Murat İde / Yeniçağ
Algı operasyonu.. AKP’nin en iyi yaptığı şey..
Eğri oturup doğru konuşalım, hepimizi, göklerde yerli uçak olduğuna bile inandırdı.. Üç tane vidası memlekette sıkılan İHA’ların da yerli olduğuna inandırdı..
Milleti FETÖ’cü olmadığına inandırdı, FETÖ’cü.. Hatta bir adım ileri götürüp, FETÖ ile mücadele ettiğine inandırdı..
Yol yapıp, yandaş müteahhitle birlikte yolunu buldu.. Yaptığı yolun, köprünün, tünelin parasını ödüyoruz, “Cebimizden bir kuruş çıkmadan dev eserler meydaaaana getirdiklerine” inandırdılar..
Teröristbaşının “Vizyon sahibi” biri olduğunu anlattırdılar akillerine, milleti, dağdaki eşkıyanın “terörişkolar” olduğuna inandırdılar.. Teröriste verdikleri cüretle, ülke, ciddi payları olan hendeğe düşünce dönüp, “Mücadele ettiklerine” inandırdılar.. Mesela, 16 Nisan referandumunda, ayıptır söylemesi YSK ile birlikte bayağı, sandıktan “Evet” çıktığına inandırdılar.. Biz ülke yönettiklerini sanıyorduk, onlar meğer ülkenin insanıyla “Harp” halindeymiş, hile’nin mübah olduğuna inandırdılar..
**
Çarşı pazar kaynıyor.. İş dünyası diken üstünde.. Dolar, Euro, Altın almış başını gidiyor.. Benzin altınla yarışıyor, mazot gümüşle.. Yabancı sermayenin Türkiye övgüsü yerini endişeli ifadelere bıraktı.. Dünyanın her köşesine zulüm götüren, diktatör besleyen Amerika bile, Türkiye’deki seçimlere ‘Kaygı ile bakar’ pozuna malzeme bulabiliyor..
Piyasalar çek mezarlığına döndü.. Döviz borcu olanları rahatlatacak olan Ekonomi Bakanı durumu “Türk Lirası değer kaybetmiyor, Dolar değer kazanıyor” gibi garip sözlerle açıklıyor.. “Memlekette işler yolunda” dedikleri memleket, muhtemelen bizim memleket değil.. Köyler kan ağlıyor deyince şaşırıp “Herkes mutlu” diyorlar.. Muhtemel ki onların baktığı yer, tatil köyü..
Bunlara rağmen, işlerin tıkırında olduğuna inandırdılar bizi..
**
İşin aslı, hepimizi, topyekün memleketi, milleti buna inandırdılar.. 16 yıllık iktidarlarında, ustaca yürüttükleri algı operasyonlarının payı büyük..
Sonuç.. Eee her yalancı baharın bir sonu var..
Türkiye artık 16 yıllık hataların sonuçları ve bedelleriyle yüzleşmeye başladı.. Her alanda.. Ekonomide.. Diplomaside.. Siyasette.. İnsan haklarında.. Demokraside.. Hukukta.. Vicdanda.. Hakkaniyette.. Aadalette..
**
İki dudağının arasından memleket yönetecek kudretteler.. Ama “Türkiye’yi yönetmekte zorlanıyoruz, hızlı karar alamıyoruz” gibi gerekçelerle, baskın seçim ilan ettiler..
Özellikle Adalet Ve Kalkınma Partisi’ne oy vermiş abilerime, ablalarıma, kardeşlerime sormak isterim:
-Bir memleket, iki dudağın arasından çıkan sözlerden daha hızlı nasıl yönetilebilir, Allah aşkına?
Memleketi, bu imkan ve yetkiyle yönetirken, 60 günde seçime götüren gerekçe aslında 61 gün sonra başımıza neler gelebileceğinin işareti.. Bunu iyi okumak lazım..
Gördükleri bir şey var.. Yaklaşmakta olan bir şey..
Ve öyle uzaydan muzaydan gelmiyor.. 16 yıllık iktidarlarının hatalarının sonuçları ile yüzleşiyoruz, yüzleşeceğiz..
Dolayısıyla;
Bugün, şu ya da bu diye tarifledikleri sorunlar da zaten kendi dönemlerinin sorunları..
Yani, seçime gitmek için öne sürdükleri gerekçelerin tamamının sorumluluğu, kendilerine ait..
Bu gerçeğe rağmen, yani bu noktaya getirdikleri gerçeğine rağmen, bu noktadan kurtarmayı vaad ederek geçime gidiyorlar..
Adına özgüven mi desek, bizimle alay ediyorlar mı desek, bilemedim..
Bildiğim, ülkenin muhafazakarı da, milliyetçisi de, seküler kesimi de huzursuz ve yorgun..
