Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Uzun süre yurt dışında kaldım. Önce tahsil, arkasından da çalıştım.
Yurt dışına gittiğim zaman kendimi mutlu hissetmiştim. Her yer tertemizdi, binalar bakımlı ve güzeldi. Kaldırımlar delik deşik değildi, yürürken illa ki yere bakmanız gerekmiyordu. Gürültü yoktu. Açık renk, sakin insanlar vardı. Her şey güzeldi.
Bir kaç yıl geçti. İnsanları gördüm, halkın mizacını anladım. Ancak ondan sonra farkettim ki, yabancıları sevmiyorlar. Hem de hiç.
Peki ben, bu kadar yıl, bu durumu nasıl olmuştu da anlamamıştım? Cevap şu: Mizaç farklılığından. İnsanlar her yerde aynı. İyisi iyi, kötüsü kötü, sinirlisi sinirli, yardımseveri yardımsever. Ama mizaç, doğu ve batı ülkeleri arasında o kadar farklı ki, insanlar birbirini anlamıyor.
Sinirlenen sinirleniyor, ama sizin geldiğiniz bölgede herkes sinirini başka türlü ifade ediyor, hatta üzerinize geliyor. Ama batı mizacında aynı şekilde öfkelense de, bu başka şekilde oluyor. Bir şekilde, bize göre yine de sakin, durumu belirtiyor. Ama siz anlamıyorsunuz. Sizin bildiğiniz, alıştığınız, ve de davrandığınız gibi bir reaksiyon tarzı değil bu çünkü.
Ülkemizden bir 15 temmuz geçti. Jetler havalandı, bombalar patladı, birileri köprüyü kapadı. Sabaha kadar camilerde müezzinler işbaşı yaptı. Jetler başımızın üzerinde uçtu, gürültüden sabaha kadar kimse uyuyamadı.
Peki sonra ne oldu? Tankla, tüfekle, bombalarla birileri ortaya çıkınca, halkımız ve yöneticiler işin ciddiyetini anladılar. Daha önce değil. Çeşitli açıklamalardan anlaşıldığına göre aylar, hatta yıllar öncesinden her türlü sorumlu kişi uyarılmış, raporlar sunulmuş. Ama Orta Asya’dan gelen bizler tepemizde jetler, bombalar olmadan anlamadık.
Gökyüzünde bulutlar. Başınızı kaldırdığınız zaman görüyorsunuz. Uçaklar kimyasalları püskürtüyor. Sonra o kimyasallar şişip gökyüzünü kaplıyor.
Deprem tehlikesi var diyor uzmanlar. Suni deprem ile ülke zor duruma sokulacak, HAARP sistemi çalıştırılıyor ülkemizde diye haykırıyor birileri. Ama bu haykırma medyada. Yani bir yazı okuyorsunuz. Ama anlamıyorsunuz.
Her gün sizi bir parça öldürüyorlar. Ama bu uçakların sesi gelmiyor, bu nedenle hiç bir şey olmuyormuş zannediyor insanlar. Kolları bacakları kırılmayıp da yavaş yavaş halsizleşmeye başlayıp, çocuklar dahil hep birlikte hastahanelere taşınmak durumu sorumluları ve diğerlerini uyandırmıyor.
Biri çıkmış, demiş ki “Dünyanın nüfusu çok fazla. Bunun azaltılması lazım. O zaman insanları gökten saçtığımız bu zehirlerle yavaş yavaş öldürelim.” İklim konferanslarında dünya ısınmasına karşı bu önlemler alınmalı diye bir laf söylenmiş, yani hükümetlerin onayı ile bu adamlar göğü zehirliyorlar.
Yani birinin bir lafı üzerine bütün dünyada bu rezillik almış başını gitmiş.
Bir şeyin başını alıp gitmiş olması, bu mantığı başka birilerinin daha sağlıklı olarak kuramayacakları anlamına gelmiyor.. Yani birinin fikrinin arkasında bu kadar ülkenin olması, o fikri iyi bir fikir yapmıyor. Başka biri aynı probleme çok daha iyi, ve her kesimin kazanacağı çözümler üretebilir.
İnsan ve canlıları öldürmek, ya da hasta etmek üzerine kurulan bir mantık, en basit yaşam mantığı ile bakıldığında bile, kötüdür. Yaşamanın, ve de her dinin felsefesine aykırıdır. Her yaşam kutsaldır. Bu yaşamları zedelemek, yok etmek, varoluş felsefesinde yoktur ve olamaz.
Bir gün önce bir haber paylaşıldı medyada. (bkz. Haberler) Meksika’da eşcinsellere karşı büyük bir miting düzenlenmiş. Bunu o ülkedeki bazı kuruluşlar organize etmişler ve büyük bir kalabalık yürüyüşe geçmiş. O kalabalığın önüne 15 yaşlarında bir çocuk geçip duruyor ve “yanlış yapıyorsunuz” diyor. “Benim dayım gey, ondan nefret edilmesinden nefret ediyorum” diyor. Yani çocuktaki sevgi her türlü korkuyu yeniyor, ve ona binlerce kişiye “dur” demek cesareti veriyor.
Yani, binlerce insanın hep beraber bir şey yapıyor olması, onların doğru yaptığı anlamına gelmiyor. Bir kişi, cesur bir kişi, bu gidişata dur diyebilir, ve hatta binlerce insan onu takip ediyor hale gelebilir.
Kısaca, göklerdeki bu rezilliğe bir son verilmesi gerekiyor. Bazı ülkeler, bu chemtrails’i yasakladı. Demek ki, bu, hükümetler nezdinde bilinen bir konu, ve yasaklanabiliyor.
Aynı şey AB ve ABD ile ilişkilerde de geçerli. Adamlar söylüyor. Bağırmadıkları için anlamıyoruz. Sonunda iş berbat bir hale geliyor. Her iki taraf da birbirini anlamıyor.
Rusya ile uçak krizi oldu. Putin, bu coğrafyanın bir insanı olarak anlaşılır bir dil kullandı. Herkes anladı.
Ama tekrar asıl konuya dönersek: Bu uçakları durdurun! Meksikadaki çocuk gibi, eğer vatan sevginiz bu zehircilerden ve onları destekleyenlerden olan çekinmenizden fazlaysa, durdurun! Bu işi yapmış olan ülkeleri örnek alın!