Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Bütün barolar ayakta.
Türkiye Barolar Birliği bildiri yayınladı.
Detaylı bir şekilde bu alınan kararın hukuka aykırı olduğunu ifade ediyorlar.
Hukukçular ayakta.
Biri diyor ki: “Ysk’da 7 asil, 4 yedek üye var. Yedek üye asil üye mevcutken oy veremez. Oylama geçersizdir.”
Chp ve İyi Parti diyor ki: “Bursa’da sandık kurulu görevlileri kamu personeli değil. Seçim hukuksuz”. Ysk onlara diyor ki: “Yok canım. Nereden çıkardınız!”
Halk rahatsız. Diyorlar ki: “Nasıl olur da aynı zarftaki 4 oydan sadece birini hatalı sayarsınız?” Onlara da bir şey diyorlar, da, anlam veremediğimden aklımda kalmamış, ne diyorlar.
Peki, konu ne?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı.
Bütün Türkiye’den halk “İstanbul’da ikamet eden ama o sırada şehrimizde bulunan öğrencilerin yol gidiş geliş ve konaklama masraflarını ödeyeceğiz.” diyor.
Yurt dışından “Bu nasıl seçim, delirdiniz mi siz!” mesajları geliyor.
Bütün bu olanlara baktığımızda konu Büyükşehir seçimini aşmış, başka bir yere gelmiş gibi duruyor.
O zaman soralım, burada asıl problem belediye başkanı seçimi midir, yoksa son seçimlerin hepsinde çok kötü bir karne oluşturan Ysk mıdır?
Eğer Ysk ise, bu hukuk tanımaz ortamda ne olacağı bilinmeyen seçim hamleleri ile uğraşıp belediye başkanı seçtirmeye çalışmak mı lazımdır, yoksa problemin köküne inip Ysk konusunu çözüme ulaştırmak için adım atmak mı?
Şu anda Sn. İmamoğlu seçilmiş Büyükşehir belediye başkanıdır. Kim ne derse desin öyledir. Yeni bir seçime girildiği andan itibaren değildir, bu hakkı kaybolacaktır.
Haklı durumdadır. Bu haklı durumu savunmak lazımdır. Ülkede onu desteklemeyen hiç bir hukuk kurumu mevcut değildir. Eğer bir mücadele gerekiyorsa bunun zamanı şimdidir.
İyice düşünün derim.
Hukuksuzluk probleminin üzerine kararlı bir şekilde gidilmediği sürece, atılan her adım hukuksuz bir ortamda gerçekleşecek ve hiç bir konu net olarak yerine oturmayacaktır.