Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Evet..
Çok hareketli bir gündemi olan ülkemizde çok hareketli bir süreç geçirdik.
Ne oldu?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı seçtik.
Aslında ülkemizin her yerinde belediye başkanlarını seçtik. Büyük şehirlerde çoğu belediyeler Chp’ye geçti. Gülen yüzlere, herkese eşit davranışlara, israf sonlandırmalarına hasret olan halk içinde olduğu sıkıntılı durumda gülümsedi, biraz umut ışığı gördü, mutlu oldu.
Bu belediyelerden en önemli olanlarından biri Ankara Büyükşehir Belediyesi idi. Başkan seçilen Sn. Mansur Yavaş rakibine 100.000 oy fark atınca bu konuda kimse tartışma yaratamadı. Özlenen adımları atan Sn. Yavaş’ı takdirle izliyoruz.
Ama İstanbul.. Takdir-i İlahi gibi gibi bir şeyler oldu burada. Zaten iktidar da bir şeyler olduğunu gördü, ama ne olduğunu göremedi.
Seçimi Sn. Ekrem İmamoğlu 20.000 civarı oy farkı ile aldı. Eğer bu fark Ankara’daki gibi 100.000 olsa idi bir problem yoktu. Ama bu nispeten az fark iktidar partisini bir şeyler yapmak gerektiğini hedeflemek tuzağına düşürdü.
Tuzağına diyorum, çünkü herkesin gözü önünde bir hukuk cinayetine sebebiyet verdiler. Bütün kazançlarını kaybetmek durumu ile karşı karşıya kaldılar. Geriye dönük seçimlerin hepsi resmen şaibeli oldu bir anda. Çünkü hepsinde şu anda suçladıkları aynı kurullar görev yapmıştı.
Türkiye Barolar Birliği bugün yaptığı açıklama ile bu hukuk cinayetinin maddelerini birer birer saydı.
Madde 4: –Aynı sandıktan büyükşehir belediye başkan adaylarına, ilçe belediye başkan adaylarına, ilçe belediye meclis üyesi adaylarına ve muhtar adaylarına verilen oylar çıkmaktadır. Yani bir zarfta dört farklı oy vardır. Madem ki sandık kurullarının oluşumunda tam kanunsuzluk vardır; YSK hangi hukuki ve mantıki gerekçeyle aynı zarflardan çıkan üç seçim sonucunu geçerli kabul etmiş, sadece İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı sonucunu iptal etmiştir? Bu soruya verilebilecek tatmin edici hiçbir cevap yoktur. ‘Diğerlerine tam kanunsuzluk itirazı yapılmadı’ gibi bir cevabı halkımızın kabul etmesi mümkün değildir. Bu tipik bir çifte standart örneğidir.
Bir seçimi hukuku tamamen zorlayarak tekrar etmeye karar vermiş olabilirsiniz, ama “sandık kurullarının oluşması hatalı” şeklinde bir gerekçeniz varsa, o 4 farklı oy tekrardan verilmek durumundadır. Bunun dışında bir yaklaşım mümkün değildir. Eğer bir hukuk devletinde, köklü bir cumhuriyette yaşıyorsak, bu gayri ciddi oyunun bir parçası olmak mümkün olamaz.
Şu konuya dikkat çekmekte bir fayda var:
Sn. İmamoğlu halk tarafından çok seviliyor ve benimsendi. Bu nedenle onun her durumda çok oy alacağı varsayılıyor.
Ancak şu anda kazanmış olduğu bir başkanlık var. Ondan vazgeçilip seçime gidildiği zaman kazanılmış hakkı yok ediliyor olacak.
Muhtarlık oyları tekrar verilmeyecekse, o zaman kendi köylerine muhtarlık seçimi için yerleşimlerini aktarmış olanlar bu sefer şehirde oy verecekler. Bu bir oy taşınmasına sebebiyet verecek.
Chp bu kişilerin yerlerini değiştirmemelerini kontrol edebilecek ya da hukuken bunu destekleyecek bir durumda mıdır?
İkincisi 8 yıl sonra Öcalan ile bazı görüşmeler yapılıp Hdp konusunda bazı oy kaymalarının hedeflendiği yazılıp çizilmektedir.
Yani bir hükümet kendini dünyaya rezil edip bu seçimleri iptal ettiriyorsa, o zaman onun bir takım büyük hesapları olabileceğini düşünmek çok mu zor?
“İmamoğlu seviliyor, her durumda alır” düşüncesinin sihrine kapılıp sadece Büyükşehir seçiminin tekrarlanmasını kabul etmek yanlış bir oyuna gözü kapalı dalmak değil midir?
Chp yayınladığı bildirgede bu konuyu belirtti, ancak seçimlere katılacağını da bildirdi.
Bu konu hallolmadan nasıl katılacak o henüz anlaşılmadı.
Chp hukukçuların uyarılarını dikkate almak ve bundan sonraki adımlarını hukuk çerçevesinde atmak durumundadır.