Tuncay Mollaveisoğlu / Yeniçağ
“Adalet herkes için” başlıklı yazımda yüzbinler İstanbul’da buluşmalı diye yazmıştım.
Yürüyüşe destek her geçen gün artıyor…
Referandumda “hayır” diyen Türkiye’nin demokrasi güçleri; “ama”sız, “fakat”sız bu yürüyüşe destek vermeli diye özetlemiştim.
Yazımın ardından aralarında çok değer verdiğim kişilerin de yer aldığı demokrasi güçlerinin önemli isimleri aradılar; neden orada olmadıklarını anlattılar.
Ayrıntılarda çok daha derin analizlerle yapılan eleştirileri ben çok kaba hatları ile burada belirtiyorum:
* HDP ile birlikte görüntü vermemek bunlardan biriydi…
* Bir başka eleştiri referandumun çalınmasının ardından hemen yapılması gereken bu yürüyüşün geç kalmışlığı üzerineydi…
* Kemal Kılıçdaroğlu’nu eleştirenler de vardı. Geçmişte yapılan hataların bir yürüyüş ile temize çekilmeye çalışıldığını, buna destek olmayacaklarını belirtenler de…
* Neden daha önce değil de Enis Berberoğlu tutuklanınca yollara düşüldüğü de eleştiri konuları arasındaydı.
* Ve en çok altı çizilen, adalet yürüyüşünün önceden planlanmadan yapılması konusundaydı. CHP’nin geniş kesimlerin temsilcileri ile ortak bir bildiri sonrası bu yürüyüşü başlatması gerektiğine vurgu yapıldı.
AKP’nin korku devletine, hukuksuzluğuna hayır diyenler nasıl referandumda aynı zeminde buluştuysalar, adalet yürüyüşünde de bu zemin sağlanabilirdi diyorlar…
Eski bir siyasetçi dostumuz geç kalınmadığını, Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Hayır” bileşenlerinin temsilcilerini telefon ile arayarak ya da bir çağrı mektubu ile yürüyüşe davet etmesi gerektiğini öneriyor.
Hatta bu öneri, adalet için adım adım İstanbul’a yaklaştığı sıralarda CHP liderine ulaştırılmış durumda…
Kemal Kılıçdaroğlu ise dün gazetemizin Ankara Temsilcisi Ahmet Takan’a verdiği demeçte, yürüyüşün ani bir kararla alındığını, adalet yürüyüşünün Enis Berberoğlu’nun şahsına yönelik olmadığını ama Berberoğlu’nun tutuklanmasının bardağı taşıran son damla olduğunu belirtiyordu.
Tüm hayırcı demokrasi güçlerinin temsilcilerine şu beklentiyi aktarmak zorundayım… Toplum anayasal kurumların ve meclisin işlevsiz hale getirildiği, adaletsizliğin bir çöl gibi memleketi kuruttuğu bu süreçte sizleri sokakta görmek istiyor.
Daha açık yazayım:
Türkiye’nin büyük çoğunluğunu oluşturan; “Adalet ve Demokrasi” diyenler; Meral Akşener’den Ümit Kocasakal’a, Metin Feyzioğlu’ndan Ümit Özdağ’a, Temel Karamollaoğlu’ndan, Abdüllatif Şener’e, Celal Ülgen’den Hüseyin Özbek’e ve daha nicelerine kadar koç başı isimleri aynı karede, bir büyük demokratik eylemde birlikte görmek istiyor.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun tek başına Ankara’dan yola çıkarak başlattığı adalet yürüyüşü böyle bir fotoğraf ile taçlanabilir mi?
Kılıçdaroğlu İstanbul’a yaklaştığında “YALNIZCA ADALET” başlıklı bir çağrı ile şu anda yürüyüşte yer almayan isimleri Maltepe Meydanı’na davet edebilir mi?
“Orada olamayız” diyenlerin kaygıları ve eleştirilerini de dikkate alarak; toplumun büyük beklentisinin bu olduğunu belirtmek zorundayım. Maltepe de olmaz ise belki bir sonrakinde…
***
Berna Laçin’e alkış…
“Ekmek parası diyorlar ama bazı arkadaşlarımız iyice abarttı, gözleri doymuyor(…) Biraz da yaşananlara tepki gösterseler, seslerini çıkarsalar, eleştirseler. Bir gün paralarınızı koyacak yer bulamayabilirsiniz ama bir de bakmışsınız ki vatanınız elden gitmiş.”
Bu sözler oyuncu Berna Laçin’e ait… Sanatçısından, işadamına, futbolcusundan, televizyoncusuna, ünlüsü, ünsüzü herkesin sus pus olduğu bu günlerde Berna Laçin’i altına imza atacağım bu sözleri nedeni ile kutluyorum.
Korku hızlı yayılır ama cesaret de bulaşıcıdır…
Berna Hanım’ın cesareti meslektaşlarına umarım bir ışık olur.
Laçin, basın özgürlüğü ile ilgili de eleştirilerde bulunmuş.
Sözlerinden anladığım kadarı ile yalnızca merkez medyayı takip ediyor Berna Laçin, AKP’nin gazeteciler ve bağımsız medya üzerindeki baskısı yeni değil…
Sahnelerde çok alkış aldığına şüphe yok Berna Laçin’in ama bir alkış da bizden…
Atatürk Türkiyesi’nin örnek bir sanatçısı olduğu için…