Kök Türkler Orhun Irmağı boylarında otururken, Uygurlar da Selenge boylarında yaşıyorlardı. Türk devletinin yönetimi, 745 yılında Kök Türklerden Uygur Türklerine geçmiştir. 760’larda Uygurlar, Çin’in iç işlerine karışacak kadar güçlenmişlerdi. 840’tan sonra Turfan ve Kansu’da hanlıklar kurdular. Önce Mani sonra Burkan (Buda) dininde birkaç asır yaşayan Uygur Türkleri, Doğu Türkistan’da ticaret, kültür ve sanatta çok ileri giden yerleşik bir medeniyet kurdular. Onlardan bize Uygur harfleriyle yazılmış yüzlerce kitap, binlerce belge kaldı. 1070’lerde Kâşgarlı Mahmud, “Türklerin yazısı budur.” diyerek Uygur harflerinin listesini verir.
Doğu Türkistan’daki Uygurlar 1209 yılında gönüllü olarak Çengiz Han’a katıldılar ve bu büyük Türk-Moğol İmparatorluğunun bürokrasisini kurdular. Ebulgazi Bahadır Han Şecere-i Türk’te şöyle der (Biraz Çağatay Türkçesi okuyalım):
“Uygur halkında Türkî tili okugan kişiler köp bolur irdi (çok olur idi). Defterdarlıknı ve dîvan hesablarını yahşı bilürler irdi. Çingiz Hannıng nebîrelerining (torunlarının) zamânıda Mâverâünnehr’de ve Horasan ve Irak’da dîvanlar ve defterdarlar barçaları (hepsi) Uygur irdi (idi).”
Kendisi de Çengiz soyundan bir han olan Ebulgazi Bahadır Han’ın anlattığı bu olgu, Uygur yazısını Moğolların da millî yazısı hâline getirmiştir ve Moğollar 1941’e kadar bu yazıyı kullanmışlardır.
Çengiz Han’dan sonra Doğu Türkistan, Çağatay Han’ın payına düştü. Tuğluk Temür Han’ın 1350’lerde Müslüman olmasıyla Uygurlar arasında Müslümanlık hızla yayıldı. Çağatay Hanlığı’ndan sonra Doğu Türkistan, Temürlüler, Şibanlılar (Şeybaniler) ve çeşitli hanlıklar tarafından yönetilmiş, 1760’larda Çin tarafından istila edilmiştir.
Bugünkü Uygur Türklerinin tamamı eski Uygurlardan gelmez. Bir kısmı da Karahanlıların, Karahanlıları oluşturan Karluk, Yağma, Çigil ve Tohsı Türk boylarının çocuklarıdır. Bu demektir ki Türklerin Müslüman olmasını sağlayan Satuk Buğra Han, ilk Türk siyasetnamesi Kutadgu Bilig’i yazan Yusuf Has Hâcib, ilk büyük Türk sözlüğünü yazan Kâşgarlı Mahmud da Uygurların atalarıdır. Bu isimlerin hepsinin mezarı Kâşgar civarındadır. Ali Şir Nevayi’nin babası Kiçkine Bahadır da bir Uygur Türk’ü idi.
1760’lardaki Çin istilasından sonra Uygur Türkleri sayısız isyanlarla bağımsızlık savaşları verdiler. Yakup Han’ın mücadelesi 1866’da başarıya ulaşmış ve onun kurduğu, 1866-1877 arasındaki bağımsız Türk devleti birçok ülke tarafından tanınmıştır. Doğu Türkistan Türkleri 20. yüzyılda da iki kez bağımsızlık kazandılar. 1933-1934’te ve 1944-1949’da. Birincisi Çin ve Komünist Rusya’nın iş birliğiyle, ikincisi Kızıl Çin tarafından yok edildi. Mao yönetimindeki Komünist Çin döneminde milyonlarca Uygur ve Kazak Türk’ü katledilmiştir.
Uygurların Türkiye’ye sığınabilen efsanevi liderleri Mehmet Emin Buğra ile İsa Yusuf Alptekin ömürleri boyunca Doğu Türkistan davasını dünyaya tanıtmak için çalışmışlardır. Bugün de Türkiye’de pek çok Uygur ve Kazak Türk’ü yaşamakta ve Doğu Türkistan davası için çalışmaktadırlar.
Türkiye, Çin ile yeni ilişkiler kurmayı düşünürken bu tarihî arka planı ve bugün de yaşanmaya devam eden faciaları göz ardı edemez. Üniversitelerin ve bağımsız kuruluşların “Doğu Türkistan” adıyla düzenledikleri konferansları, Türkiye’deki Çin elçilik ve konsolosluk görevlilerinin uyarılarına uyarak iptal eden, TRT’de “Doğu Türkistan” adının kullanılmasına izin vermeyen Türkiye, Çin ile nasıl onurlu bir ilişki kuracak, doğrusu çok merak ediyorum.