Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Son günlerde manşetler:
“Borçlanma Birimi Kuruldu”
“80 trilyonluk 4 adet Mercedes alındı (1.6 milyon dolar x 4)”
“Ankara Belediyesi .. kadar bütçe fazlası verdi”
“En genç belediye başkanı 4 ayda belediyeyi 600.000 küsur borçtan kurtardı”
“Bilmemhangi belediye 200.000 tl’lik fındık fıstık harcaması yapmıştı geçen dönem. Bu harcamayı yapan kayyum tekrar aynı göreve getirildi”
“Yenikapı’da israf göstergesi araçlar toplandı. İnsanlar müze niyetine oraya gidiyor”
“Rusya’dan S-400 aldık ama, Amerika’dan da Patriot alırız”
“Belediyelerde binlerce bankamatik memuru var”
“Belediyelerden vakıflara milyarlarca liralık para akmış.”
“Belediye bir yurt binası için 5 bina parası vermiş”, v.s.
Başa geçen her belediye başkanı, hatta en genç olanı da dahil olmak üzere, yüksek miktarlarda para tasarruf edebiliyorsa bir önceki döneme göre, ben kendime sorarım: “Bu giden adamların derdi acaba belediyeyi borçlu duruma düşürmek mi idi?”
Halkın büyük bir kısmının kıt kanaat geçindiği bir ülkede bir belediye başkanının tasarruf yapmayı beceremeyeceğine ben inanmam. Büyük ihtimalle kendisi de kıt kanaat geçinen bir ailede büyümüştür ve para nasıl harcanır, ya da harcanmaz biliyordur.
Eğer ülkede S-400 sistemi varsa, Patriot da alırız demek, hangi parayla bu alınacak diye düşündürtür beni. Borçlanmayı önemsememek olayı ile karşılaşıyorsam, bu da beni düşündürür.
“Devlet Borçlanma Birimi” kuruldu da ne demek diye düşünürüm.
Borcunu bu millet nasıl ödeyecek, ödeyemezse bu ülkeye ne olur diye de düşünürüm.
Düyun-u Umumiye’nin Osmanlı’nın başına ne dertler açtığını bilmeyen devlet adamı var mıdır diye de düşünürüm. Eğer bilmiyorsa olduğu yerde ne işi var, biliyorsa böyle bir işe nasıl kalkışır diye de düşünürüm.
Tank-palet fabrikasını 50 milyon liraya satıp 80 milyon liraya 4 adet Mercedes alınması konusunu ise yüksek düzeyde sorumsuzluk olarak görürüm. Hem devlete, hem halka karşı. Dünya genelinde devlet başkanlarının bile toplu taşıma araçları kullandığı bir zamanda böyle arabalara ihtiyaç olduğuna hele hiç inanmam.
“Bütün bunların sorumlusu kim, ya da kimler?”
“Bütün bunların hesabını kim, ya da kimler soruyor?”
diye de düşünürüm.
