Diyarbakır Barosu Çocuk Hakları Merkezi öncülüğünde dün başlayan ve Türkiye’den 32 Baro temsilcisinin katıldığı ‘Çocuk Çalıştayı’ tamamlandı. Çalıştayda, çocuk ihmal ve istismarı, çocuk işçiliği, çocuk pornogrofisi, çocuk yaşta evlilikler, cezaevinde bulunan çocuklar, adli görüşme odaları ve Çocuk İzlem Merkezleri’nde yaşanan sorunlara ilişkin sorunlar ve çözüm önerileri tartışıldı. Son dönemde çocuk hak ihlallerinde yaşanan artışın, çocuk hakları savunucularını kaygılandıracak boyutlara ulaştığı belirtilen çalıştayda, çocuğun ucuz iş gücü olarak görülmesi ve oyun oynaması gereken çocukların evlendirilmesinin her geçen gün yaygınlaştığı ifade edildi.
700 ÇOCUK CEZAEVİNDE
2 gün süren çalıştayın ardından katılımcı barolar adına sonuç bildirgesi açıklandı. Çocuk istismarına ilişkin uzman olmayan soruşturma ekipleri nedeniyle yeterli delil toplanamadığı belirtilen bildirgede,”Mağdur ve ailelerin hakları konusunda yeterli bilgiye sahip olmamaları, delillerin toplanmasını olumsuz etkilemekte ve ailelerin dava açma veya takip etme konusunda çekimser kalmasına neden olmaktadır.Türk Ceza Kanunu’nun cinsel suçlara ilişkin düzenlemeleri, çocukları cinsel istismardan koruma konusunda yetersiz kalmakta, çocuk istismarı materyallerinin üretimi ve yayınlanması cinsel istismar suçu kapsamında düzenlenmemektedir. Bakım hizmetine ihtiyaç duyan veya herhangi bir kurumdan hizmet alma ihtiyacı olan LGBTİ çocuklara özgü kurumların bulunmaması, korunmalarını güçleştirmekte, bulundukları kuruluşlarda onları risklere karşı korumasız kılmaktadır. Suça itilen çocuklar için cezanın son çare olmasını sağlayacak alternatif tedbirler uygulanamamaktadır. Çocuğun 6 yaşına kadar anneleri ile kalmasına imkan veren düzenleme nedeniyle annesi tutuklu veya hükümlü olan 700 kadar çocuk cezaevinde hiç uygun olmayan koşullarda yaşamaktadır. Kayıt dışı ve ikamet sınırı dışında yaşayan sığınmacı ailelerin çocukları hiçbir haklarını kullanamamakta ve sınır dışı edilme korkusuyla istismar mağduru oldukları durumlarda yasal müracaatlarda bulunmamaktalar.
Güvenlik odaklı tedbirler; çocukların ruh sağlığını etkilemekte, eğitim hakkı başta olmak üzere bir çok haklarını kullanmalarını güçleştirmekte, bu uygulamalar sırasında çocukların yaşam hakları ihlal edilmekte ve bunlar cezasız kalmaktadır.” denildi.
ÇOCUK İSTİSMARI MATERYALLERİNİN ÜRETİMİ VE PAYLAŞIMI ‘ÇOCUK İSTİSMARI’ SAYILMALI
Tespit edilen sorunlara ilişkin çözüm önerilerinin de açıklandığı bildirgede, Çocuk İzlem Merkezleri ile ilgili yasal düzenleme yapılması tavsiyesinde bulunularak şöyle denildi:
“Çocuk ve yetişkinlerin aynı birimlerden hizmet almasından kaçınılmalıdır. Bildirim yükümlülüğü olan öğretmen, doktor gibi meslek elemanlarının çocuk adalet sistemine dahil edilmesi ve ihbar mükellefiyetini yerine getirmeleri sağlanmalıdır. Mağdur çocukların tüm hizmetleri tek elden ve uzmanlaşmış meslek elemanları marifetiyle alabilecekleri hizmet birimleri oluşturulmalıdır. Türk Ceza Kanunu’nda çocuk istismarı materyallerinin üretim ve paylaşılmasının da çocuk istismarı sayılacağı, yetişkinden çocuğa yönelik cinsel davranışların başka bir şart aranmadan çocuk istismarı suçu kapsamında kabul edileceği, akranlar arası cinsel davranışların ise ceza sorumluluğu kapsamı dışında tutacak bir düzenleme yapılmalıdır. Bilişim suçları çocuklar için özel olarak düzenlenmeli, çocukların bu tür suçlar ile suçlanmaları engellenmelidir. Çocukla yapılan evlilikler, nerede yapılmış olursa olsun tescil edilmemeli, erken evliliklerin önlenmesi için koruma sistemi kapsamında hizmetler üretilmelidir. LGBTİ çocuklara özgü hizmetler planlanmalıdır. Çocuk hakkı ihlaline neden olan uygulamaların cezasız kalması engellenmeli, doğan zararların giderilmesi sağlanmalıdır.”
cumhuriyet