Mecliste çok önemli bir yasa tasarısı görüşülecek. Önemli çünkü sevgili zeytinlerimiz geçmiş yüzyıllardan bugünlere gelmiş ancak çağımızda yanlış tarım politikalarıyla ve dolayısıyla böyle yasa tasarılarıyla geri dönüşümsüz yok olabilir.
İzmir’in Urla ilçesinde tarihi altı bin yıllık zeytinyağı fabrikası var. Dileyen gezebilir. Bu bölge sevgili zeytinlerin yerleşim yeri olmuş yüzyıllardır. Bir çok uygarlığı beslemiş, doyurmuş. Ancak şimdilerde Urla’da taş taş üstünde kalmadı . Ben 1999 -2004 yılları arasında Urla İlçe tarım müdürlüğünde istatistik şube sorumluluğu görevini yürüttüm. O tarihlerde henüz bu kadar vahşi bir yapılaşma başlamamıştı. Ama özellikle Gölcük depreminden sonra ve Doğu Anadolu’dan zorunlu göçlerle hızla Urla başta olmak üzere tüm yarımada talan edildi. Belki yüzbinlerce zeytin katledildi rant uğruna sessizce. O bölgeyi avucumun içi gibi bilirim çünkü. Ne kadar zeytin kesildi tahmin edebilirim. Bu kadar zeytin kesildi ama pek bir yasal işlem yapılmadı. Çok komik olan cezalar bile verilmedi.
26 /1/ 1939 tarih ve 3573 sayılı kanun Urla başta olmak üzere yüzbinlerce zeytinin kesilmesini engelleyemedi. Sözcükler bu kanunda inci gibi dizilmiş. Peki bu yasaya rağmen Urla’da yüzbinlerce zeytin nasıl kesildi? Kimler, nasıl izin verdi buna? Ceza alanlar ne kadar para ödedi kim caydı inşaat yapmaktan bu komik cezayla?
Sorular sorular… Her alanda olduğu gibi yaşama geçmeyen uygulanmayan yasalar yönetmelikler.
Ben çalışırken çok tanık oldum zeytin kesimine sadece çaresiz içim acıdı. Urla’da zeytinlerin nasıl yok edildiğinin canlı tanığıyım. Elim kolum bağlı hiçbir yere yetişemedim maalesef.
Zaten vahşi yapılaşma dolayısıyla zeytin nesli ülkemizde özellikle zeytinin vatanı Batı Anadolu’da tamamen bitme noktasında. Bu plansız ve vahşi yapılaşma talana sebep oluyor. Bu yüzden zeytinlikler zaten yok edilmişti ve halen ediliyor.
Şimdi bir de bu yasa tasarısıyla yasal olarak zeytinliklerin tamamen bitirilmesinin önü açılacak. Nasıl mı?
Bu kanun tasarısı 26/ 1/1939 tarihli ve 3573 sayılı Kanunun 20. Maddesinin birinci ve üçüncü fıkralarını fiili olarak ortadan kaldırarak 25 dekarın altındaki zeytinliklerin zeytinlik olmadığı iddiasını taşıyor. Oysa ülkemizde zeytincilik yüzyıllardır ailenin ihtiyacı için yapıldığı ve coğrafi yapı uygun olmadığı için zaten küçük alanlarda yapılıyor. 25 dekarın üzerinde zeytinlik bulmak çok güç. Böylece 25 dekarın altındaki alanlar yapılaşmaya açılabilecek. Bu durumda zaten yapılaşma vs. ile talan edilen zeytinlikler yasal olarak tamamen bitirilecek.
Bu kanun tasarısıyla birlikte yine binlerce tarım arazisi enerji, maden, turizm ve inşaat yatırımları için rahatça yok edilecek. Termik santrallerden toplu konut ve turizm projelerine ve arama çıkarma faaliyetlerine değin birçok proje zeytinlik alanlarda yapılabilecek.
Değişikliklerle nükleer ve termik santrallerin de önü açılacak.
Dolayısıyla yüzyıllardan bu günlere gelen ve yaşamın döngüsünü sağlayan doğanın insanlığa en değerli armağanı sevgili zeytinler çağımızda tamamen yok edilebilecek. Bu nasıl onaylanır? Eko sistemin yok edilmesine nasıl izin verilir. Göz göre göre gelecek nesillerin hakları nasıl ellerinden alınır!
Zeytin ağaçları kadar vefalı başka hiçbir ağaç yoktur. Bakmasanız da kabaklama ( gövdenin ortadan kesilmesi) budasanız da su vermeseniz de o yine kendini toplarlar meyvelerini verir sizi aç bırakmaz. Böyle bir ağaca para uğruna nasıl kıyılır!
Ülkemizdeki zeytinlikler öncelikle ailenin beslenme ihtiyacı için tesis edilmiş. Yüzyıllardır Anadolu’da bir çok uygarlık zeytinyağıyla sağlıklı olarak beslenmiş.
Bu yasa tasarılarıyla zeytinliklerin geri dönüşümsüz yok edilmesiyle zeytinyağı üretimi ve tüketimi düşeceği için en doğal insan hakkı olan sağlıklı gıdaya erişim hakkı yok olacaktır. Gelecek kuşakların sağlıklı gıdaya erişimleri de yok edilecektir.
Çünkü zeytinler yüzyıllarca yaşarlar ve peyzaj için yeni fidan dikmek asla katledilen zeytinlikleri telafi edemez.
Taslakta kesilen ağaçların yerine fidan dikmeyenlere ceza verilecekmiş. Yüzyıllık ağaçları kesip yerine yeni fidanlar dikmek çözüm olamaz. Çünkü bu şekilde döngüde süreklilik sağlanamaz. Zeytin kıyımı asla telafi edilemez. Zeytin kolay büyüyen bir ağaç değildir. Zaten cezayı ödeyen yeni fidan dikmez bile. Uğraşmaz caydırıcı olmayan parayı öder işine bakar.
Bu tasarı derhal geri çekilmeli ve daha sonra ufak tefek değişiklerle de tekrar meclise sunulmamalıdır. Mevcut yasa doğadaki canlıların yaşam hakkını elinden almayan ve insanın sağlıklı gıdaya erişimini sağlayan, eko sitemi bozmayan zeytincilikle ilgili teşvik vs. veren ,yani zeytin alanlarının artmasını sağlayan (örneğin benim çalışırken bedava zeytin fidanı dağıtımı projesini ortaya atıp İzmir’de yaşama geçirdiğim gibi) düzenlemelerin yapılması doğrultusunda değişiklikler yapılarak meclise gelmelidir. Bunlar belki ütopik taleplerdir günümüz politikaları göz önüne alındığında. Fakat biz doğa ve insan dostları yine de taleplerimizi sunuyoruz.
Sevgili zeytinlerimize bize verdikleri için binlerce teşekkürler, saygılar sevgiler…
Konuk yazar: Göknur Yazıcı / yesilgazete.org