Çetin Ünsalan / Ulusalkanal
Geçtiğimiz günlerde TÜİK, bölgesel bazda hanehalkı harcamalarına ilişkin istatistikleri açıkladı. Yayınlanan veri 2014, 2015 ve 2016’yı harmanladığı için analiz etmeye müsait bir fotoğraf ortaya çıkarıyor.
Meselenin gerçekçi olmayan rakamlarına ya da en fazla harcama yapılan gıda kategorisinin Ocak itibariyle ağırlığının yüzde 5 oranında düşürülmesine girmiyorum. Onlar zaten ülkemizdeki sahte enflasyon oyunlarının bir yansıması.
Fakat raporda gözden kaçan çok dramatik bir ayrıntı var. Eğitim ve haberleşme harcamalarına göz attığınızda, ayrılan payın ötesinde Türkiye’deki trajediyi görüyorsunuz. Bölge bölge oranları verelim:
Harcamaların dörtte birinin yapıldığı İstanbul’a özel başlık açalım. İstanbul’da eğitime yapılan harcamanın gelirler içerisindeki yüzdesi 3,4, haberleşmenin payı yüzde 3,7. Dönelim bölgelere:
Batı Marmara’da eğitimin payı yüzde 1,2, haberleşmeninki yüzde 3,8… Doğu Marmara’da eğitimin payı yüzde 2,2, haberleşmeninki yüzde 4,1… Ege’de eğitimin payı yüzde 2, haberleşmeninki yüzde 3,7…
Batı Anadolu’da eğitimin payı yüzde 3, haberleşmeninki yüzde 3,9… Akdeniz’de eğitimin payı yüzde 1,9, haberleşmeninki yüzde 3,4… Orta Anadolu’da eğitimin payı yüzde 1,7, haberleşmeninki yüzde 2,9…
Batı Karadeniz’de eğitimin payı yüzde 1,4, haberleşmeninki yüzde 3,6… Doğu Karadeniz’de eğitimin payı yüzde 1,1, haberleşmeninki yüzde 4… Kuzeydoğu Anadolu’da eğitimin payı yüzde 1,4, haberleşmeninki yüzde 3,6…
Ortadoğu Anadolu’da eğitimin payı yüzde 1,3, haberleşmeninki yüzde 3,4… Güneydoğu Anadolu’da eğitimin payı yüzde 0,9, haberleşmeninki yüzde 3,4… Ortalama eğitim ile haberleşme arasında hanelerin ayırdığı kaynak farkı yüzde 100.
Şimdi sorular şunlar: Eğitmediğiniz insanlar ne konuşuyor? Bu harcama oranlarıyla dünyanın yeni rekabet alanı olan dördüncü sanayi devriminin neresinde olacağız?
Yeni teknolojilerin bırakın üreticisi olmayı, tüketicisi olarak dahi hangi bilgi seviyesiyle, neyin iletişimini kuruyoruz? Böylesi bir fotoğraftan nasıl dünya ekonomisine, bağlantılı olarak da siyasetine etki eden bir ülke ortaya çıkacak?
Konuşmaya, eğitimden daha çok para harcayan yapımızla, toplam harcamalarının içinde de en alt sıralarda olan eğitimle nasıl bir gelecek kurgulayacağız? İş dönüp dolaşıp rahmetli Uğur Mumcu’nun tabiriyle, bilgisi olmadan fikri olanların ülkesine dönüşmüyor mu?
Bütçeden ne kadar pay ayırdığınızın değil, eğitimin içeriğinin tartışılmasının zorunlu olduğu ülkemde, vatandaş çocuğunu eğitmekten çok, konuşmaya para harcıyorsa, sizce bu yaşadıklarımızın ya da yaşacaklarımızın hangisi sürpriz?