Nevra Ölçer / Anadolu ve Rumeli Medya
Şaşırıyorum.
Ülkemizde siyasi partiler var.
Bu partilerde değerli, yurtsever vatandaşlarımız var.
İstisnalar kaideyi bozmaz. Bazı özel amaç güden, kendini gizleyen kişilerin dışında herkesin ülkesini sevdiğini ve vatanın bekasını istediğini düşünüyorum.
Ama, dediğim gibi şaşırıyorum.
Ülkede iktidarda olan partiye karşı olan bu muhalefet partileri kendi aralarında didişiyorlar.
Diğerlerinin ne kadar kötü olduğunu kendi sempatizanı olan gazetelerde çarşaf çarşaf yazıyorlar.
Bu yazılara bir sürü bilgi de ekleniyor. “Şu tarihte şunu yaptı, bu tarihte bunu yaptı”. Bir yazar da yetmiyor, hep beraber diğerlerinin ne kadar kötü olduğunu sahip oldukları bütün bilgiyi sıralayarak yazıyorlar.
İçimden “Yeterr!” diye bağırmak geliyor.
Bu yazılarınızın ne faydası var?
Siz kime karşısınız?
İktidara mı? Muhalefete mi?
Birbirinizi kötülemeniz bu ülkeyi kurtaracak mı?
Akıl nedir?
Atatürk ne yapmıştır?
Her önüne gelene “bu kötü” mü demiştir, yoksa içinde olunan şartları yöneterek herkesi bir çatı altında birleştirmiş midir?
Bu nasıl eğitim, nasıl olgunluk, nasıl devlet adamlığı?
Hep diğerleri kötü.
Varsayalım doğru, sizin etiniz ne, budunuz ne?
Partinizin başarıya ulaşması diğer “kötü” olarak gördüklerinizi yermekten değil, onlar ile asgari müştereklerde buluşarak bir yol planı yapmaktan geçer.
Görüşünüze göre doğru olanları papağan gibi tekrarlamak size bir güç katıyor mu? Yoksa elalemi sinir mi ediyorsunuz? Çok akıllıca işlerinizin arasına olmayacak 3-5 laf ekleyip halkın sinirini tepesine mi sıçratıyorsunuz? Hatta ve hatta sizin şiddetli taraftarlarınızın bile midesine ağrı mı giriyor söylediklerinizi duyunca? Sonra da hiç bir şey olmamış gibi yolunuza devam ediyorsunuz! Çünkü diğerleri de öyle yapıyor diyorsunuz. Ama bir fark var: Siz henüz seçilmediniz! Sizin böyle davranabilme lüksünüz yok.
Her şeyden öte, halk size inanıyor mu?
Ben söyleyeyim, inanmıyor, ve size oy vermiyor.
Habire halka “aptal” diyeceğinize, onun anladığı dilden konuşmayı beceremeyerek nasıl olup da ülke yönetmeye talip oluyorsunuz?
Üstelik de önünüzde Atatürk gibi bir muhteşem örnek varken?
Aydın düşüncelerinizle bir kulüp mü yönetiyorsunuz, yoksa bu ülkeyi kurtarmak için aklınızı devreye sokacak mısınız?
Konu, doğru olduğunu söylediğiniz şeyler değil, halka nasıl yol göstereceğinizdir.
Halk size bakıyor mu? Yoksa particilik mi oynuyorsunuz?
Bir üst aşamaya geçip kendi düşünceleriniz nihai amaç olarak görüp bunun için bir yol oluşturamıyor musunuz?
Oyun mu oynuyorsunuz?
Halk kıvranıyor, siz at gözlükleri ile yola devam ediyorsunuz. Söylediğiniz her kelime doğru olsa bile, çözümün en azından bir süre birleşmek olduğunu nasıl oluyor da görmüyorsunuz?
Bizi ülke eğitimimizin olduğu durumla karşı karşıya bırakıyor ve hayal kırıklığına uğratıyorsunuz.
Bu ülkede strateji eğitimi var mı, varsa bu eğitimi verenler kimler?
Ya da strateji metodları da yerinde saymıyorsa, büyük bir psikolojik saldırı altında olduğumuz gerçeğinden de hareket edersek, insanlar niye kendilerini geliştirmezler, ya da uzmanından yardım almazlar?
Bilgisayar korsanları mesela. Devamlı yeni bir saldırı şekli buluyorlar, büyük firmalar da onlara karşı sürekli savunma metodları geliştirmekteler.
Aynı şeyler neden konu ülke savunması olunca devreye giremiyor?
Dünya durağan değil. Biz de olmamalıyız.