Orhan Uğuroğlu / Yeniçağ
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu ile 2019 yılında yapılacak yerel, genel ve Cumhurbaşkanı seçimi öncesi partiler arası ittifak konusu ile Adalete güven gibi önemli konuları konuştuk. Bugün ittifak konusunu yazdım yarın ise Adalet konusunu yazacağım.
Başkan Feyzioğlu AKP ve MHP tarafından hazırlanan ve Meclis Anayasa Komisyonu’nda görüşülen ittifak yasa teklifini değerlendirdi ve sorularımı şöyle yanıtladı:
– Siyaseten değil ama hukuken ittifak yasa teklifini değerlendirir misiniz?
Feyzioğlu: Bir düzenleme ne kadar karışıksa ne kadar anlaması zorsa uygulaması da o kadar karışık ve zor olur. Tabiri caizse bu kulağımızı tersten göstermektir. Bu işin doğrusu, dünyanın hiçbir demokratik ülkesinde olmayan yüzde 10 barajını düşürmektir.
Barajı düşürmemek ama yine de barajı ittifak partileri için ortadan kaldırmak sonucunu doğuracak bir düzenleme yapılıyor. Fazla karışık. İnce aritmetik hesaplar var gibi duruyor. Seçimlere duyulan güveni zedeleyecek bir görüntüyü doğru bulmuyorum. Bu, iktidar ya da muhalefet her siyasi partiye kısa veya orta vadede zarar verir.
– %10 baraj ittifak yapanlar için barajı aşamayan partilerin barajı aşmasını sağlıyor. Demokrasinin siyasi partiler arasındaki eşitlik ilkesini zedelenmiyor mu?
Feyzioğlu: Şöyle örnek vereyim. A, B ve C partileri ittifak yapıyor. Bunun sonucu olarak, ittifaktaki B ve C partileri için baraj, fiilen ortadan kalkıyor. A partisi, diğer ikisini de barajın üzerine çekiyor. D partisi ise baraj sorunu olan E ve F partisi ile ittifak yaparsa, tabanın tepkisi nedeniyle bundan zarar görecek. Bu sebeple veya ilkesel bulmadığı için ittifak yapmıyor. E ve F için baraj uygulaması devam ediyor. Burada, kanun önünde eşitlik ilkesi açısından bir sorun var. Birleşebilen partiler için baraj ortadan kalksın, şu veya bu sebepten birleşemeyen partiler baraja takılsın denilince, kanun önünde eşitlik ilkesi zedeleniyor. Türkiye’nin demokrasisi önündeki en büyük engellerden biri, barajın yüksekliği. Bunu düşürmek lazım. Mademki yönetimde istikrarın başkanlık sistemiyle geldiği söyleniyor, o zaman yönetimin denetlenmesi için mecliste temsilde adaleti sağlamak gerekmez mi?
Keşke anayasa referandumunda baraj konusu da paketin içinde olsaydı ve anayasal hükümle ortadan kaldırılsa ya da yüzde birlere, beşlere çekilseydi.
– Oy pusulasındaki ittifaklara basılan oylar nasıl hesaplanacak. Vatandaş hangi partiden milletvekili seçtiğini nasıl bilecek.
Feyzioğlu: Vatandaş, parlamentoda kendinin temsil ettiğini bilmek ister. Bana göre partilerde ön seçimin olması gerekli. Milletvekili adaylığını, genel merkez ve genel başkanların baskısından kurtarmak lazım.
Çok basit bir örnek vereyim Türkiye’de patatesin en çok yetiştiği yer Niğde’dir. Patatesin başkenti diye bilinir. Fakat Niğde ve civarında patates işleyen fabrika yok. En yakın fabrika Adana’da var. Adana’da ise toprak o kadar verimli ki patates öncelikli bir ürün değil. Niğde’de patates üreticisi hemen yakında fabrika olmadığı için patates daha tarladayken tüccara zarar etme pahasına satıyor. Adana’daki fabrikadan da oradaki çiftçi yararlanmıyor. Diyeceksiniz ki bunun seçim sistemi ile parlamento ile ne alakası var.
Niğde milletvekilleri birleşip siyasi parti ayrımı olmaksızın “biz buraya fabrika istiyoruz” diyebiliyorlar mı diyemiyorlar mı? Neden diyemiyorlar? Çünkü Niğde’nin milletvekillerini Niğde halkı oylarıyla seçti ama onları Niğde aday yapmadı. En azından tamamını yapmadı.
Bir bakıyorsunuz kişi herhangi bir ilden aday gösterilmiş. Hayatında o ilde bir gün yaşamamış. Kontenjan durumunu anlarım. Belli bir sayıda olmak üzere, genel merkezlerin ve genel başkanların belirlediği adaylar olur. Onlar da büyük şehirlerde olmalıdır. Ya da Türkiye milletvekilliği adıyla belirli sayıda milletvekilliği olabilir.
– Seçmen kime oy verdiğini bilmiyor, partiye veriyor, milletvekillerini tanımıyor değil mi?
Feyzioğlu: Demokrasinin çarpıklığı halka yansıyor. Biz gidiyoruz oy veriyoruz kime oy verdiğimizi bilmiyoruz. Bütün bu sıkıntıları seçim ve siyasi partilere ilişkin mevzuatta düzeltmemiz gerekirken ne yapılıyor?
Anlaması ve uygulaması son derece zor bir ittifak sistemi getiriliyor. Kanun önünde eşitlik ilkesi zedeleniyor. Bu hesaplar kısa vadede tutar tutmaz bilemem ama orta vadede mutlaka zarar verir. Türkiye huzurlu bir şekilde yönetilemez.
Vatandaş kendisini Mecliste temsil edilir görecek ki huzur içinde oy versin. Vatandaş demokrasinin erdemine inancını yitirmemeli. Demokrasi sadece millî irade söylevinden ibaret değildir. Bunu gerçekten hayata geçirmek lazım. Millî iradenin ürünü olarak seçilmiş olan organların da bunun gereğini yapmaları gerekiyor.