Nevra Ölçer/ Anadolu ve Rumeli Medya
Ne alaka diyeceksiniz..
Yıl 1914.
Osmanlı İmparatorluğu ordusunu, donanmasını ve jandarma teşkilatını yabancı destek misyonlarına emanet etmiş durumda.
İngiliz Amiral Limpus Heyeti donanmayı iyileştirme misyonu olarak İstanbul’da.
Alman General Liman von Sanders Heyeti orduyu iyileştirme amacıyla aktif.
Jandarma Teşkilatı’nı iyileştirme misyonu ise Fransız bir başkan yönetiminde çokuluslu olarak çalışıyor.
Amiral Limpus hem Osmanlı Donanması’nda İngilizlerin söz sahibi olmasının önüne Almanlar geçmesin diye, hem de kendi ülke önceliklerini göz önünde bulundurarak donanma için İngiltere’den istenen gemilerin çok da büyük gemiler olmaması için bir uğraş vermekte.
İngilizlerin 1906 yılında üretimine başladığı ve o zamanın en güçlü zırhlısı olarak görülen dretnot’lardan Osmanlı satın almak istiyor. Limpus bu işi çok gönülden istemese de bu isteği kabul etmek durumunda kalıyor.
Söz konusu olan 2 adet zırhlı için bu amaçla kurulmuş olan Donanma Cemiyeti halktan para topluyor. Gemilerin inşası 1914 yılının ortasına gelindiğinde tamamlanmak üzere. Halk büyük bir hevesle bu iki gemiyi bekliyor. Reşadiye ve Sultan Osman ismi verilmiş olan gemileri teslim almak üzere 500 denizcinin dahil olduğu heyet İngiltere’ye gidiyor. Donanma 1. Lordu olan Churchill önce gemilerin teslimatını geciktiriyor ve Osmanlı o tarihte savaşa girmemiş olmasına rağmen savaş nedeniyle parası ödenmiş, hatta kömürü bile alınmış olan gemileri teslim etmiyor. Bu parayı iade de etmiyor. Bu durum çoğu kişinin yorumuna göre böyle bir savaşta İngiliz ve Osmanlının karşı karşı gelmesinin ana nedenlerinden en büyüğünü oluşturuyor.
F-35’ler..
Türkiye savunma sistemlerine ihtiyaç duyuyor. Bunu Amerika’dan istiyor. Trump vermem diyor. Bunun üzerine Ruslar ile bir anlaşma yapılıyor. Amerika “Ruslar ile anlaşma yapamazsın, eğer yaparsan F-35’leri vermem” diyor. Ve bugün itibarı ile Amerika’da bulunan pilotların F35 eğitimleri durduruluyor.
Burada aslında şunu merak ediyorum. Bu durum o kadar kötü mü hakikaten?
Basında F35’lerin sağlamlığı ile ilgili şüpheler dile getiriliyor. Hatta bazı uzmanların “bu durum Türkiye’nin lehine, keşki vermeseler” şeklinde ifadeleri de mevcut.
Bu arada eğer alıkonulan gemilere ne oldu diye merak ediyorsanız..
İsimleri Erin ve Agincourt olarak değiştirildi. Sultan Osman’ın adı Agincourt oldu, Reşadiye ise Erin.
İngiliz donanmasına eklendiler.
Erin düşük kalitede üretildiğinden kullanılamadı ve hurdaya çıktı.
Agincourt biraz daha iyiydi, ama onun sonu da hurdacı oldu.
Demem o ki, böyle kararların kimseye bir faydası olmuyor. alana da, satana da.
Churchill’in bu düşmanlığı da Çanakkale savaşı sonrası istifa etmesi ile sonuçlandı.
*versus..karşı
