Sümeyye Erdoğan’ın derneği KADEM (Kadın ve Demokrasi Derneği) Başkanı Sare Aydın Yılmaz, yazdığı makale ile Cumhuriyet kadınını hedef almış. Kendisi daha önce Cumhuriyet kadınının omuzladığı mücadelelerden bihaber olsa gerek, fütursuzca kadının siyasal alana dahlinin kadının talebiyle gerçekleşmediğini, göstermelik olduğunu iddia etmiş. Cumhuriyet döneminde geleneksel ve dini pratiklerden uzak, başörtüsü takmayan, spor müsabakalarına katılan, toplumsal alanda erkeklerle bir arada bulunmaktan kaçınmayan ve profesyonel meslek sahibi olan kadınların ortaya çıktığını, kadınların modernleşme sürecine katılım noktasında bir araç olarak kullanıldığını söylemiş. Doğrudur; Cumhuriyet dönemi kadını çağdaş, aydın, spordan bilime toplumsal hayatın her alanında erkekle bir arada olmaktan kaçınmadan yer alan kadındır. Ama şu “araç” meselesine söyleyecek bir çift sözümüz var.
Sare Aydın Yılmaz’ın “toplumsal cinsiyet eşitliğine karşı eşitlik üstü, adaletli rol dağıtımı olmalı” diyerek kullandığı süslü cümleleri, gericiliğin kadına yüklediği anlamdan farklı bir şey ifade etmemektedir. Yılmaz’ın başkanı olduğu derneğin ismi her ne kadar kadın ve demokrasi olsa da cisminin AKP’nin kadına biçtiği “evinin hanımı” modelini savunmak olduğu ortada… Tabi Türk kadınına bu rolü biçmek hem tarihsel gerçeklerden, hem de somut durumlardan kopmadan olmuyor. Sare Hanım, Milli Mücadele döneminde bir an bile tereddüt etmeden cepheye koşan, Cumhuriyet’in ilanından sonra kenara çekilmeyip hakları için mücadele eden kadınların “modernleşme adına araç olarak kullanıldığını” iddia ederek “kadınlar siyasal alana dahil olmak istemedi” demiş. Kendisi, Cumhuriyet “kadını kullandı” derken Cumhuriyet’in inşasının her taşında kadının emeği, canı, kanı olduğunu bilmiyor herhalde.
Meşrutiyet’ten Cumhuriyet’e Türk Kadınının Mücadelesi
Türkiye’de kadınının hak ve özgürlük mücadelesi Cumhuriyet döneminin öncesine uzanmaktadır. Meşrutiyet döneminde önce eğitim hakkını kazanan kadınlar 2. Meşrutiyetle beraber mücadelelerini bir adım ileriye taşımıştır. Bu dönemde Hanımlara Mahsus Gazete, Şüküfezar, Demet, Kadınlar Dünyası gibi yayınlar çıkarmaya başlayan kadınlar yazılarıyla seslerini yükseltmeye başlamış, kurdukları dayanışma dernekleri ile kadın mücadelesinde ilk örgütlenmeleri oluşturmuştur. Kadının eğitim hakkı, çalışma hakkı ve aile içinde saygın bir yer edinme hakkı için mücadelesi işte bu dönemlere dayanmaktadır.
1.Dünya savaşı ve işgalle birlikte Türk kadını daha da siyasallaşarak milli mücadele döneminin her anında erkekle omuz omuza işgale karşı direnmiş, bağımsızlık için kendini siper etmiştir. 19 Mayıs 1919’da Fatih Mitingi’nde Halide Edip, Meliha ve Naciye Hanımlar toplanan binlerce kişilik kalabalığa seslenmiştir. Halide Edip Fatih Meydanı’nda yaptığı tarihi konuşmada “Müslümanlar, Türkler! Türk ve Müslüman bugün en kara gününü yaşıyor. Gece karanlık bir gece… Fakat insanın hayatında sabahı olmayan bir gece yoktur. Yarın bu korkunç geceyi yırtıp, parlak bir sabah yaratacağız.” sözleriyle milletin öncüsü olmuştur. 20 Mayıs 1919’da Üsküdar Doğancılar’da yapılan mitingde konuşan Sabahat Hanım; “Biz kadınlar bu hak cihadında en önde olacağız” diye haykırmıştır.
Cumhuriyet’in ilanının hemen öncesinde kadınlar siyasal alanda söz istediklerini Nezihe Muhitin başkanlığında Kadınlar Halk Fırkası’nı kurma talebiyle göstermiştir. O dönemde gerçekleşemeyen talep sonrasında Türk Kadınlar Birliği kurulmuştur. Türk Kadınlar birliği 1925’ten itibaren kadının oy hakkı mücadelesini yürütmüştür.
Kadının İnsan Olmasının Güvencesi Laiklik
Türk kadını bugün gericiliğin her türlü saldırısına karşı direnme gücünü, yürüttüğü şanlı mücadele ile kazandığı haklardan almaktadır. Siyasal, kamusal, sanatsal, bilimsel ve sosyal alanların tümünde var olan Cumhuriyet kadını başarılarıyla ülkesini ilerletmeye devam etmektedir. Sare Hanım “İslam’ın kadına yüklediği role” methiyeler düzerken Suudi Arabistan’da “Kadın İnsan Mıdır” konferansı yapılıyor. Ülkemizde kadının insan olmasının güvencesi laikliktir. Afife Jale’den Türkan Saylan’a, Muazzez İlmiye Çığ’dan Canan Dağdeviren’e adları Türkiye sınırlarını aşmış nice kadının dayanağı, Mustafa Kemal Atatürk’ün çağdaş ve modern Türkiye’si olmuştur.
Uzun lafın kısası, bizler tarihine meraklı, geleceği hakkında söz sahibi olacak gençler olarak Sare Hanım’a bir makale yazmadan iki kitap karıştırmayı öneriyoruz. Kendisi Doçent biliyoruz ama takıldığı yerlerde çekinmeden bize başvurabileceğini, ilgili kaynakları önerebileceğimizi belirtiyoruz.
tgb.gen.tr