Bu huzursuzluğun ve yorgunluğun sebebi olan bir iktidar, millete, “Seni bundan ben kurtarırım” diyor..
**
Velhasıl, işler istedikleri gibi gitmedi, gitmiyor.. Memleket için yapılan her uyarıya “Sizden öğrenecek değiliz” ukalalığıyla yaklaşa yaklaşa, hepimizi uçurumun kıyısına yaklaştırdılar..
Sonuç?
Şimdi de harıl harıl, Devlet Bahçeli’nin grup toplantısından önceki gece rüyasını görüp.. AKP’ye teklif edip.. AKP’nin 24 saatte bütün mekanizmalarından geçirip.. Erdoğan’ın da önerinin aksine iki ay öne aldığı seçimlerin, ani bir karar olduğuna inanmamızı bekliyorlar..
Olmuyor.. Millet artık yemiyor.. Çünkü her hatada kendilerine o kadar güvendiler ki, bu aşırı güvenle artık hata üstüne hata yapıyorlar..
**
Üzerine kabus gibi çöktükleri medyada, hangi sayfayı çevirseniz, hangi kanalı açsanız onlar, sadece onlar var..
Ama dönüp “Özgür medya” diyebilecek kadar uzaylı uzaylı konuşabiliyorlar..
Yıllardır ve hala; Yok etmek için uğraştıkları muhalefete, şimdi nedense, selameti için akıl verme yarışındalar..
İşte yazıya “Algı Opedasyonu” diye girmemin sebebi de burası..
Başta şahsen tanıdığım ANAR Genel Müdürü İbrahim Uslu olmak üzere, Nevzat Çiçek’ten, bazı gazetecilere, bazı siyasilere kadar, ekran ekran gezip, olmadı fısıltı gazetesi çıkarıp; “Muhalefet kazanmak istiyorsa TEK ve ORTAK adayla seçime girmeli” deyip duruyorlar..
Hâlâ, kendilerini tek akıllı, geri kalanı saf sanıyorlar..
Fırsat bulsa bir kaşık suda boğacağı muhalefete akıl vermeye kalkıyor, hiç kimse de ‘Var bunda bir çapanoğlu’ diyecek zeka olmadığını sanıyorlar..
Neymiş, TEK VE ORTAK ADAYLA muhalefet başarılı olabilirmiş..
**
Oysa kendi anketlerinde bile çıkıyor ne olabileceği..
İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, başından beri, “İlk turda her parti kendi adayıyla yarışmalı” sözü, bunların en büyük kabusu..
Bunun karşısında diyorlar ki;
-Ama o zaman Erdoğan’ın karşısındaki oylar bölünür..
Eeee? Bölünürse ne olur? İşte biri yüzde 30 olur.. Diğeri yüzde 20’de kalır.. Diğer partilerin yüzde 10’ları bulan parçalanmış oyları boşa çıkar..
Tamam.. Kesin değil ama de ki ilk turda böyle oldu..
Peki ya ikinci tur?
Mesele, muhalefetin Tayyip Erdoğan karşısında kamplaşması değil ki..
Muhalefet zaten bu kamplaşmadan rahatsız değil mi? Niye rahatsız olduğu bir düzeneği kendi de kursun ki..
İkinci turda, ilk turun rakamlarını toplayın bakalım ne oluyor..
Yüzde 60’ları bulacak bir “Akl-ı selim ittifak, doğal ittifak” ihtimali kapıda..
İlk defa bu kadar yakınız, geren, yoran, inciten, kamplaştıran, indiren, kırıp-döken bir anlayışa güle güle demeye..
Hem de muhafazakarıyla, milliyetçisiyle, seküleriyle, topyekün..
İktidar kamplaşmadan, kutuplaşmadan besleniyor yıllardır..
Muhalefete sözümona iyilik yapan bu yorumcular ve yorumlar, aslında neyi öneriyor biliyor musunuz;
-İktidarın işine gelecek yöntemi..
**
İşte birkaç gündür ekranlarda gördüğümüz çabanın sebebi bu.. Siyasette artık etkili ve yeni yöntemleri, söylemleri olan bir parti, İYİ Parti var..
Devlet aklıyla hareket edebilen bir Saadet Partisi var..
Geçmiş hatalarından ders çıkarmaya çalışan bir CHP var..
Sinerji yaratabilecek bir Demokrat Parti var..
Bu kez iş zorda.. Devlet Bahçeli’nin 26 Ağustos önerisinin de, Tayyip Erdoğan’ın bu öneriyi iki ay öne çekmesinin de altında bu gerçek var..
Gittikçe büyüyecek bir akl-ı selim var karşılarında.. Ve işte gerçeğimiz bu;
Türkiye’yi ‘Akl-ı selimden korkan’ insanlar yönetiyor..
24 Haziran’da değişecek olan da bu gerçek..